https://illekitap.blogspot.com/2020/05/loretta-chase-ipegin-fslts-dressmakers-1.html
Loretta Chase kitabı okumuşluğum var ancak üzerinden o kadar zaman geçti ki hayali olarak anımsıyorum bazılarını ama emin olduğum bir şey var ki o da yazarın kurgularını sevdiğimdi.
4 kitaptan oluşan The Dressmakers Serisi'nin ilk kitabıydı ve tahmin ettiğiniz üzere yazarın diğer kitapları ne yazık ki yayınlanmadı ve sanırım yayınlanmayacak da. Çünkü bu kitap 2014 basımı ve üzerinden 6 yıl geçtiği göz önüne alınırsa diğer kitaplarından umudu kesmek en mantıklısı olacak. Ama yine de ilk kitap güzeldi. Her kitap bir karakteri anlattığı için okuyabilirsiniz de.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; dünyanın en iyi terzisi olduğunu düşünen hak ettiği yere ulaşabilmek için çırpınan Marcelline Noriot, en iyisi olduğunu gösterebileceği ve Londra'da kendini kanıtlayabileceği bir hedefe kitlenmişti. Clevedon Düşesi'ni giydirmeye... bunun için de öncelikle Clevedon Dükü'ne ulaşacak, onun kendine seçtiği düşesin elbiselerini tasarlayacaktı ve sonrasında da Londra Sosyetesi'nin gözde terzisi olacaktı. Ancak hesaba katmadığı şey, Paris'te peşine düştüğü Clevedon Dükü'nden böylesine etkileneceği ve aşık olabileceğiydi. Üstelik bakmakla yükümlü olduğu iki kardeşi ve bir de küçük kızı göz önüne alınırsa bu aşk onun için iyi bir şey değildi. Bir de hayalleri vardı işin içinde...
Kitabın konusu, bu türün klasik konularından farklı olması çok güzeldi. Bazen değişiklik okumak bu türün severleri olarak hoş bir etki yaratıyor açıkçası.
Öncelikle Marcelline'in hayalleri, hırsları konusunda bu kadar azimli olması ve istediğini elde etmeden durmayacak olması muhteşemdi. Paris'te tasarımlarıyla yarattığı fırtına etkisini okumak güzeldi.
Clevedon ise... adam okuduğumuz klasik düklerden biriydi ama aynı zamanda bir farklılığı da vardı. Tam olarak farkı neydi isimlendiremiyorum ama okurken o farklılığı hissettiriyordu. Mesela çapkınlığını kabullenip bir kadının peşinde koşması olabilir, bir kadınla kumar masasına oturması kaybetmesi kazanması ya da her şeyi kabullenip tutkularını kadının üzerinde kullanması da olabilir... belki de gemide Marcelline hastalandığında onunla birinci elden ilgilenen kişi olmasından da olabilir... emin değilim ama farklıydı ve bunu okura hissettiriyordu.
Leydi Clara, Müstakbel Clevedon Düşesi ile yaşananlar çok tatlıydı. Marcelline'in Clara'nın dolabını gözden geçirişi bence kitabın en eğlenceli satırlarıydı. Bir de Leydi Clara, Marcelline'in dükkanına geldiğinde üç kız kardeşin Clara'yı denek gibi incelemesi de öyleydi. O satırlarda çok eğlendiğimi itiraf edeyim.
Küçük Lucie… Marcelline'in altı yaşındaki küçük kızı... bu kitabın bence en sevimli detayıydı. Cidden sanki yanımdaymış gibi sevesim geldi. Lucie'nin Clevedon ile diyalogları falan çok tatlıydı.
Kitabın sevdiğim kadar sevmediğim tarafları da vardı. Bunlardan biri de elbiseler hakkında verilen detaylardı. Anlatımlarda çok muhteşem elbiselermiş gibiydi ama nedense ben o anlatımı gözümde canlandırdığımda bana rüküşlük abidesi gibi geldi. Sanırım yaşadığımız dünyanın farklılığı bilemiyorum ama o satırlar açıkçası bana azıcık sıkıcı geldi.
Bir de edisyonu pek sevemedim. Öncelikle kelimelerde hatalar vardı tamam okurken düzgün okuyorduk falan ama hatasız değildi. Bir de sizlerdeki basım nasıl bilmiyorum ama bendekinde 340'larda falan okuduğum sahnenin aynısı ne yazık ki 360'larda bir yere daha yazılmıştı. Sanırım basımda bir karışıklık oldu. Çok alakasız bir yerde aynı sahneyi okumak açıkçası rahatsız ediciydi. Üstelik kitabım korsan değilken böyle bir şeyle karşılaşmak matbaada sorun oldu diye düşünmeme neden oldu.
Neyse...
Genel olarak kitabı sevdiğimi söylemeliyim. Serinin diğer kitaplarını da okumak isterdim özellikle Sophia'nın hikayesini...
Historical romans severlerin denemesini tavsiye ederim :)