Leyla'nın Evi

6 puan

Olumlu bir şey;
İstanbul’un ne kocaman bir tarih barındırdığını bir kez daha gördüm ve gülümsedim. Basit ve anlaşılır olmasının yanında vermek istediği mesajlar düşündürücü ve “evet ben de katılıyorum” dedirten cinsten. Ana tema aidiyetsizlik..

Leyla’nın evi, bir romandan çok bir İstanbul manzarası..
Aynı zaman diliminde aynı şehirde soluk alan insanların, şehrin öncesi ve şimdisi arasındaki uçurumunu işlemiş Zülfü Livaneli. Aynı kentte farklı tarihler, karakterler arasındaki büyük uçurumlar..
Birbiriyle karşılaşan bu insanların birbirlerinden etkilenmesi olası elbet ancak bu etkileşimden sonra bir anda değişen renkler, karakterler tat vermedi bana. Değişimin ara katmanları yok. Kötüden bir anda iyiye, iyiden bir anda kötüye, nefretten bir anda sevgiye geçişler..

Hikayelerin içerisindeki duygular derin değil...Bu denli büyük sevgi ve bu denli büyük hırs, nefret aktarılırken fazla basit anlatım sergilenmiş.Bir psikoloji kitabı olmadığını düşünerek edebi açıdan yaklaştığımda edebi de bulmadım. Bir özet kitap niteliğinde buldum. İşlenen konulara bakıldığında oldukça derin psikolojik analizler yer alabilirdi ancak bu denli bilgiyi 280 sayfaya sığdırmaya çalıştığından olsa gerek anlatım biraz yavan kalmış. Ya bir roman olmalıydı ya da daha derine inmeliydi..
Eşimle başka bir kitabı üzerine konuşurken çok üzerinde durmadığım ancak sonradan dikkat ettiğimde hemfikir olduğum şeyi söylemeliyim. Biriktirdiği , bildiği her şeyi kitaba serpiştirmeye çalıştığı için eksik ve itici buldum birçok şeyi. Sanırım bildikçe, bildiklerini paylaşmak arzusu da aynı oranda artıyor... Bunun için denemeler ve küçük hikayeler yazabilir Livaneli..

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »