"Mutlu olmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Eksik bir şey var. Çevreme bakıyorum. Kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, son on ya da on iki yıldır yakmakta olduğum kitaplar."
Ray Bradbury gibi kitaplara aşık bir yazardan, kitapların birer kahramana dönüştüğü unutulmaz bir distopya...
Yayımlanışının 60. yılını kutladığımız bu ölümsüz eser, totaliter sistemlere, sansüre, baskıya yönelik en keskin eleştirilerden biri...
Yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday, vazgeçilmez bir roman...
(Arka Kapaktan)
"Mutlu olmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Eksik bir şey var. Çevreme bakıyorum. Kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, son on ya da on iki yıldır yakmakta olduğum kitaplar."
Ray Bradbury gibi kitaplara aşık bir yazardan, kitapların birer kahramana dönüştüğü unutulmaz bir distopya...
Yayımlanışının 60. yılını kutladığımız bu ölümsüz eser, totaliter sistemlere, sansüre, baskıya yönelik en keskin eleştirilerden biri...
Yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday, vazgeçilmez bir roman...
(Arka Kapaktan)
Distopik romanların okuru en çok etkileyen yanlarından biri yazarların ileri görüşlülüğü oluyor. Fahrenheit 451, belli bir yıl belirtilmediği için teknolojik açıdan uzak bir gelecek olarak düşünülebilir. Fakat yazıldığı tarihi göz önüne alınırsa özellikle bugünün gittikçe duyarsızlaşan tüketim toplumunu işaret edişi hayranlık uyandırıcı. Oldukça sert totaliter rejim eleştirisi bir kere, çizilen distopik senaryo gereği kitaplardan "arındırılmış" gelecek profili iki kere çarpıcı. Yazarın önsözünde belirttiği üzere 5 kısa öyküsünü birleştirerek ortaya çıkardığı bu eserde, kitapların biz kitapseverlerin hayatında nasıl bir yeri olduğunu en iyi anlatan cümleler Parlak Anka öyküsü ve bunun romanda yer aldığı kısımlarda geçiyor.
Karton Cilt, 240 sayfa
Eylül2013 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı