Jonathan Livingston Seagull

9 puan


Richard Bach’ın bu kitabını okurken daha önce Amin Maalof’un Doğunun Limanları kitabında altını çizdiğim “bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?” cümlesi kadar çarpıcı, insanı düşüncelere gark eden başka bir düşünceyle “Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmenin zor olduğu” düşüncesiyle karşılaştım. Çünkü Martı Jonathan Livingston uçabiliyordu. Öyle ya bize göre uçmak özgürlüktü. Ama Jonathan sadece uçmanın özgürlük olduğunu düşünmeyen, doğası gereği zaten uçabilmeyi bir fiil olarak yaptığını ama gerçek doğasının yani uçmanın aslında içinde bulunduğu zamanın ve mekânın ötesine geçebilmekle, alışılmışın dışına çıkmakla mümkün olabileceğini savunur. Birbirini tekrar eden günler, zihinler, düşünceler kendimizi aşma konusunda bizi aşağı çekmeye başladığı zaman sürüden ayrılma vakti gelmiş demektir. Kitap verdiği mesaj açısından hepimizin bildiği ama bilmenin yetersiz kaldığı, bilmek kadar önemli olan uygulamaya geçmenin gerektiğidir. Kitap; özgüven yetersizliği, toplum baskısı, ertelemeler gibi nedenlerden dolayı bir türlü yapamadığımız özgürleşmeyi gerçekleştirmek için hangi yollardan geçeceğimizi ve sonunda kendimizi nasıl hissedeceğimizi gösterir. Martı Jonathan’ın ve dava arkadaşı Küçük kara balığında yaptığı gibi dışlanmayı göze alarak sürekli gidişatı sorgulayıp, bizi durdurmaya çalışanlara kulak asmadan; bize bahşedilmiş olan zekamızı ve yeteneklerimizi kullanarak gidebildiğimiz yere kadar gitmeli, yeni şeyler keşfetmeli, kendimizi geliştirmeli, öğrendiklerimizi başkalarına öğretmeli yaşamanın sadece nefes almadan ibaret olmadığını göstermeliyiz. Tam anlamıyla mutluluk da bilinen tüm rakamları aştığımız zaman aldığımız bu haz değimlidir zaten.
Martı Jonathanlardan insan Jonathanlara… Jonathan gibi bunu yapabilmiş, başarmış insanları üstün görürüz. Aslında onların bizden hiçbir üstünlüğü yoktur. Bunun bizim içimizdeki potansiyeli kullanamamamızla ilgisi vardır. O insanlar sadece kendilerini dinlemiş gerçekte ne olmak istediklerine karar vermiş azimli, çalışkan ve pes etmeyen insanlardır.
"Bizim kim olduğumuzu, ne olmakta olduğumuzu saptayan şey, karşımızdaki zorluk değil, onu karşılayış biçimimiz, ona karşı davranış biçimimiz. Enkaza bir yanar kibrit mi fırlatacağız, yoksa üzerinde çalışıp adım adım özgürlüğe mi yaklaşacağız. " diyen Martının yazarı Richard Bach; Amerikalı, asıl mesleği pilotluk olan ve birçok eserlerinin kurgusunda uçmaktan bahseden hayal gücü geniş bir yazarımızdır. Kitap; 10.000 sözcükten daha az olmasına rağmen kurgu dışı kitaplar listesinde en çok satan kitaplarda yer aldı. Sözcüklerin, kelimelerin anlatılmak isteneni anlatmaya yeterli olmadığı yerlerde resimler devreye girer. Kitapta bu işi hayal gücünü direkt harekete geçiren çizimlere bırakmışlar. Kitabı; arka fonda Yaşar Kurt’un bu hikâyeden çıkan Martı isimli parçasını dinleyerek, ara sıra gözlerinizi kapatıp Jonathan gibi uçtuğunuzu ve önünüze çıkan engelleri birer birer aştığınızı hayal ederek okursanız kendinizi çizimlerdeki martının kanadındaymış gibi hissetmekten kendinizi alamayacaksınız.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »