zira yalnış sizi doğruya götürüyorsa doğrudur. ilginç ve bazı noktalarda müthiş teşhis ve tesbitler mevcut
beğenmedim. aşk gibi bir duyguyu, hayvani tutuma indirgemek bana çok itici geldi. belki de yanılıyorumdur. ama bir doğulu olarak bu kitabı beğenmedim.
Arthur Schopenhauer'ın kadınları yerden yere vurduğu kitabı. Kendisi her ne kadar bir "düşünür" olarak anılsa da bu kitabı yazarken pek düşünememiş! Kadının bir birey olduğunu fark edemeyen, cinsiyeti sebebiyle insanları aşağılayıp, yerden yere vuran birine "düşünür" demek gerçek düşünürlere hakarettir. Ayrıca kendisi çok eşliliği de savunur. Kadınları "kafası fazla çalışmayan, sadece erkekleri eğlendirmek için varolan, çocuk doğurup büyütmesi gereken, savurgan, miras hakkından mahrum olmaları gereken, erkekle aynı hakları almaya layık olmayan" canlılar olarak tanımlamış kendisi. Bugün "yobaz" dediğimiz insanları bile aşmış düşünceleri.
böylesine hayran olunası bir zekanın kadınları bu kadar yanlış değerlendirmesi gerçekten hayret bir o kadar da iddialarını sorgulanmaz bir eminlikle yansıtışı hayranlık uyandırıcı bir nitelikte..
dönemin kadınlarını ve schopenhauer'ın algılayışını insanı ister istemez sorgulamaya itiyor..
kitabının ikinci kısmı aşkın metafiziğiyle sadece çevrisiyle ayrılıyor..
Aşk acısı çekenler için de birebir-- felsefenin pratik hayata dahiyane ve öfkeli uyarlanışı.
Schopenhauer hayranıyımdır. Hayatına hiç bir kadın girmeyen Schopenhauer' in, aşkın metafiziğini yazıp bu kısa kitabın sonradan bir başyapıt olması da enteresan tabi.. Eğer bir aşk yaşasa acep yazar mıydı ? Yazsa o kitap başyapıt olur muydu ?Bilinmez.
Bu arada bu siteyi sevdim. :)
Feminist hislerinizi birazcık kenara bırakıp okuma konusunda inatçı olmalısınız. Schopenhauer kadınlar hakkında yanılmış olsa da aşk hakkında söylediği çok şey var.