Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine

Osmanlıda hiç kimsenin kudret ve kuvveti mutlak değildi. Özellikle padişahlar denetim altındaydılar. İsrafa ve sefahate meyleden padişahlar, ulema fetvasıyla haledilir, yani tahttan indirilirdi.Osmanlı devlet sistemi, insanı merkez alan ve insana değer veren, bugünkü anlayışa yatkın demokratik bir yapıya sahipti.Osmanlı Devleti; insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştü. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun bir nevi garsonuydular. Padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta, talep ve değerlendirmeleri birinci elden almaya özen göstermekteydiler.Halk, padişahı, devlet ve hükümet adamlarını açıktan açığa tenkit etmek hakkına sahipti. Vaizler vaazlarında, halk hatipleri meydanlarda tenkit hakkını kullanırken zabıta müdahale etmezdi. Özgürce konuşurlardı. Padişahlar din, dil, ırk, mezhep ayırımı gözetmeksizin halkın hakkını hukukunu muhafazaya mecburdu.Bu ve benzeri daha pek çok uygulama Osmanlı döneminde mevcuttu. Özetle Osmanlı bütün bu icraatlarıdemokrasi adına yapmadı, demokratlık adına gerçekleştirmedi. Peki ya Osmanlı sonrası? Cumhuriyetimizin ilk yıllarından günümüze demokrasiyi, hak ve özgürlükleri millet olarak ne ölçüde tadabildik, ne kadar yaşayabildik? Osmanlının halkına sağladığı hak ve özgürlükleri, hoşgörü ve serbestliği neden mumla aramaktayız?Bu kitabı okurken Osmanlının kurduğu, hâkim kıldığı ve uyguladığı demokrasi havasını derin derin teneffüs edeceksiniz. Satırlar arasında gezinirken zihniniz sürekli Osmanlıdan günümüze gidip gelecek, Neydik? Ne olduk? Ne olmalıyız? sorusuna cevaplar arayacakve bulacaksınız.

Osmanlıda hiç kimsenin kudret ve kuvveti mutlak değildi. Özellikle padişahlar denetim altındaydılar. İsrafa ve sefahate meyleden padişahlar, ulema fetvasıyla haledilir, yani tahttan indirilirdi.Osmanlı devlet sistemi, insanı merkez alan ve insana değer veren, bugünkü anlayışa yatkın demokratik bir yapıya sahipti.Osmanlı Devleti; insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştü. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun bir nevi garsonuydular. Padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta, talep ve değerlendirmeleri birinci elden almaya özen göstermekteydiler.Halk, padişahı, devlet ve hükümet adamlarını açıktan açığa tenkit etmek hakkına sahipti. Vaizler vaazlarında, halk hatipleri meydanlarda tenkit hakkını kullanırken zabıta müdahale etmezdi. Özgürce konuşurlardı. Padişahlar din, dil, ırk, mezhep ayırımı gözetmeksizin halkın hakkını hukukunu muhafazaya mecburdu.Bu ve benzeri daha pek çok uygulama Osmanlı döneminde mevcuttu. Özetle Osmanlı bütün bu icraatlarıdemokrasi adına yapmadı, demokratlık adına gerçekleştirmedi. Peki ya Osmanlı sonrası? Cumhuriyetimizin ilk yıllarından günümüze demokrasiyi, hak ve özgürlükleri millet olarak ne ölçüde tadabildik, ne kadar yaşayabildik? Osmanlının halkına sağladığı hak ve özgürlükleri, hoşgörü ve serbestliği neden mumla aramaktayız?Bu kitabı okurken Osmanlının kurduğu, hâkim kıldığı ve uyguladığı demokrasi havasını derin derin teneffüs edeceksiniz. Satırlar arasında gezinirken zihniniz sü... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

256 sayfa


ISBN
9789752696006

Etiketler: tarih

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

omerfrkcetin GökhanTR ametikan imdbsever slmbrn
5 kişi

Okumak İsteyenler

yusuf554 sbryc
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski