Patrick Süskind'in, Almanya''da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransasında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka'da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.
Patrick Süskind'in, Almanya''da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransasında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka'da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.
Kitap okumaktan daha güzel bir şey varsa şayet o da okuduğun kitabın filmini izliyor olabilmektir. Konusu baştan sona kadar alışılmışın dışında cümleleri noktası virgülü tam anlamıyla insanı etkilemek için özenle seçilmiş bir kitap. hiç bir film bir kitap kadar ayrıntıyı gözlerinizin önüne getiremez ve hiçbir kitap bir cinayet için bu kadar ilginç bir konu işleyemez, kokusu burnumda mı kaldı denir tadı damağımda mı bilmiyorum ama okunmayı ciddi ciddi hak eden bir kitap
''Sadece bir duyu organıyla erişebildiğimiz duyguları bir kitaba aktarmak'' yazar bu konuda o kadar başarılı ki bir ara yapılan koku tasvirlerini burnumun ucunda hissettim.
Bazı kitaplar okunduğunda insan aklında yer eder ve rüya gibi gelir. İşte Patrick Süskind 'in Koku kitabı da bunlardan birisi. Gerçekten okudukça, burnumuza da beynimize de farklı kokular katıyor.
Kitabı okurken ve okuduktan sonra çoğu zaman unuttuğumuz koku duyumuzun aslında ne sık kullanıldığı ve ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz.
Ayrıca roman tekniği olarak kurgu ve anlatım açısından da muhteşem bir kitap.
Okunması gereken sıradışı romanlardan biri daha... Koku deyip de geçmeyin. Yazları toplu taşım araçlarında beynimizi uyuşturan çirkin kokular aklıma gelince midem bulanıyor. İşte Patrick Suskind adındaki yazar bu insan kokuları üzerinden yola çıkıp öyle bir yaratıcı eser ortaya koymuş ki akıllara zarar. Sinema uyarlamasını da başarılı bulduğum nadide eserlerden biri. Okuyun dostlarım.
Bir katilin akıllara durgunluk veren trajedisi.Ona bahşedilen mucizevi yetenekten sadece kendisi haberdardır. Kainatın en iyi burnu grenouille’dedir.Olaylar ilerledikçe kitaba adeta kapaklanıyorsunuz. Çepeçevre sarılan bir sürükleyicilik ile abluka altındasınızdir.Dünya üzerindeki tüm nesnelerin kokusu ayırt eden kahramanimiz, bir gün ansızın kendi kokusun olmadığını keşfeder.Bir anda dünyasi başina yıkılır ve kendi kokusunu bulmayİ amaçlar.Büyük bir hırs ve hevesle tüm güzel bayanları öldürmekten çekinmez.Belkide kokusunun olmamasi işlediği cinayetlerin onu ele vermesine izin vermiyordur,ve tüm şehirde katil konumunda olur,bir türlü yakalanamaz.ve tamda bu safhada tüm güzel bayanların artık esansını yaratmiş, ufacik şişelerde saklamaya başlar . Son hedefi kalir, hep hayali için yaşadı kendi kokusu için mücadele etti..güzeler güzeli son kadını ele geçirmek üzereyken yüz yüze gelirler.kitabın sonlarına doğru olan bu sahnede o an içimden şunları geçirdim," işte bu vahşi adam ,cinayet işlemekten çekinmeyen adam bu güzellik karşisinda dize gelecek ve o kıza aşık olacak onu öldürmemesi için feryad figan ettim;ama bu acımasız insanin ne güzellik, ne aşk, ne makam,ne de peygamberlik umrundadir..)
Tüm olanlardan sonra artık yakalanmiş idam edilecektir, bu tüm seyirci ve papa onun ölümünü izlemek için ordadırlar.işte Tanrının ve cennetin büyüleyici iksiri tüm insanlara tesir eder ,herkes kendisinden geçer mu inanilmaz koku karşisinda tüm insanlar bir anda sevişir.Bu akıllara durgunluk veren hadiseyi izlediğimde dumura uğradım,
Sinema uyarlaması kitapta geçen olayların birebir tezahürüdür, benim dünyama çoktan işlemiş olan bu kitabı, hafızama çoktan nakşettim.
Burnuyla gören ;gören,duyan ,hisseden ama kokmayan bir adam.Betimlemelere öyle bir kaptırıyorsunuz ki;O dönemin Fransa'sı kafanızda canlanıyor ve kendinizi romanın içinde buluyorsunuz.Okuduktan sonra kokular hakkında daha fazla şey düşünebilirsiniz.Yazarın bu kadar koku bilgisi şaşırtıyor insanı.Ayrıca çevirinin kusursuzluğunu dile getirmek gerekiyor.Almanca'dan çevrilen bu eser Türkçe yazılmış hissi verecek kadar iyi çevrilmiş.
Hem okunmalı hem izlenmeli jean baptiste her ne kadar saplantılı bir psikopatsa o derecede çekici ve yaptıklarının mantıklı olabileceğine inandırabilen bir karakter . Kitapta öyle hem hikayesi hem de dili çok iyi . Kaliteli bir kitap .
Muhteşem bir kurgu. Sıradışı bir öykü. Taklit edilmesi çok güç bir kitap. Kesinlikle okunmalı.
filminde ayrı tat, kitabından ayrı tat alınan eserlerden.
patrick suskind bir duyu organının tam manasıyla kullanıldığında olayların nerelere kadar varabileceğini gösterdiği, fantastik yönleri ağır basan ancak gerçek üstü de diyemeceğim bir roman yazmış.
kitabı okuduktan sonra koku duyusuna bakış açım değişti işin açığı. her ne kadar bitki ve çeşitli parfüm maddelerinin anlatımı dikkatimi sürekli dağıtsa da sonuna kadar gayet heyecanla okunabiliyor. akıcı dili ve olay örgüsü kafanızın dağılmasına asla izin vermiyor.
Muhteşem bir kitap olmasının yanı sıra harika bir çevirisi vardır. Tevfik Turan mucizeler yaratmıştır kanımca.
Filmini de izlemiştim ancak kitap muhteşem yahu. Betimlemeler , ayrıntılar sağlam bi şekilde aktarılmış. Okuması oldukça keyifli.
detaylarıyla biraz sıkmış okuru.Olaylar arası bağlantısı da sürükleyici değildi.Kitabı boşverin siz filmini izleyin en iyisi
Alt başlıkta geçtiği gibi “bir katilin öyküsü” ama ne öykü. Kendisine ait bir kokusu olmamasına karşın müthiş bir burna sahip başkarakterin “kendi kokusu”nu yaratma saplantısı, son derece merak uyandırıcı bir üslupla anlatılmış. Özellikle koku tasvirlerinin başarısı şaşırtıcı. Duyuların önceliği konusunda insana bildiklerini tekrar gözden geçirme gerekliliği hissettiren, sert finaliyle de benzerleri arasında fark yaratan bir roman.
Koku duyusuna görmek kadar önem vermeyen ben bu kitabı okuduğumdan sonra aslıda güzel kokusu olan insanların görüntüsünün yanında kokusunun bizi çok etkilediğini farkettim. Zaten insanların ten kokusuna dikkat ediyordum kitabı okuduğum günler ve sonraları burnum havada koku almaya çalışan köpekler gibi gezindim. Sonuç olarak kitap kesinlikle okunmalı çünkü insana aslında hayatında farketmeden dikkat ettiği şeyleri farkettiriyor insana.
Filmini izlediyseniz benim gibi okumanın bir anlamı ve de heyecanı yok.Tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.Bitirmek için debelendim..
Konu oldukça yaratıcı, sonu da ziyadesiyle etkileyici.Anlatım da güzel ama doğrusu ortalarında sıkıldığım, bir an önce bitsin düşüncesine kapıldığım oldu.Kusursuz değil ama okunası,farklı bir kitap.
Kitabin filmini zamaninda izledigimde ne kadar hayran kaldiysam, simdi kitabi okuduktan sonra o kadar yavan ve bos buluyorum. Kitap harika, betimlemeler, koku tasvirleri, olay orgusu, her seyiyle harika.
Ama bu kitap cidden muazzam. Yaratıcı bir konu, iyi bir dil, iyi bir tahlil ve Jean Baptiste!
Uzun zamandır okuduğum hiç bir kitaba benzemiyordu gerçekten. İzlemedim ancak filminin birkaç yıl önce neden bu kadar sükse yaptığını anlamak zor değil. Yazarın anlatımı oldukça ilginç, okurken konu çok hızlı ilerliyor gibi gelmesine rağmen genele bakınca aslında gayet oturaklı ilerlediğini farkediyor insan. Çok detaylı betimlemeler okumaktan zevk almamama rağmen, bu kitapta kokular öyle güzel anlatılmış ki insan okurken kokuyu resmen duyuyor.. Mutlaka okunmalı.
Gerçekten çok orjinal ve çok güzel bir kitap olmuş.Filmi de güzeldir en gözde kitaplarımdan biri oldu.
Büyü dedikleri şey bu olsa gerek.
Kitap resmen elime yapılmıştı bi türlü bırakmadım resmen hastalık yapmıştı.
Yillar geçse de kitabın adını duyduğum an bi hoş oluyorum.
uzun zamandır okuduğum en güzel kitap...Filminden daha da güzel...
yazar kokuların etkisini biraz abartılı olsa da harika anlatmış.. Kurgu mükemmel....
Gerçekten çok etkileyici bir kitaptı. Karakteri çözümleyişi inanılmazdı, kitabı okurken o adamı yanımda hissetmiştim. Çevirisi de çok iyiydi.
Pek çok açıdan "farklı" bir kitap. Bu farklılıkların hangisi iyi hangisi kötü, kişiye göre değişir ama konunun işlenişi olsun, anlatım tarzı ve dili olsun, ana karakterin kendisi de dahil oldukça farklı olduğu tartışma götürmez. Aynı kurguyu çok daha farklı şekilde işleyecek birçok yazar var. Bu yazarların elinden çıksa belki daha hızlı okurdum bu kitabı ama kesinlikle aklımda daha az yer ederdi.
Ana karakterin değil, "diğerlerinin" hikayesi. İnsanların kendilerini kandırmaya yönelik yatkınlıkları ve bu konudaki muazzam başarıları ve hatta kandırılma istekleriyle, bunların yanında diğer hemen her görmezden gelip kendimize ve yakınlarımıza yakıştıramadığımız o olumsuz sıfatlar, abartılmadan veya çarpıtılmadan, gündelik hayatın gerçekliği ve sıradanlığı içerisindeki yerini kaybetmeden anlatılmış.
http://moonlightcat13.blogspot.com/2015/08/koku-patrick-suskind-yaz-okuma-senligi.html
Coook acayipti. Yazarin hayal gucu cidden cok orjinal bisi ortaya cikarmis. Ama filmini izlemek ister miyim bilmiyorum. Okurken bile yer yer tiksindim.
Bak bu iyi yazılmış bir kitap Kurgusu da oldukça iyi Kitabı okurken " Ya bunun Filmi yapılsa Koku nasıl resmedilir" diye az kafa yormamıştım ama yıllar sonra filmini izlediğimde kitabın anlamından çok uzaklaşmadığını gördüm
Karton Cilt, 264 sayfa
2009 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı