Gerçekten Atatürk üzerine yazılmış eserlerin en kapsamlı ve ciddi kaynaklara dayananlarından biri. Zaten kaynakçadan önce daha başta teşekkür kısmındaki isimleri okumak bile ne kadar detaylı bir araştırma ve hazırlık sürecinden geçmiş olduğunun kanıtı. Ayrıca yazarın kendi değerlendirmelerindeki tarafsızlığı da eserin kendisini kaynak derecesinde bir ciddiyete yükseltiyor.
Atatürk'ü sadece müthiş bir asker ve devlet adamı olarak değil insani yanlarıyla da bize tanıtıyor olması çok değerli. Örneğin muhteşem bir askerken çok zor bir arkadaş olduğu gibi devlet işlerinde muazzam derecede ileri görüşlüyken ekonomide kendisinin de çevresine alayla bahsettiği üzere tam tersiymiş. Kitap boyunca bu derece askeri dehayla, akıl zorlayan öngörüsüyle, yılmak bilmeyen azmiyle, tabiatına aykırı sabrıyla, durmaksızın çalışan zekasıyla eğer bu değerli adam ülkesini bu kadar sevmeseydi ve tüm bu yetenekleri tam tersi bir amaç için kullansaydı halimiz ne olurdu diye düşünüp durdum. Ve sanki yazılan kendi ülkemin tarihi değilmiş de kurguymuşçasına heyecanlanarak, kızarak ve sonunda gözlerimin yaşarmasına engel olamayarak okudum. Hani şimdilerde pek moda olan "diktatörlük" üzerine, bizzat Atatürk'ün cümleleriyle bir tanım var. Bugün sahip olunan haklarla, bu haklara sahip olabilmemiz için savaşılan günlerin şartlarını bir tutanların özellikle okumalarını isterdim.