Rücu

Olağanüstü güzel görünümlü bir kuş, binlerce hemcinsinin karşısına çıkar... Ve kendisiyle birlikte dünyanın en yüksek zirvesine doğru uçmak isteyip istemediklerini sorar. Sürüdeki tüm kuşlar güle oynaya "evet" derler. Hepsi de dünyanın sonsuzluğuna, göz alabildiğince geniş bir manzaradan bakabilmeye heveslidir. Oysa kimi yorulup terk eder sürüyü, kimi acıkıp. Yola hâlâ devam eden bazıları ailelerini görürler düşlerinde. Birilerinin hayallerindeyse rahatça dinlenip uyuyabilecekleri yuvalar vardır.

Zirveye az bir mesafe kalmışken on kadar kuş yola devam etmektedir. Karşılarına çıkan o güzel kuşun kendilerini kandırdığını düşünen diğerleri de yolu terk eder.
Geriye tek bir kuş kalmıştır. Sadece o, zirveye ulaşıp oradan dünyanın sonsuzluğuna bakabilir. Yaşadığı bu güzellikten sonra kendinde bir sorumluluk fark eder. Buraya ulaşmanın bir anlamı da sahip olduğun bilgiyle geri dönerek diğerlerinin buraya, -varoluşun merkezine- ulaşmalarını sağlayabilmektir. O artık rehber bir kuştur. Görevi gezinmek değil, getirmektir.

Bu hikâye Mevlananın Horasanlı çağdaşı Feriduddin-i Attara ait... "Şairin sesi nerede ve kimden akis bulur bilinmez" derler.
İtalyan kökenli Kanada vatandaşı Mauro Martinoya da bu avaz ulaşır bir şekilde. Sonuçta o da bir kuştur, Simurg misali... Ve bir gün kendisine bir Kuran-ı Kerim hediye edilir. İçinde, "herkesin kuşunu kendi boynuna doladık" yazılıdır. Ve başlar kendindeki o kuşla aramaya.

Yolda öğrenir, uçmak sadece kanat istemez. Kimileri de tırtıl tabiatlıdır. Kelebeğe evrilmedikçe uçamaz...
İstanbul hayranı Mauro (Mevlud) Martinodan çarpıcı bir "Eve Dönüş" romanı...

Olağanüstü güzel görünümlü bir kuş, binlerce hemcinsinin karşısına çıkar... Ve kendisiyle birlikte dünyanın en yüksek zirvesine doğru uçmak isteyip istemediklerini sorar. Sürüdeki tüm kuşlar güle oynaya "evet" derler. Hepsi de dünyanın sonsuzluğuna, göz alabildiğince geniş bir manzaradan bakabilmeye heveslidir. Oysa kimi yorulup terk eder sürüyü, kimi acıkıp. Yola hâlâ devam eden bazıları ailelerini görürler düşlerinde. Birilerinin hayallerindeyse rahatça dinlenip uyuyabilecekleri yuvalar vardır.

Zirveye az bir mesafe kalmışken on kadar kuş yola devam etmektedir. Karşılarına çıkan o güzel kuşun kendilerini kandırdığını düşünen diğerleri de yolu terk eder.
Geriye tek bir kuş kalmıştır. Sadece o, zirveye ulaşıp oradan dünyanın sonsuzluğuna bakabilir. Yaşadığı bu güzellikten sonra kendinde bir sorumluluk fark eder. Buraya ulaşmanın bir anlamı da sahip olduğun bilgiyle geri dönerek diğerlerinin buraya, -varoluşun merkezine- ulaşmalarını sağlayabilmektir. O artık rehber bir kuştur. Görevi gezinmek değil, getirmektir.

Bu hikâye Mevlananın Horasanlı çağdaşı Feriduddin-i Attara ait... "Şairin sesi nerede ve kimden akis bulur bilinmez" derler.
İtalyan kökenli Kanada vatandaşı Mauro Martinoya da bu avaz ulaşır bir şekilde. Sonuçta o da bir kuştur, Simurg misali... Ve bir gün kendisine bir Kuran-ı Kerim hediye edilir. İçinde, "herkesin kuşunu kendi boynuna doladık" yazılıdır. Ve başlar kendindeki o kuşla aramaya.

Yolda öğrenir, uçmak sadece kanat... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

kahrını çektiysem vardır bir neden
sensin bu duyguyu bende üreten
gübredir toprağı verimli eden
kim kimi kullanmış şöyle bir düşün
o senin aslına rücu edişin

oyun bitti bu son perde son gala
güçlü olsan başarırdin pekâlâ
aslan rolü yakışmıyor çakala
bırak da kendine gelsin gidişin
o senin aslına rücü edişin"

Cemal Safi,nin şiiri tadında bir kitap.

Profil Resmi
10 puan

bir kitap bu kadar güzel olabilirdi.


Baskı Bilgileri

320 sayfa



Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

esra58
1 kişi

Okumuşlar

leylakce srnzmn mügepolat yansıma doganozmurat
18 kişi

Okumak İsteyenler

KuroiNamida karagozozlem hay74 süveybebaşkaldırım beyzaaa
8 kişi

Takas Verenler

eylemci2 ontheroad
2 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski