Bana Aşkla Gel

9 puan

Yazarın kalemini seviyorum, güçlü bir kalemi var. Ve kurguları da bir o kadar güçlü.
Genç bir kızın; annesinin hakkı olduğunu düşündüğü mirası alabilmesi uğruna, sahte bir evlilik yapması ile başlayan bir serüven..
Biri; zengin, yakışıklı, ailenin yükünü omuzlamış tek erkek torunuyken... Diğeri; çocukluktan çıkmak istemeyen, ağabeylerinin uslanmaz kız kardeşiydi.
Laz kızımız Miray ile Egeli Mirsad’ın hikâyesi eğlenceli başladı. Miray’ın hırçınlıkları ve çocukluk diye adlandırdığımız muziplikleri eğlendirdiği gibi Mirsad ise özellikle de bazı yerlerde en az Mirayı sinirlendirdiği kadar beni de sinirlendirdi.
Kitaba dün başladım yavaş yavaş okuyayım diyordum ama bir başladım biraz daha okuyayım Mirsad’ın başını taşlara vuracağı zamanı görene kadar okuyayım diye diye kitabı bitirdim.
Ve ben çok sevdim bu iki aşuğuu.

Tabi Eylül ile Onur ikilisi ayrı bir kitap olacak diye bir düşünce oluştu kitabı okuduktan sonra bu ikisinin hikâyesini çok merak ettim.

----------------

“Sen hep böyle misin? Yani şaşkın ve sakar!” diye sordu alayla. Son sözleri beni kendime getirdi. Şaşkınlığımdan sıyrılırken aldığım derin solukla birlikte öfkeyi de içime çekiyordum.
“Sen de her zaman böyle kendini beğenmiş misin?” diye sordum öfkeyle.
Güldü. Gülüşü öfkemi komik bulmasındandı. “Karşımdaki kişinin algısına göre değişiyorum. Şu an sanırım öyleyim.” Derken son derece doğaldı. “Neyse, beni evine davet etmeyecek misin?” diye sordu hemen ardından.
“Etmeli miyim?” derken onu taklit ediyordum alayla.
“Sen etmezsen kendimi davet ettirecek birini bulabilirim sanırım.” Derken kurnazca bir kaşı yukarı kalktı.
“Bundan eminim. Sende bu çene oldukça!” derken arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım.
“Hey! Nereye gidiyorsun?” Şaşırmıştı.
“Eve! Valizini benim taşımamı beklemiyorsun herhalde?” derken ona dönmemiştim. Bu onu davet etme şeklimdi.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »