Vahşi (Bela, #2)

9 puan

O ne sondu öyle ya. Belli bir yere kadar Nathan artık iyi olacak hak ettiği şeyi yaşayacak dedim ama etrafında hep mi çürük elmalar olmak zorunda. Yazar resmen çocuğu haşat etti kitapta. Özellikle son sayfaları boğazımda kocaman bir yumruyla okudum. Seriyi ya çok seveceksiniz ya da hiç sevmeyeceksiniz eminim. Çünkü öyle arada kalmış hissettirecek bir yazım tarz yok. Ben çok beğendim. Özellik Nathan ve iç dünyasını okurken garip bir şekilde sayfalar su gibi aktı. Normalde iç seslerin uzunluğu sinirlerimi bozar ama burada durum çok farklıydı. Bana göre sıkıcılıktan zerre bir şey almamış, akıcı, heyecanlıydı. Şaşırtan bir sürü gelişme, üzen bir sürü davranışla karşılaştım. Her bölüm diğerini merakta bırakacak şekilde bitti. Bela’da ki Nathanı unutun, yerine daha güçlü ne istediğini bile birini koyun. Ama yine de bazı yönleri aynı kalmıştı. Onu dışlayanlara karşı öfkeli, değer verdiklerinin düşüncelerini önemseyen ve onlara koşulsuz güvenen küçük Nathan arada bir kendini ortaya çıkartıyordu. Gabriel sevdiğim tek karakterdi. Dost olarak iyi bir örnekti. Hatta heykelini dikerdim bu çocuğun  Kitabın ismine değinecek olursam, neden VAHŞİ olduğunu kesinlikle anladım. Gelişen olaylar ve Nathan’ın davranışları çok iyi bir farkındalık yarattı.
Tabi kusursuz değildi. Bu kadar karamsarlık şart mıydı bunu merak ediyorum. Yani Nathan açısından hiçbir şey olumlu yönde gelişmiyor. Ayrıca tahmin etiğim bir kişi tarafından tahmin ettiğim bir davranış gerçekleşti. Ve bu yüzden sonunda üzülsem ve etkilensem de yazar bir tek orada beni şaşırtamadı maalesef. Son olarak Nathan Ve Marcus’un (babası) arasındaki ilişkiye sadece son sayfalarda değinilmesi haksızlıktı. Biraz daha bu ikiliyi okumak isterdim. Ama bunlar kitapta koca bir kusur olarak gözüme çarpmadı. Biraz ayrıntıya indiğiniz zaman belki fark edilir şeylerdi. Yine de harikaydı. Diğer kitap ne zamaaan?!

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »