Floransa Büyücüsü

9 puan

2013 yılı sonlanırken kapanışı bu kadar başarılı bir kitapla yapacağımı tahmin etmiyordum. Şimdi kitabın ismine baktığınızda belki şöyle düşünebilir biri, "hımm sanırım fantastik kurgu," eğer ilgisi varsa alır fantastik kurguya yoksa almaz. İsmine aldanmaktansa yazara önem verenler ise bu kitapta fantastik kurgudan çok daha fazlasının olduğunu fark edecektir. Gerçekten arka kapakta da Salman Rushdie'nin dediği gibi,"bu kitabı yazmak için yıllarca okuyup araştırma yapmam gerekti," demiş Hint yazar. Hakikaten kitabın sonundaki kaynakçaya baktığımızda da bunu görüyoruz, onca kitap tek bir kitabın kurgusuyla bütünleşmiş diyebiliriz.

Kitapta Babur İmparatorluğu, Osmanlı, Rönesans Floransa'sı ve Moğollara ilişkin gidip dururken, batı ve doğudaki yöneticilerin müşkülpesent olmalarına karşın bir yandan doğu mistisizmiyle harmanlanıp batının seyredilesi şehri Floransa'nın batıl inançları ve Rönesans dönümündeki gerilimi görüyoruz. Tabiki bu güzelim kitapta asıl ilgimizi çeken, okurla karakterleri asıl buluşturan nokta masal ve anlatılan bir hikaye..
Floransa Büyücüsü masalsı bir havayla başlayıp devam ederken karakterlerden sarışın Vespucci'nin anlattığı hikayeye odaklanıyor.

Gerçeklik ve masalı birleştiren ve bu ikisini çok ince bir çizgide tutan kitapta Babürlerin üçüncü hükümdarı Ekber Şah otoritesi güçlü, müslüman olmasına karşın tereddütleri olan, dinsel ve felsefi bir hoşgörüyü benimseyen bir yönetici portresi çiziyor. Güzeller güzeli şehir Sikri'de kendisine sadık olan adamlarıyla muhteşem bir uyum sürdürür. Sonradan şehre gelen Niccolo Vespucci hükümdara anlatacak bir hikayesi olduğunu ve kendisinin dinlenmesi gerektiğini söyler. Sonradan söyleyecekleriyle hükümdarın övgüsünü kazanan ve saray halkını şaşırtan bu genç adamın anlattığı hikayeyle Floransa'daki üç küçük arkadaştan, Osmanlı- İran Savaşı olan Çaldıran Savaşına, Rönesans Floransasına ve güzeller güzeli büyücü Kara Gözlü -Angelica'ya- gidip geliyorsunuz. Kitabın sonunda en sadık emir kulunuzun, arkadaşınızın veya sevgilinizin dahi her zaman bencilce amaçlar koştuğunu ve bu amaçların aslında iyilikle yöneldiği kişileri yalan söylemeye mecbur ettiğini görüyorsunuz.

Kısacası çok güzel bir kitap ben pek ayrıntıya girmeden bilimsel tarihi ve masalsı kısmını anlatmak istedim kitabın.

*Bunlar dışında tabiki Ekber Şah'ın kusursuz hayaliyle yarattığı ve o hayalle gerçek kılınan Codha adını verdiği kadın. Ekber Şahın hayaliyle kusursuzlaşan bu kadın bulunduğu konumdan öteye geçer ve saraydaki diğer kadınları kıskandırır, Ekber Şah ile konuşur ve sevişir.

*Kara Gözlü'nün çizimini üstlenen hattat Dasvant'ın Kara Gözlünün yaşamından etkilenip resmettiği Karagözname adlı eserinin sonunda çizdiği hayal dünyasına gitmesi.

*Masal ve gerçeklik dedik ya işte burada bizi bekliyor; döneminde adil yönetimi nedeniyle İngiliz kraliçesinden mektup alan Ekber Şah'a bu kitapta yine İngiliz kraliçesinden mektup gelir fakat bu mektubu getiren sarışın, düzenbaz bir dili olan genç bir adamdır. Getirdiği mektubu okurken büyük bir aşkla yazılmış olduğu düşünülen mektup Ekber Şahı ve maiyetindeki çok etkiler.

*Anadoludaki alevi isyanına küçükte olsa bir vurgu var.

*Magic Realizm örneklerine sıkla rastlıyoruz; mesela, Sikri'de kadınlar arasında sürekli kavgaya neden olan bir salgın.

*Bellek Sarayı etkileyiciydi.

Güzel mi güzel bir kitap, vakit ayırıp okunmasını tavsiye ederim..

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »