Demian (Emil Sinclair'in Gençlik Öyküsü)

En Son Değerlendirmeler

9 puan

herkes kendi içinde özeldir ama bazıları bildikleri yada bilmedikleri mühürler taşırlar!

Profil Resmi
10 puan

Büyüme çağında kendini bulmak isteyenlere tavsiye ederim. Biraz dikkatli ve sabırlı olmak gerekir.

10 puan

Elinizden düşürmeyeceksiniz.

8 puan

Orta okulda okuduğum büyülü bir kitaptır. Puanı ona göre verdim. Hesse kesinlikle dikkate değer bir yazar.

12 yıl, 4 ay
6 puan

Değişik bir anlatım. Sabırla okumalı ve psikolojik etkileşimleri iyi tahlil etmeli. Tavsiye ederim.

10 yıl, 11 ay
3 puan

http://listentomyheartnow.blogspot.com/2013/05/hermann-hesse-demian_10.html

10 yıl, 10 ay
7 puan

6.7

7 puan

Hermann Hesse'nin Emil Sinclair adlı bir çocuğu on yaşından alarak yirmili yaşlarına kadar olan sürede kendini aramasını yaşamı sorgulamasını teolojik ve felsefeyle süslediği güzel bir romanı
Aristokrat ve dindar bir ailenin bireyi olan Emil'in okul ve ev hayatının dışındaki dünyayı merak etmesi karşısına çıkan Max Demian'ın etkisiyle değişen hayatı ve görüşleri nefis anlatılmış.Ayrıca kitabın her bölümünde Emil'in karşına çıkan yeni kişilerin ( aynen hepimizde olduğu gibi ) hayatına kattığı tecrübeler her daim Demian'ı araması ve sevgiside aynı güzellikte aktarılmış.
Bir Hesse sever olarak ben çok severek okudum. Kitabı bitirdikten sonra neden Demian ve annesi Eva gibi kişiler hep romanlarda oluyorda gerçek hayatta karşımıza çıkmıyor diye hayıflandım. En kısa sürede tekrar okumayı düşünüyorum....

7 puan

"Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz." diyen 1946 Nobel Edebiyat Ödüllü Hermann Hesse; insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden olan iki dünya savaşı görmüş, eğitim sistemindeki kısıtlamalar ve misyoner babasının dinsel baskılarının kendisini rahatsız etmesiyle bunalıma girip intihar girişiminde bulunmuştur. Sinir hastalıkları hastanesinde psikolojik tedavi gördükten sonra bir dönem makinist çıraklığı yapıp, kitapçıda çalışmaya başlamıştır.

Kitapçıda çalıştığı dönemde, Goethe, Lessing, Schiller gibi yazarlarla ilgilenip bir yandan da Yunan mitolojisi üzerinde araştırmalar yaparken bugün hala Delpi’de Apollo tapınağının girişinde yazılı bulunan “kendini bil” sözü üzerine Schopenhauer’un da etkisiyle birlikte Hindistan’a dolayısıyla Budizm’e ilgi duymaya başlamış ve kendini bulmak üzere yolcuğa çıkmaya karar vermiştir. Çıktığı seyahatler onun zaten psikolojik sorunlar yaşayan eşiyle arasını açmış, 13 yaşındaki oğlunun menenjit olması da buna eklenince ailevi açıdan zor günler geçirmiştir.

"Sevginin nefretten, anlayışın öfkeden daha yüce, barışın savaştan daha soylu nitelik taşıdığını, bu mutsuz dünya savaşının şimdiye kadar duyumsadığımızdan daha güçlü bir şekilde beyinlerimizin içine kazınması gerekir." düşüncesini savunan savaş karşıtı duruşuyla Avrupa’daki bazı yazar ve entelektüel aydınlardan tepki görmüştür. İsviçre’ ye yerleşmiştir. Hitler Almanyası’nda kendisi gibi zorluklar yaşayan Thomas Mann, Kafka, Polgar ve Zweig gibi yazarları savunmasıyla bilinen Hesse; yazdığı birçok kitap dışında, hayatı boyunca bilgi aktarma, teşvik ve yapıcı eleştiri alanlarında 60 farklı gazete ve dergi için yazdığı yaklaşık 3000 kitap eleştirisi hazırlamıştır. Uzun zamandır kan kanseri olduğunu bilmeyen Hesse 85 yaşındayken beyin sektesinin sebep olduğu bir nedenden uykusundayken ölmüştür. Dante’nin “İlahi Komedya” isimli eserindeki “sen yolundan şaşma bırak ne derlerse desinler!” sözü Hesse’nin hayattaki duruşunu en iyi şekilde açıklar. Anısına ‘Calw Hermann Hesse Ödülü’ ve ‘Karlsruhe Hermann Hesse Edebiyat ödülü.’ verilmektedir.

Evinin kapısında Çince’den Almanca’ya tercüme edilmiş şu şiir yazılıdır.

"bir insan yaşlanıp, misyonunu tamamlayınca, ölüm düşüncesini huzur içinde,karşılama hakkına sahiptir. Diğer insanlara ihtiyacı yoktur; insanları tanır, onlar hakkında yeterince bilir. Artık ihtiyacı olan huzurdur. Bir insanı ziyaret etmek veya onunla konuşmak, sıradanlıkla onu huzursuz etmek iyi değildir. Evinin kapısından, içinde kimse yaşamıyor gibi uzak durmak gerekir."

Çoğu otobiyografik olan Siddhartha, Bozkırkurdu, Çarklar Arasında, Knulp, Boncuk Oyunu, Demian gibi kitaplarında kendisi gibi arayış içinde olan kahramanları ele alır. Demian kitabında da kahramanımız Emil Sinclair, kitabın özünde anlatıldığı gibi “insanoğlu hep arayıştadır ve hep aramaktan bulma fırsatını yakalayamayacaktır” felsefesinden yola çıkarak kendini bulmak adına arkadaşı Demian ile birlikte içsel bir yolculuğa çıkıyor. Ve bu yolculuğun; hayattan koparak değil, tam tersine her yönüyle hayatın içinde olarak yaşanması gerektiği anlatılıyor.

Demian; akıcı dili, öğretici ve merak uyandıran hikâyesiyle kolay ilerleyen bir eser. Kitapta, Habil ve Kabil olayında Kabil’e başka açıdan bakmamızı sağlayan konuşmalarla birlikte, yeryüzü ve gökler arasında haber taşıyan, bünyesinde iyiliği ve kötülüğü barındıran, yöneten mitolojik bir tanrı olan Abraxas’tan söz ediliyor. Abraxas bize “içimizde bir şeytan olup olmadığını” sorgulatıyor. Sahi Sabahattin Ali ‘İçimizdeki Şeytan’ da bunu anlatmamış mıydı? Anlatmıştı evet hem de pek güzel anlatmıştı. Bize onca kötülüğü, yanlışı yaptıran içimizde olan şeytan değil, içimizde olmayan vicdandı!

Kitapta altını çizdiğim, üzerine konuşulması gereken çok fazla düşünce var. Bunlardan biri; sadece kıyımızdan köşemizden değil, dünyanın dört bir yanından bir araya gelip oluşturduğumuz beraberliklerin çoğu zaman gerçek anlamda sevgi oluşturmadığı düşüncesi. Beraberlik düşüncesi adı altında bir sürü oluşturuyoruz yalnızca. İşte “içinde gerçek sevginin olmadığı bir sürüyü neden oluştururuz?” bunun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz..

Hayattaki varoluş amacımızı sorgulamaya yönlendiren değerli bir kitap olduğunu düşündüğüm Demian’ı, İranlı yönetmen Nacer Khemir tarafından çekilen Bab-ı Aziz filmiyle birlikte izleyerek okursanız anlamada bütünlük sağlayacağınızı düşünüyorum.

Kitaptan altını çizdiklerim:

- Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.

- İçimizde her şeyi bilen, her şeyi isteyen, her şeyi bizim kendimizden daha iyi yapan birinin bulunduğunu bilmek ne iyi!

- Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür.

- Kendisinde görmeye alışmadığım bir ciddiyetle, "çok konuşuyoruz" dedi. "Bu zekice konuşmaların hiç ama hiçbir değeri yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar. Kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır. Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir.

Kitabın Künyesi:

* Demian Emil Sinclair’ın Gençliğinin Öyküsü
* Yazar: Herman Hesse
* Türü: Roman
* Basım Tarihi: 2015
* Sayfa Sayısı: 199 Sayfa
* Yayınevi: Can Yayınları

8 puan

"Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. Hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. Birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz." diyen 1946 Nobel Edebiyat Ödüllü Hermann Hesse; insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden olan iki dünya savaşı görmüş, eğitim sistemindeki kısıtlamalar ve misyoner babasının dinsel baskılarının kendisini rahatsız etmesiyle bunalıma girip intihar girişiminde bulunmuştur. Sinir hastalıkları hastanesinde psikolojik tedavi gördükten sonra bir dönem makinist çıraklığı yapıp, kitapçıda çalışmaya başlamıştır.
Kitapçıda çalıştığı dönemde, Goethe, Lessing, Schiller gibi yazarlarla ilgilenip bir yandan da Yunan mitolojisi üzerinde araştırmalar yaparken bugün hala Delpi’de Apollo tapınağının girişinde yazılı bulunan “kendini bil” sözü üzerine Schopenhauer’un da etkisiyle birlikte Hindistan’a dolayısıyla Budizm’e ilgi duymaya başlamış ve kendini bulmak üzere yolcuğa çıkmaya karar vermiştir. Çıktığı seyahatler onun zaten psikolojik sorunlar yaşayan eşiyle arasını açmış, 13 yaşındaki oğlunun menenjit olması da buna eklenince ailevi açıdan zor günler geçirmiştir.
"Sevginin nefretten, anlayışın öfkeden daha yüce, barışın savaştan daha soylu nitelik taşıdığını, bu mutsuz dünya savaşının şimdiye kadar duyumsadığımızdan daha güçlü bir şekilde beyinlerimizin içine kazınması gerekir." düşüncesini savunan savaş karşıtı duruşuyla Avrupa’daki bazı yazar ve entelektüel aydınlardan tepki görmüştür. İsviçre’ ye yerleşmiştir. Hitler Almanyası’nda kendisi gibi zorluklar yaşayan Thomas Mann, Kafka, Polgar ve Zweig gibi yazarları savunmasıyla bilinen Hesse; yazdığı birçok kitap dışında, hayatı boyunca bilgi aktarma, teşvik ve yapıcı eleştiri alanlarında 60 farklı gazete ve dergi için yazdığı yaklaşık 3000 kitap eleştirisi hazırlamıştır. Uzun zamandır kan kanseri olduğunu bilmeyen Hesse 85 yaşındayken beyin sektesinin sebep olduğu bir nedenden uykusundayken ölmüştür. Dante’nin “İlahi Komedya” isimli eserindeki “sen yolundan şaşma bırak ne derlerse desinler!” sözü Hesse’nin hayattaki duruşunu en iyi şekilde açıklar. Anısına ‘Calw Hermann Hesse Ödülü’ ve ‘Karlsruhe Hermann Hesse Edebiyat ödülü.’ verilmektedir.
Evinin kapısında Çince’den Almanca’ya tercüme edilmiş şu şiir yazılıdır.
"bir insan yaşlanıp, misyonunu tamamlayınca, ölüm düşüncesini huzur içinde,karşılama hakkına sahiptir. Diğer insanlara ihtiyacı yoktur; insanları tanır, onlar hakkında yeterince bilir. Artık ihtiyacı olan huzurdur. Bir insanı ziyaret etmek veya onunla konuşmak, sıradanlıkla onu huzursuz etmek iyi değildir. Evinin kapısından, içinde kimse yaşamıyor gibi uzak durmak gerekir."
Çoğu otobiyografik olan Siddhartha, Bozkırkurdu, Çarklar Arasında, Knulp, Boncuk Oyunu, Demian gibi kitaplarında kendisi gibi arayış içinde olan kahramanları ele alır. Demian kitabında da kahramanımız Emil Sinclair, kitabın özünde anlatıldığı gibi “insanoğlu hep arayıştadır ve hep aramaktan bulma fırsatını yakalayamayacaktır” felsefesinden yola çıkarak kendini bulmak adına arkadaşı Demian ile birlikte içsel bir yolculuğa çıkıyor. Ve bu yolculuğun; hayattan koparak değil, tam tersine her yönüyle hayatın içinde olarak yaşanması gerektiği anlatılıyor.
Demian; akıcı dili, öğretici ve merak uyandıran hikâyesiyle kolay ilerleyen bir eser. Kitapta, Habil ve Kabil olayında Kabil’e başka açıdan bakmamızı sağlayan konuşmalarla birlikte, yeryüzü ve gökler arasında haber taşıyan, bünyesinde iyiliği ve kötülüğü barındıran, yöneten mitolojik bir tanrı olan Abraxas’tan söz ediliyor. Abraxas bize “içimizde bir şeytan olup olmadığını” sorgulatıyor. Sahi Sabahattin Ali ‘İçimizdeki Şeytan’ da bunu anlatmamış mıydı? Anlatmıştı evet hem de pek güzel anlatmıştı. Bize onca kötülüğü, yanlışı yaptıran içimizde olan şeytan değil, içimizde olmayan vicdandı!
Kitapta altını çizdiğim, üzerine konuşulması gereken çok fazla düşünce var. Bunlardan biri; sadece kıyımızdan köşemizden değil, dünyanın dört bir yanından bir araya gelip oluşturduğumuz beraberliklerin çoğu zaman gerçek anlamda sevgi oluşturmadığı düşüncesi. Beraberlik düşüncesi adı altında bir sürü oluşturuyoruz yalnızca. İşte “içinde gerçek sevginin olmadığı bir sürüyü neden oluştururuz?” bunun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz..
Hayattaki varoluş amacımızı sorgulamaya yönlendiren değerli bir kitap olduğunu düşündüğüm Demian’ı, İranlı yönetmen Nacer Khemir tarafından çekilen Bab-ı Aziz filmiyle birlikte izleyerek okursanız anlamada bütünlük sağlayacağınızı düşünüyorum.
Kitaptan altını çizdiklerim:
- Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.
- İçimizde her şeyi bilen, her şeyi isteyen, her şeyi bizim kendimizden daha iyi yapan birinin bulunduğunu bilmek ne iyi!
- Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür.
- Kendisinde görmeye alışmadığım bir ciddiyetle, "çok konuşuyoruz" dedi. "Bu zekice konuşmaların hiç ama hiçbir değeri yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar. Kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır. Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir.
Kitabın Künyesi:
* Demian Emil Sinclair’ın Gençliğinin Öyküsü
* Yazar: Herman Hesse
* Türü: Roman
* Basım Tarihi: 2015
* Sayfa Sayısı: 199 Sayfa
* Yayınevi: Can Yayınları

10 puan

kitap kesinlikle bugüne kadar okuduğum en güzel kitaplar arasın da yerini aldı. yazar bu kitabın da eric sinclair takma adıyla kendi gençlik dönemini ve yaşadığı sıkıntılarını anlatıyor. kitap üzeriniz de öyle bir etki bırakıyor ki bakış aciniz degisiyor. yazarı çok geç tanıdım ama iyi ki tanıdım diyorum. adam tanrısallığı en somut, en anlaşılır şekil de anlatmış arkadaşım. tavsiye ediyormuyum kesinlikle gözüm kapalı tavsiye ederim okumanızı. 10 üzerinden 10 puanı hakedecek bir kitap

9 puan

Habil ve Kabil hikayesindeki göremediği tarafın Demian’ın açıklaması ile başka bir şekle bürünmesi, aslında hikayenin kırılma noktalarından birini mükemmel bir biçimde temsil ediyor diyebiliriz. Işte bilinen ve alışılan gerçekten uzaklaşması böyle başlıyor Sinclair’in.http://umutbabilon.blogspot.com/2013/05/hermann-hesse-demian.html

10 yıl, 10 ay
geri ileri