Beni Yarına Bırakma

En Son Değerlendirmeler

8 puan

http://romantikoptik.blogspot.com.tr/2014/11/11-kcy-blog-tur-beni-yarna-brakma.html


Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitap hassas , ağır ve dikkat çekici bir konuya sahip. Ülkemizdeki ahlak yapısı , görgü kuralları gereği kim bekarken kolay kolay çocuk dünyaya getirebilir ki? Aile baskısı , toplum baskısı... Hele ki çocuğun babası evli bir adamsa...Düşünün durumun ne kadar vahim ve zor olduğunu. Aşk her şey midir sizce? İnsan aşkı için her şeye göğüs gerebilir mi bu durum yanlış bile olsa? Konumuz tam olarak bu. Selma üniversite son sınıf öğrencisidir. Bir gece doğum gününü kutlamak için bara eğlenmeye giderler. Hayatında ilk kez çapkınlık yapmak isteyen Selma ilk ve son aşkını o gece bulmuş olabileceğini bilmiyordur tabii. Selim ise bir mimarlık şirketine sahiptir. O gece barda Selma ile çok iyi eğlenmişlerdir fakat stajyer olarak görüşmeye gelen kişinin Selma olacağını kaderin onları bir araya getireceğini nasıl bilebilirdi ki? Selim o zamanlar bunu tutku , arzu ve istek olarak tanımlandırsa da Selma'dan uzak tutamaz kendini. Yavaş yavaş çekimine kapılır. Selma ise olabildiğince uzak durmaya çalışsa da Selim'in ısrarlarına daha fazla dayanamaz ve sevgili olurlar. Ama bir sorun vardır ki o da korkunç ve büyük bir sorun. Selim evlidir. Selma ne kadar bu durumu aklından çıkaramasa da kalbine söz geçiremez ve beş yıl gibi bir süre ilişkileri devam eder. Tabi daha fazla anlatamam kitabın konusunu. Çünkü daha fazlası spoiler olur ve heyecanı kalmaz.

Kitapta en sevdiğim kısım aşırı derecede akıcı oluşuydu. Su gibi aktı gerçekten. Bir şimdiki zaman bir geçmiş zaman o kadar güzel kurgulanmıştı ki kitapta hiç kopukluk olmamıştı. Benim en sevdiğim kısımlar tabi ki geçmişte yaşananlardı. Selma'nın duyguları o kadar güzel aktarılmıştı ki. Kendisi ile olan savaşı , aşkına karşı olan savaşı... Selma bazı noktalarda beni sinirlendirmedi değil. Kendine etmediği hakaret kalmadı ama yine de Selim ile beraber olmaya devam etti. Şahsi görüşüm ikinci bir kadın olarak beş yıl ben dayanamazdım. Selim ne kadar Selma'nın yanında da olsa onu sevse de evli bir adamdı ve toplumun bakış açısıyla Selma bu konumda metres hayatı yaşıyordu. Üstüne bir de hamile kalınca işler daha da karmaşıklaştı tabiki. Dediğim gibi Selma'yı bir dost gibi sevdim. Okurken bazen ona sarılıp destek olmak istedim bu sırada da Selim'i güzelce bir yumruklamak. Tabi bu işi benim için Metin yani Selim'in evli biricik ortağı yaptı sağolsun. Selim tam bir bencil öküzün teki. Tam bir öküz. Selma'nın duygularını toplum içinde nasıl görüleceğini umursamadan her şeyi yaptı kıza. Sonuç olarak o bir erkek yapar algısı var. Ve bencilce istediği gibi davranıp Selma'yı iyice kendine bağladı. Kendisi de bağlandı tabi ama koskoca 5 yıldan söz ediyoruz. Selma ya ne kadar güzel davransa da Selim benim kara listeme girdi. Yapacak bir şey yok. Tabi bir de yan karakterlerimiz Aylin ve Mert var. Aylin'i okumalısınız. Böyle deli dolu çılgın bir kız yok. Hele o cevaplar tıslamalar. Aylin kalp Ben.


Kitapta sevmediğim noktalar; Selma ve ailesinin problemlerinin tahmin edilebilir ve klişe olmasıydı. Bir diğeri ise bazı kısımların dilinin basit olmasıydı. Ama bu da yazarımızın ilk kitabı olmasından kaynaklanıyor. Kitabın kapağını ben gerçekten çok sevdim. Kişilerin suratlarının görünmemesi ve daha çok konuya hitap eden bir kapak olmuş. Bence bu kitabı okumalısınız. Okurken de bol bol empati kurup durumun ne kadar zor olduğunu kavramış olursunuz. Ben çok sevdim eminim siz de seveceksiniz.

9 puan

Gerek filmlerde, gerekse gerçek hayatta karşımıza çıkan ikinci kadın imajından hiç kimse hoşlanmaz, hatta “yuva yıkıcı, etiketi her daim yapıştırılmak için orada hazır beklemektedir..

Ama bu muhteşem kitap tüm önyargılarınızı yıkmaya geliyor, bence bu hikayede ikinci bir kadın yok , tek bir kadın var ve adı Selma...

Selma’ya karşı hissettiği bu tutkulu aşk, Selim’in hayatında bir çok ilke neden oldu, zaten aşk başlı başına bir ilkti Selim için, peşinden gelenlerse , arzu, tutku, kıskançlık,çaresizlik, pişmanlık ve öfke….

Selma, genç adamın kendisini hapsettiği bir cehennemin kapılarını araladı, masum aşkıyla, bu duygularıyla o kadar bocaladı ne yapacağını, nereye koyacağını o kadar bilemedi ki onun çaresizliğini, en derinden hissettim, ne kadar inkar ederse etsin, ne kadar kaçarsa kaçsın, yolu hep tek bir kişiye çıktı Selim’e ..

Yazar o kadar güzel yazmış o kadar güzel ifade etmiş ki , her satırına vuruldum, aşktan kaçmak için saklandıkları kuytularda, onlarla birlikte saklandım, kavgalarında kaşlarımı çattım, acılarını en derinde hissettim, mutluluklarına ortak oldum....

Birbirlerine karşı hissettikleri yoğun duygular, her satırda içinize işliyor, aşkları o kadar derin o kadar içten ve çoğu zaman vahşi bir hal alıyor ki böyle zamanlarda ne ihanet nede aldatma kelimeleri aklınıza bile gelmiyor, çünkü yaşanan her şey o kadar gerçek ki, kimsenin bu aşk karşısında söyleyecek sözü olacağını sanmıyorum …

Selim karakterine bayıldım,duygularını ifade etmesine, asla pes etmeyişine, aşkına, tutkusuna, öfkesine, her şeyine bayıldım..

Kitapta hem geçmiş zaman hem şimdi ki zaman birlikte anlatılıyor, girişte şimdiyi okurken kitap boyunca iki zaman dilimi arasında gidip geliyoruz,ilk tanıştıkları andan bu ana kadar olan bağlantılar o kadar güzel aktarılmış ki, iki zaman dilimini de okumaya doyamıyor insan. Her iki karakterin duygularını kendi ağzından dinlemek, hissettiklerine ortak olmak ayrı bir zevkti..

Bu arada şu ihanet olayına bir çift laf etmek gerekirse, Selim’in Ayten ile olan evliliğine evlilik demek bu kurumuna hakaret olurdu, bence en başından hataydı, zaten nedenini de zamanla öğreniyoruz ..

Kitaptaki yan karakterleri de sevdim, hem sevimli hem de her durumda atar yapmaya hazır olan bir Aylin’imiz vardı,ilk başlarda bu ilişkiye karşı çıksa da zamanla onların yaşadıklarını gördükçe,çoğu zaman can simidi oldu Selma için, zaten kardeş gibiydiler, ve gerçek anlamda tek ailesiydi diyebiliriz Selma’nın…

Selim’in en yakın arkadaşı Metin , onun da harika bir ailesi var eşine ve çocuklarına tapıyor, onun içinde, Selim’in hayatındaki tek gerçek arkadaş desek çokta yanlış olmaz..

Selma’nın Fransa’da yaşayan tatlı Perihan halası, ve yıllar sonra ortaya çıkan, ve genç kızın , çocukluğunun en acılı kısımlarında hatırası olan Aziz bey…

Sevmediğim karakterler de vardı tabi Selma’nın annesi Zehra hanım ve tanışma şerefine erişemediğim büyükannesi , gerçi hiçte şikayetçi değilim,keşke annesiyle de tanışmamış olsaydım : )

Ve Selim’in annesi Lamia hanım, hanım demem kibarlıktan o cadıya başka sıfatlar çok daha yakışır : )

Selim’i gerçekten çok sevdim, ama bu kadar çok sevdiğim adam için bir soruluk sitem etmeden duramayacağım;

“ Neden o kadar bekledin ? ”


http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/

geri ileri