1453

Güneş mor gölgeleri ardında bırakarak çoktan savuşup gitmiş, Edirne Sarayı derin bir sessizliğe gömülmüştü. Uykusuz geçirdiği gecelerin birinde Venedik işi ceviz masanın başında beyaz sayfaların üzerinde Avni mahlasıyla karaladığı şiirleri ona umut veriyor, tek sığındığı ve kendi başına kaldığı bu gizli odada sabahlara kadar zihnini meşgul eden Kostantinapolis artık bir an olsun aklından çıkmıyordu. Yazdığı şiirleri en çok kendi beğenmiyor, tam kıvamına erişinceye kadar hep o mükemmeliyeti arıyordu. Bu mükemmeliyeti arayışı sadece şiirde değil, her alanda değil miydi? Kafasına koyduğu bir şeyi gerçekleştirmek için çırpınır, uykusuz kalır, derin hülyalara dalardı. Bu artık onda bir huy olmuş, karakteristik çizgisi hâline gelmişti. Kostantinapolis hülyasına kapıldığında artık boş durmayacaktı. Çocuk denecek yaşlardayken toplara merak sarmış, büyük topların çizimi ve dökümü için hayaller kurmuştu. Kostantinapolis'in aşılamayacak gözüyle bakılan surları başka nasıl aşılacaktı? Surlarda gedikler açmanın ancak çok büyük topların icadıyla gerçekleşeceğini biliyordu çünkü. Ama şimdi kendini sadece şiire vermek istiyordu, hizmetindeki içoğlanları bile bir gölgeden farksızdı, sessizce ona bakıyorlardı. Onların varlığıyla yokluğu birdi Mehmet Han için.

Güneş mor gölgeleri ardında bırakarak çoktan savuşup gitmiş, Edirne Sarayı derin bir sessizliğe gömülmüştü. Uykusuz geçirdiği gecelerin birinde Venedik işi ceviz masanın başında beyaz sayfaların üzerinde Avni mahlasıyla karaladığı şiirleri ona umut veriyor, tek sığındığı ve kendi başına kaldığı bu gizli odada sabahlara kadar zihnini meşgul eden Kostantinapolis artık bir an olsun aklından çıkmıyordu. Yazdığı şiirleri en çok kendi beğenmiyor, tam kıvamına erişinceye kadar hep o mükemmeliyeti arıyordu. Bu mükemmeliyeti arayışı sadece şiirde değil, her alanda değil miydi? Kafasına koyduğu bir şeyi gerçekleştirmek için çırpınır, uykusuz kalır, derin hülyalara dalardı. Bu artık onda bir huy olmuş, karakteristik çizgisi hâline gelmişti. Kostantinapolis hülyasına kapıldığında artık boş durmayacaktı. Çocuk denecek yaşlardayken toplara merak sarmış, büyük topların çizimi ve dökümü için hayaller kurmuştu. Kostantinapolis'in aşılamayacak gözüyle bakılan surları başka nasıl aşılacaktı? Surlarda gedikler açmanın ancak çok büyük topların icadıyla gerçekleşeceğini biliyordu çünkü. Ama şimdi kendini sadece şiire vermek istiyordu, hizmetindeki içoğlanları bile bir gölgeden farksızdı, sessizce ona bakıyorlardı. Onların varlığıyla yokluğu birdi Mehmet Han için.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Ciltsiz, 256 sayfa
Truva Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9786055416362
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: edebiyat, tarih

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Dragonborn Yunus Emre
2 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski