Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Hayatımda okuduğum en güzel üç kitaptan birisi Suç ve Ceza. Karakteri yazmakla kalmamış, bildiğin kanlı canlı hafızamıza yerleştirmiş Dostoyevski. Bu yıl içerisinde tekrar okumayı düşünüyorum. Hatta ömrüm boyunca tekrar tekrar okumayı düşünüyorum. Çünkü her okuduğumda daha da farklı bir keyif alacakmışım gibi bir hisse sahibim.
Bana tuhaf gelense adamlar bu kitaba da beş yıldız veriyorlar, Alacakaranlık (Twilight) serisine de. Farklı olabilirler, evet ama yine de hiç içime sinmiyor. (:
önemli olanın neyin suç olduğunu bulmak olduğunu anlatıyor roman.suç varsa ceza doğal olarak vardır. yazıldığı yüzyıl için doğru bir saptama.ama günümüz insanı önce cezalandırılır, cezalandırılan insan suçunu arar, çünkü suçsuz yere cezalandırılmak katlanılmaz bir şeydir
bi internet sitesinde okumuştum detaylı cinayet tasviri, suçlu piskolojisi ve katilin ruh halini bu kadar ayrıntılı bilen biri kesin cinayet işlemiştir diyerekten dönemin savcısı dostoyevskiye dava açmış şehir efsanesi gibi dursada duyduğumda pek şaşırmamıştım varın siz düşünün gerisini...
"Suç toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur."
Kitabı İş Bankası yayınlarından Mazlum Beyhan çevirisi ile okudum. 687 sayfa olan kitap betimlemeleriyle öyle gerçekçi bir hal alıyor ki, romanın baş kahraman ile insanı bütünleştiriyor. Kitabın sayfalarını çevirdikçe, insanların en dayanılmaz acılarını yüreğinizin en derinliklerinde hissediyorsunuz. Dostoyevski, karakterleri öyle gerçekçi betimlemiş ki, bazı karakterleri sıkıca bağrınıza basıyor, bazılarından nefret ediyor, belki de tiksiniyorsunuz. Sanki her şey o anda yaşanıyor ve her şey gerçekmiş gibi.
Dış dünyanın sığlığına kapılan romanı başka bir sahaya çeken, insanın iç dünyasına inen, ruhunun
girdaplarında dolaşan Dostoyevski, bu romanında insanın çekebileceği bunca acı ve bunalımların en ağır ve katlanılmaz gibi görünenlerini en ince ayrıntılarına dek irdeleyip işlemiş.
Hep düşünmüşümdür; neden yazarlar, sanatçılar diğer bilim insanlarından daha çok bilinir, konuşulur, okullarda edebiyatçıları öğreniriz de, ne bileyim fizikçileri, kimyacıları, psikologları vs öğrenmeyiz diye. Ta ki 'Suç ve Ceza' romanını okuyana kadar. Bu romandan anlaşılabildiğine göre Dostoyevski, Freud'dan önce bilinçaltını kurcalamaya başlamış, kriminolog Ferri'ye, filozof Bergson'a kadar pek çok bilim insanından da çok derinliğe sahip ve bu bilim insanlarının çoğunu etkilemiş. Einstein sadece Einstein'dir, ama Dostoyevski hem Einstein, hem Froud, hem Ferri'dir, hem de Bergson'dur. Artık anlamışım ki -gerçek- yazarlar, sanatçılar toplumun en önemli değerleridir ki topluma yön vermesi gerekenler de bunlardır diye...
"İnsanlar ikiye ayrılır, sıradanlar ve olağanüstüler. Birinci bölümdekiler hep bugünün, ikinci bölümdekiler hem yarının efendileridir. Birinciler dünyayı korurlar ve onu sayıca artırırlar; ikinciler dünyayı hareket ettirler ve onu bir amaca doğru yöneltirler... Ceza, suçu başka bir zamana daha şiddetli bir şekilde ertelemekten, hatta suçu azdırmaktan başka bir şey değildir... Ceza kaldırılabilir; ama suç insanın içinde sonsuza kadar yaşar... İnsan Tanrı değildir ve dolayısıyla eylemlerinde özgür değildir. "
Victor Hugo'nun ünlü romanı Sefiller'in 5 ciltlik versiyonundan sonra okuduğum en güzel kitap diyebilirim Suç ve Ceza'ya. Karakterler o kadar kusursuz betimlenmiş ki neredeyse hepsiyle bir ortak nokta bulabiliyorsunuz. Dostoyevski, bir bakıma kendi benliğiyle yaptığı etik ve sosyolojik tartışmalarından yola çıkarak harika düşünceler aktarmış, diyaloglar yaratmış. Bulunabilecek her listede gelmiş geçmiş en iyi kitaplardan olan Suç ve Ceza'yı kesinlikle okuyun, ancak okumak için acele etmeyin.
Dostoyevski gerçekten çok iyi bir ruh betimleyicisi.Raskolnikov'un kendi iç dünyasında yaptığı felsefe beni çok derinden etkiledi.Bu kitapla ona olan saygınlığım bir kat daha arttı.
iş bankası yayınları hasan ali yücel klasikler dizisinden okuyorum. gerçekten tavsiye edeceğim bir yayınevi. kitap ve yazar hakkında yorum yapmaya gerek bile duymuyorum zaten.
dostoyevski özel bir adam. tıpkı shakespeare gibi. böyle adamlar 200-300 yılda bir görülür dünyada. sonu dışında kusursuz bir kitap bana göre
Sessiz sakin ilerler önce, sanki bir yokluğa sürüklenirsin ama sonra fark edersin ki büyük bir gizemler yumağı içine düşmüşsündür aslında.Kalıplara sığmaz bu kitabı haşmeti, neden biliyor musun?
Çünkü henüz keşfedilmeyi bekleyen o kadar çözülmemiş sorular var ki; bunları idrak ettikçe oturduğun kanepeden biraz daha doğrulmaya başlarsın , neler oluyor lan bana? Falan demeye başlarsın durup dururken.Hikaye ilerledikçe beyninin kıvrımlarına ince ince sarar gizem, ve sarmaya başladıkça da bu akışa müptela olursun. O kaçınılmaz son yaklaştığında kanepeden biraz ve biraz daha doğrulmaya çalışırsın. Ta ki o dehşet varı final gelip çattığında " o lanet olası kanepeden" düşeceğin ana dek, bu akışın damarlarındaki kana zerk oluşunu hissedersin. sessizliğin çağrısına dalıp giderim her satırında,benim için kitaptan çok yaşam kaynağıdır bu akış.Raskolnikov benim düşünce ufkuma damgasını vurmuştur.
.
Bana kalırsa Suç ve Ceza kitabı klasik bir polisiye-gerilim romanıdır,çünkü kitapta bir cinayet ve onun ekseninde sorgulanan bir kurgu vardır.
Raskolnikov'un iç hesaplaşmalarını hele ki pişmanlık duymaktan mutlu olacağı bir acıyı tarif etmek çok zor. "Katil olduğu ortaya çıkmasın,öğrenmesinler!" diyebileceğimiz,böylesine koruma altına almak isteyebileceğimiz bir karakter olabilir mi ki? Porfiriy Petroviç ile olan diyalogları ise roman boyunca gerilimi yer yer arttıran enfes akıl oyunlarına sahip. Raskolnikov'un Sonya'ya soylediği gibi; ben senin önünde değil,insanlığın çektiği acılar önünde eğildim.
Böyle bir romanı yazan Dostoyevski'nin de önünde eğilmek gerek.
ne kadar güzel bir romandı, klasik kelimesinin sözlük anlamına tam olarak uyan roman sayısı azdır.
İnsan psikolojisi ancak bu kadar iyi anlatılırdı.Raskolnikova aşık oldum diyebilirim.Hayatımdaki yerleşik bazı değerlerimi sorgulamama sebep oldu.Dostoyevski'nin okuduğum ilk kitabı daha sonra birçok kitabını okudum-Sanırım Raskolnikovu özlediğimden-
Rus edebiyatının anlaşılması zordur,o yüzden pek seviyorum diyemem.Yalnız Suç ve Ceza anlayarak ve beğenerek okuduğum bir kitap.En azından hakkında bir fikir sahibi olmak için okuyun.
Herkesin kesinlikle okuması gereken bir kitap.Her okuyanında kendini St.Petersburg sokaklarında Raskolonikov gibi hissetmemesi çok zor.
Kucuk yaslarda okunmus olsa da ilerleyen yaslarda donem donem okunmasi gereken bir kitap oldugunu dusunuyorum.
Bu kitapla dostoyevski bosuna dostoyevski olmamis dedim.uzun betimler yapmis olsa da kesinlikle okuru bunaltmiyor aksine kitabin icine daha cok sokuyor okuyucusunu.insan bir an olsun elinden birakmak istemiyor bu kitabi.
Kisilik analizleri ve bunlari ortaya koyus sekli kesinlikle muhtesem.
Raskolnikov kitap kahramanlarim arasinda ilk sirayi aldi sanirim...
Okumaya insan 600 sayfalık bir kitapla başlar mı demeyin benim elime aldığım ilk roman ve okumayı sevdiren ilk yazar Dostoyevski_ Suç ve Ceza...
Okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Kesinlikle okunmalı! O anlatım görülmeli!
çok eskiden okumuştum... bu şahaserleri yeniden okuma kararı aldım... ve ilk kitap olarak seçtim.... daha olgun bir gözle okumayı hakediyor hepsi.. sevgiyle
"Suç kime göre suç, ceza kime göre ceza?" Çeşitli sorularla beyni kurcalayan, muhakeme yeteneğini geliştiren bir kitap.
Bu tür klasikler için sanırım geç kalmışım. Her şeyi döneminde yakalayıp tadını almak lazım.Anlatım ve konu cok sıkıcı cok uzun geldi yarıda bıraktım.
"Suç ve Ceza"yı okuduktan sonra öyle her kitaba 10 puanı veremeyeceğimi çok iyi anladım. Esasında benim yapmam gereken tüm listemde değerlendirmiş olduğum kitapları tekrardan puanlamak olmalı. üşenmesem bir gün yaparım:)
Şimdi "Suç ve Ceza"için 10 ***veriyorum. Bu güne kadar okumuş olduğum en iyi kitap. Bu kitap hakkında yorum yapmak ise benim haddime değil.
heavenplease adlı okuyucumuz yukarıdaki yorumunda ölmeden okuduğum için çok şanslıyım demiş. Ben o okura katılıyorum. Bu kitap okunmadan ölmek demek yaşamında bir şey eksik kaldı demektir.
Bana kitapların kitapların dünyasını açan kitap diyebilirim. İlk ağabeyimin zoruyla okudum ama bir baktım kitabın içinde kendimi kaybetmişim. O gündür bu gündür okuyorum. Hani her insanın okuma alışkanlığı kazanmasını sağlayan bir kitap vardır ya benim içinde o kitap SUÇ VE CEZA.
Her anını okurken deli olduğum kitabı yarım bırakmak zorunda kaldığım ama devam edeceğim mükemmel kitap.
Yorum bile gereksiz, bir bebeğe 'dünyaya hoşgeldin'e giderken alınması gereken bir yapıt' ki büyüyünce ilk onu okusun.
Hayatımda en çok etkilendiğim kitaptır. Yıllar geçti üzerinden hala hissettiklerim taze..
üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen ailemin hala bana, Yaz tatilinde yüzünü görememiştik o kitap yüzünden :) demesine neden olan kitap...
Kendi iç dünyam ve Raskolnikov unki.....
kitabı okuyan herkes gibi bende bunlarla başbaşa kalmak istemiştim..
Suç ve ceza kavramlarına özgürce bir bakış, ağır bir sorgulama, vicdanın yaptırım gücü üzerine bir yaklaşım... Sizi uçuruma düşürecek, en ağır kuşkularınızla cezalandıracak, sizden çok şey alacak ve aynı zamanda size çok şey kazandıracak bir roman. Her satırında içinizden bir şeylerin çözüldüğünün farkına varacak ve iç titremelerinize engel olamayacaksınız. İnsanın iç dünyasını bu kadar gerçek anlatan bir roman karşısında belki de korkacaksınız ve bu romandan sonra Dostoyevski’nin tadı hep damağınızda kalacak.
Çok büyük bir yazar olan Dostoyevski herhalde büyüklüğünden kaynaklanıyor olsa gerek hiç cinsellikle ilgilenmemiş seyircinin cinselliğe meyilli olabileceği yerlerde ise derhal konuyu değiştirerek örnek olmuştur ki bu detay benim için önemlidir
Kitabın başkahramanı Raskolnikov ise belki de yazıyla var olmuş en ilginç karakterlerden biridir. Hatta hayatımda tanıdığım en derin ve beni en derinden etkilemiş üç beş kişiden biridir diyebilirim. Etrafındaki duvarı yıkıp sevgiyi tekrar keşfedene kadar kör kararlılığından en ufak taviz vermemiştir ve kitabın son sayfalarına kadar yüreğimi de tüketmiştir. Elinde baltayla tefeci kadını öldürmeye gittiği sahne ise bence dünya roman tarihinde bir daha asla yazılamayacak kadar güçlüdür. Elindeki balta ve o baltaya vuran ay ışığı Dostoyevski’nin akıl almaz dehasını tekrar ve tekrar kanıtlar. Dostoyevski bir katilin hislerini nasıl bu kadar iyi biliyor bu ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte bir insanı öldürünce neler hissedileceğini merak edenlerin bunu yapmasına gerek kalmadan bu kitabı okuyarak da bu duyguları anlayabileceği bir eser yaratmıştır.
Raskolnikov kitabın başında 23 yaşındadır, kitap bittiğinde ise Sibirya’da kürek mahkûmu olarak hayatına devam etmekte olan ve sonsuza kadar yaşayacak bir kahraman...
Suç ve Ceza’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır artık..
Özellikle belirtmeliyim ki bu harika kitabın Türkiye’de 46 farklı tercüman/yazar tarafından sunulduğu biliniyor. Okumayı düşünüyorsanız orjinal aslından tam metin olarak çeviri olmasına dikkat etmelisiniz. Tavsiyem ise Şule Yayınları- M. Ali Özkan çevirisi
çok beğendiğim bir kitap dostoyevskinin mükemmel betimlemesi kitaba ayrı bir güzellik katmış
Efsane oluşunu sonuna kadar hak eden, başka bir asırdan günümüze uzanmakta hiç zorlanmayan harika bir roman.
Hayatın gerçekleriyle yüz yüze kalmış bir gencin hikayesini Dostoyevski tüm çıplaklaklığıyla anlatmış.Raskolnikovun işlediği cinayet aslında yerleşmiş olan sisteme karşı bir baş kaldırıştır...
Dostoyevski hayranı olarak, bitmesin diye,yavaş yavaş,sindirerek okuduğum ama yine de çok çabuk biten kitap. Dostoyevski'nin o her zaman ki ''sert'' temasını yine iliklere kadar hissedebiliyoruz. Eğer bir insan; ''ben roman severim'' diyorsa, mutlaka okuması gereken baş yapıtlardan biridir Suç ve Ceza.
Kitabın baş kahramanı Raskolnikov'un duygularını, hissettiklerini ve düşüncelerini çok güzel betimlemiş. Konu çok sığ olmasına ve fazla sürükleyici olmamasına rağmen sabredip okursanız çok şey kazanırsınız tam bir klasik.
Okuduğum ilk kalın romandı benim için önemi çok büyüktür meraktan sabaha karşı kalkıp bitirmiştim.
yıllarca "suç ve ceza"nın ağır olduğunu düşünüp korktuğuma pişmanım.. muhteşem bir hikaye, duru bir anlatım... çok keyifli bir eserdi.
"Daha önce niye okumadım?" diye pişmanlık duyduğum, bir yandan bitmesin isterken diğer yandan merak içinde soluk almadan okuduğum ve herkesin kesinlikle okuması gereken bir başyapıt.
Muhteşem ötesi.. Okurken kendimi olayların içindeymişim gibi hissettim.Akıp gitti resmen.
Ciltsiz, 687 sayfa
2013 tarihinde, Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından yayınlandı