Atlantis'in Düşmanları (poseidon Savaşçıları #6)

Poseidon'un elitleri, insanlığı koruma mücadelesinin hiç beklenmedik düşmanlar ve müttefikler doğuracağını artık öğrendiler. Ve Atlantis savaşçılarının en güçlülerinden biri çok yakında, güzel bir kadında ikisini birden bulacak.

Bir savaşçının görevi, bir kadının tutkusu…

Poseidon Savaşçıları'nın en güçlülerinden Christophe'un, gündüzleri çocuk masalları yazıp çizen hanım hanımcık bir İskoç kızı, geceleriyse tanınmış hırsız Kızıl Ninja olan Fiona Campbell ile ne gibi bir ortak noktası olabilir? Cevap: Siren. Fiona'nın yeni soygunu için hedef aldığı efsanevi bir Saray Mücevheri. Fakat milyonlar ettiği söylenen bu değerli taş Christophe için paha biçilmezdir. Çünkü Siren, Poseidon'un Trident'inin kayıp taşlarından biridir.

Her ikisini de mahvedebilecek dogaüstü bir kötülük…

Bu değerli taşı ele geçirmek ölümcül ve tehlikeli bir savaşa girmek demektir. Christophe ve Fiona bu mücadeleye birlikte atılırlar. Ve yeni tattıkları tutkular yaptıklarını –ve verdikleri kararları– etkilerken Siren'in peşinde olanın yalnızca kendileri olmadığının farkına varırlar. İntikam, ihanet ve geçmişle alakalı büyük bir sırla beraber onları tehdit eden karanlık bir güçle karşı karşıyadırlar.

Poseidon'un elitleri, insanlığı koruma mücadelesinin hiç beklenmedik düşmanlar ve müttefikler doğuracağını artık öğrendiler. Ve Atlantis savaşçılarının en güçlülerinden biri çok yakında, güzel bir kadında ikisini birden bulacak.

Bir savaşçının görevi, bir kadının tutkusu…

Poseidon Savaşçıları'nın en güçlülerinden Christophe'un, gündüzleri çocuk masalları yazıp çizen hanım hanımcık bir İskoç kızı, geceleriyse tanınmış hırsız Kızıl Ninja olan Fiona Campbell ile ne gibi bir ortak noktası olabilir? Cevap: Siren. Fiona'nın yeni soygunu için hedef aldığı efsanevi bir Saray Mücevheri. Fakat milyonlar ettiği söylenen bu değerli taş Christophe için paha biçilmezdir. Çünkü Siren, Poseidon'un Trident'inin kayıp taşlarından biridir.

Her ikisini de mahvedebilecek dogaüstü bir kötülük…

Bu değerli taşı ele geçirmek ölümcül ve tehlikeli bir savaşa girmek demektir. Christophe ve Fiona bu mücadeleye birlikte atılırlar. Ve yeni tattıkları tutkular yaptıklarını –ve verdikleri kararları– etkilerken Siren'in peşinde olanın yalnızca kendileri olmadığının farkına varırlar. İntikam, ihanet ve geçmişle alakalı büyük bir sırla beraber onları tehdit eden karanlık bir güçle karşı karşıyadırlar.


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

Poseidon Savaşçıları serisinin 6.kitabı bu sefer Poseidon Savaşçısı Christophe ile gündüzleri çocuk masalları yazıp çizen hanım hanımcık bir İskoç kızı, geceleriyse tanınmış hırsız Kızıl Ninja olan Fiona Campbell’i konu alıyor.

devamı : http://birumuthayal.blogspot.com.tr/2017/08/alyssa-day-atlantisin-dusmanlar.html#more

7 puan

Bu da bitti,sıradaki gelsinnnn…

http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2017/09/alyssa-day-atlantisin-dusmanlar.html#more

8 puan

Poseidon savaşçılarından Christopher Atlantis'i yüzeye çıkaracak diğer bir mücevheri bulmak için İngiltere'de. Burada Lady Fiona namı değer Kızıl Ninja ile karşılaşır ve maceraya başlarlar.
Eğlenceli ve aksiyon dolu bir kitap sizi bekliyor.

8 puan

https://illekitap.blogspot.com/2020/07/alyssa-day-atlantisin-dusmanlar.html

Seriye son sürat devam ediyorum ve bitirmeye de kararlıyım. Her ne kadar araya kitaplar sokarak ilerlesem de seri bitmeden başka seriyi bitirmeden bırakmak yok :D

Poseidon Savaşçıları serisinin 6. kitabı olan Atlantis'in Düşmanları, yalnızlığıyla, etrafındakilere karşı olan güvensizliği ve sevgisizliğiyle bilinen Christope'un hikayesini anlatıyor.

Serinin kitapları ilerledikçe savaşçıların duygularına daha fazla yer verilmeye başlanış gibi... Bunda da Brennan'dan sonra Christope'un duygularının daha fazla okuduk. Aslında bu durumdan pek de şikayetçi değilim açıkçası çünkü savaşçı kişiliklerinin ardında nasıl da tatlı adamların yer aldığını okumak çok zevkli. O güçlü yenilmez savaşçılar bir kadının yanında yumuşacık ve uzlaşması olması muhteşem :D

Alyssa Day'in keşke daha fazla kitabını okuma şansımız olsa diyorum bu kitapları her okuyuşumda. Çünkü cidden sıkmayan kurguları, gereksiz uzatılmayan olayları, inişli çıkışlı değil de hep ileri giden ilişkileriyle hem aşkı hem arkadaşlığı ve bağlılığı konu alırken su gibi akan hikayeler bizlerin önüne koyuyor. Durum böyle olunca da diğer serileri nasıl acaba diye düşünmeme neden oluyor.

Umarım yayınevleri bu yazarın diğer kitaplarını da bizlerle buluştururlar.

Kitabın konusuna kısacık bir değinirsek eğer; Christope'un bir görevi vardır. Bu görevi bir önceki kitapta zaten okumuştuk. Trident'e eklenmesi gereken aquamarine taşlardan biri olan Siren'in alınmsaı için Christope'u görevlendirmişlerdi. Siren'in nerede olduğunu öğrenen Christope, onu almak için yaptığı bir yolculukta Londra'nın Kızıl Ninja'sı olarak tanınan Fiona'yla yolları kesişir. Genç kadında Siren'in takılı olduğu kılıcı çalmak için gelmiştir. Her ne kadar o an aralarındaki çekim her ikisini de şaşkına uğratsa da ikisi de ne kılıcı ne de Siren'i almadan kaçmak zorunda kalırlar. Ama onların peşinden Siren de kılıç da çalınır... Christope, Fiona'yla beraber çalışmaya başlarlar ancak aralarındaki çekime de karşı koyamazlar. Siren'in kimde olduğunu araştırırken aynı zamanda aralarında filizlenmeye başlamış olan aşkı da yaşarken geçmişlerinin gölgelerinin izlerini de üstlerinden atmaları için birbirlerine ihtiyaçları vardı... Her ikisini de çok büyük bir savaş bekliyordur... ama daha büyük bir savaş da aşkları için vermeleri gerekmektedir çünkü Siren, bir peri prensinin elindedir ve bu adama dünyayı kontrol etmesine neden olacak gücü sağlayabilecektir. Üstelik bu adam Christope'u öldürmek Fiona'yı da eşi yapmak istemektedir...

Öncelikle dediğim gibi bu kitapta da Brennan'ın hikayesinde olduğu gibi Christope'un duygularına daha fazla yer verilmişti. Bu durumdan asla şikayetçi değilim çünkü savaşçıların duygularını okumak çok güzeldi özellikle ruh birleşmesi gibi özel bir durumu yaşayacak kadar aşık olduklarında.

Fiona ise... bazen içindeki o Kızıl Ninja duygusu ve savaşçı kişiliğine hayran olup sevdim. Ancak bazen de gereksiz yere cesaret gösterisi yapmasına da sinir oldum diyebilirim. Mesela vampir saldırısına uğradıkları bir sahne var ve bunu Christope fark ediyor buna arabada kalın diyor ama artistlik yapıp arabadan iniyor ve vampir saldırısında donup kalıyor... arkadaş madem korkacaksın adamı dinle de gereksiz yere onu da zor duruma sokma ama değil mi? O detaylarda sinirimi bozdu açıkçası... Tamam altta kalmak istemiyorsun, savaşçısı sen de falan ama cesaret edip savaşa giriyorsan savaşacaksın...

Kitapta sevdiğim kısımlar olduğu kadar sevmediğim kısımlarda var ve hepsinden bahsedeceğim. Ama önce sevdiklerim olsun :)

Christope'un Fiona'yla beraber ilk kez Atlantis'e gittiklerinde muhafızların karşılaması ve oradaki sohbetler çok güzeldi. Ama daha eğlencelisi ise Conlan, Riley ve Alaric'in atışmalarını görmek de çok güzeldi. Bu üçlü resmen vazgeçilmezim gibiler... :D

Tabii bir de sonunda Justice, Brennan ve Bastien'in savaş için yardıma gelmeleri de güzel bir detaydı.
Ama bunların yanında eksik gelen kısımlar da vardı. Mesela en büyük eksiklik peri prensi Siren'i ele geçirdiğinde olanlar çok basit anlatılmış gibi geldi bana. Belki sizlere öyle gelmez ama ben daha iyisini beklerdim. Çünkü ne olaylar ne savaşlar okuduk ve bu çok basitti. Hiçbir savaş kısmı yoktu, mücadele, plan falan yapma kısımları da eksikti ve peri prensini çok kolay yendiler. Daha heyecanlı olmasını beklerdim o kısımların... ya da Declan'ın perilerin diyarından kurtulmasını da daha detaylı okumak isterdim o kısımlarda çok basitti gibi ama hadi o kısımların bir açıklaması vardı en azından...
Bir de Denal'ın yaşadıkları... çok üstü kapalı gibiydi... daha detaylı okumak isterdim ya da onun da geleceğini okumak isterdim. Mutlu mu değil mi? belli olmayan bir sonu var gibiydi.

Bence serinin diğer kitaplarının yanında bir tık altta kalmış gibiydi. Diğer kitaplardaki ekşın kısım bunda yoktu ve o nefes kesen olaylar döngüsü de yoktu bu yüzden diğer kitaplardan geride kaldı benim nazarımda. Diğerleri hep 5 üzerinden 5 likti ama bu 4'lük diyebilirim. O da eğlendiren ve severek okuduğum satırların hatırınaydı…

İşte böyle... umarım seri biterken diğer iki kitabı da böyle olmaz, daha iyilerini okuruz özellikle son ikinin çok iyi olmasını bekliyorum çünkü Atlantis'in yükselmesine çok az kaldı :)


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 416 sayfa
Temmuz2017 tarihinde, Martı Yayınları tarafından yayınlandı



Etiketler: paranormal-romance

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

hafize mucdem sibelmert Okuyan K. inci
7 kişi

Okumak İsteyenler

ranayıldız Zekiye Pluie
3 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski