Marx'ın Hayaletleri

J. Derrida çağımızın en özgün düşünürlerinden bir kuşkusuz. 1950lerde özellikle Fransız kültüründe etkili olan yapısalcılık ve sonrasındaki Marksist, eleştirel, özeleştirel tartışmalarda doğrudan taraf olmadı Derrida. Platon, Rousseau, Kant, Hegel, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Freud okumaları sonrasında kendi adıyla birlikte anılan yapıçözümle çıktı düşünce sahnesine. Bu karmaşık kavramsal düzenek, Batı düşünce tarihinin ve buna bağlı kültürel, siyasi, teknik pratiklerin, tavır alışların mekanizmasını çözümlemeye elverişli bir araçtı. Yapıçözüm geçmişin hayaletleriyle olduğu kadar söz konusu kültürel ortamla da diyalog içinde oluşturulmuştu.Derrida, 1989da duvar yıkıldıktan sonra ve Marksizmin duvarın yıkıntıları altında kaldığı sokaktaki adamın bile dile getirdiği bir sırada, Marxın Hayaletleriyle Markizm hakkında söz aldı. Liberalizmin ve şu anda var olduğu haliyle demokratik yönetimlerin zafer çığlığına ve eski bir Hegelci tema olan tarihin sonunu ilan eden Fukuyamaya çözümleyici bir değerlendirmeyle yanıt verdi. Marxın mirasının dinsel mesihçi,likten ayrı bir mesihsel izlek çerçevesinde yeniden okunarak sahiplenilmesi gerektiğini savundu. Aykırı bir zamanda aldığı bu tvırla belli bir Marksizm ruhuna sadık kaldığını ilan etti. Marxı, çok sevdiği Shakespeare ve Max Stirner üzerinden yeni bir gözle okumaya girişti. Hatta bir Yeni Enternasyonel önerdi: Zamansız ve konumsuz, adsız ve unvansız, gizli değilse de pek az kamusal, sözleşmesiz, eşgüdümsüz, partisiz, vatansız... bir karşı-fesat birliği. Marxın Hayaletlerinde zamana aykırılık, zamanın çığırından çıkmışlığı, mevcudiyetin kendi kendisiyle bir türlü örtüşememesi, yabancılaşma, meta, fetiş, giderek karmaşıklaşan tele-teknolojiler ve protez sorunu gibi konuları tartışıyor Derrida. Bu canlı sorunların Marksizmin şiirselliğinden bir türlü kurtulamamasının nedeni olan hayalet ve musallat olma mantığının kökenlerine iniyor. Derridaya göre Marx sahne mantığı denebilecek bir mantığın taslağını çizer. Ama bunu aşmak üzere ve bu mantığın dışında sahici, zamanın yerine yeniden yerleştiği, adaletin sağlandığı bir dünya varsayımına duyduğu inancın getirdiği ironi ve keyifle çizilir bu taslak. Bu onu mesihsel bir damara bağlar. Marksist eleştiri sahici ile sahte arasında böylesi ülküsel karşıtlıklar oluşturma iznini kendine verir. Oysa yapıçözüm, eleştirinin kendisini olanaklı kılan ülküselliğin ve hayaletimsi olanın indirgenemezliğini vurgularken Marxın çoğul ruhlarına yaslanır. Eğer Marksizmin birden fazla ruhu varsa, bu varlıkbilimsel (to be or not to be) kategorilerini aşar. Bu durumda teşhis edilen ölümün kesinlikten yoksun olmasıdır asıl korku nedeni. Verili bir hukuka indirgenemez olan adalet ve gelecek için bir hayaletin gizine sahip çıkmak gerekliliği doğar o zaman.

J. Derrida çağımızın en özgün düşünürlerinden bir kuşkusuz. 1950lerde özellikle Fransız kültüründe etkili olan yapısalcılık ve sonrasındaki Marksist, eleştirel, özeleştirel tartışmalarda doğrudan taraf olmadı Derrida. Platon, Rousseau, Kant, Hegel, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Freud okumaları sonrasında kendi adıyla birlikte anılan yapıçözümle çıktı düşünce sahnesine. Bu karmaşık kavramsal düzenek, Batı düşünce tarihinin ve buna bağlı kültürel, siyasi, teknik pratiklerin, tavır alışların mekanizmasını çözümlemeye elverişli bir araçtı. Yapıçözüm geçmişin hayaletleriyle olduğu kadar söz konusu kültürel ortamla da diyalog içinde oluşturulmuştu.Derrida, 1989da duvar yıkıldıktan sonra ve Marksizmin duvarın yıkıntıları altında kaldığı sokaktaki adamın bile dile getirdiği bir sırada, Marxın Hayaletleriyle Markizm hakkında söz aldı. Liberalizmin ve şu anda var olduğu haliyle demokratik yönetimlerin zafer çığlığına ve eski bir Hegelci tema olan tarihin sonunu ilan eden Fukuyamaya çözümleyici bir değerlendirmeyle yanıt verdi. Marxın mirasının dinsel mesihçi,likten ayrı bir mesihsel izlek çerçevesinde yeniden okunarak sahiplenilmesi gerektiğini savundu. Aykırı bir zamanda aldığı bu tvırla belli bir Marksizm ruhuna sadık kaldığını ilan etti. Marxı, çok sevdiği Shakespeare ve Max Stirner üzerinden yeni bir gözle okumaya girişti. Hatta bir Yeni Enternasyonel önerdi: Zamansız ve konumsuz, adsız ve unvansız, gizli değilse de pek az kamusal, sözleşmesiz, eşgüdümsüz, partisiz, vatansız... bi... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975539282-3

Etiketler: felsefe

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

endlessdream
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski