Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor.
Sıradaki kitabım arkadaşlar, çok severim bu bayanı, gerçek yaşam öyküsüdür. Helen Keller 1880-1968 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir pedagogdur. Onu diğer pedagoglardan farklı kılan şey neredeyse doğuştan diyebileceğimiz kör, sağır ve dilsiz olmasıydı. O, insan beyninin gücünün de canlı bir örneği. Yaşamının ilk on dokuz ayında zihninda yer temiş tek bir sözcükten, 'su' sözcüğünden yola çıkarak başardığı her şey (İngilizce, Almanca, Fransızca, Latince ve Rusça konuşabiliyordu) beynin, kullanıldığı taktirde ne olağanüstü kapasitesi olduğunu gösteren bir mucizenin ifadesi. Bakan körler, işiten sağırlar ve konuşan dilsizlerle dolu olan bir dünyada o gören bir kör, duyan bir sağır ve kendini ifade edebilen bir dilsizdi. Helen Keller, yaşamı parmak uçlarıyla keşfetti... Azmiyle, yaptıklarıyla ve yarattıklarıyla milyonlarca insan için esin kaynağı ve başarı örneği oldu. Onun hayat hikayesini okuduğunuzda, 'zor' yaşamınızı kolaylaştırma gücünün kendinizde olduğunu da keşfedeceksiniz. Tıpkı Helen Keller gibi.
Her dönemde saygın ve üretkendir kadın. Doğurur, besler, büyütür; yavrusuna değerler kazandırır. Erdemini övünç konusu yapmaz, alçakgönüllüdür. Erkek egemen toplumda bu üstün nitelikler ne denli geçerlidir? Kadın, kendisine yaraşan konumda mıdır? Nilgün Erdem ezilen, horlanan; ama direnen, karşı koyan, çözüm üreten kadını anlatıyor. Zamana yenik düşen yaşlı, hasta ve yoksul kadınların dramını öykülüyor. Aile kavramının önemini, sevginin yüceliğini vurgularken gerçek yaşamdan kesitler veriyor. Bir çığlık bu öyküler, dokunaklı bir çığlık, Sessiz Çığlık...
'Her düşüş bir öğreniştir' diye bir söz vardır bilir misin? Hayat bir nehir, biz de üzerinde sürüklenen yapraklar gibiyiz. Nehrin sonunu kimse bilemez. Ya durgun bir deniz ya da coşkun bir çağlayan... Kendini suyun akışına bırak artık. Hayatın akışına yön vermek elimizde değil. Bak beni sana sürükledi, seni bana...
Günümüzde yaygın görüşe göre,insanlar artık aşk mektupları yazmıyorlar;e-mail ve telefon mesajları romantizmi öldürdü.Bugün,en tutkulu aşığın bile,oyun yazarı Congreve gibi,"Beynimi sizden başka kimseyi ele geçiremez" demesi pek mümkün görünmüyor. Ancak bu kitapta yer verilen,tarihin,tarihin en romantik aşk mektuplarını okuduğunuzda fikriniz belki de değişecek.İnsanoğlunun son 2000 yıl içinde düşündüğümüz kadar değişmediğini göreceksiniz.Tutku,kıskançlık,umut ve özlem o zaman vardı,şimdi de var.Aşkın ötesine hiçbir şey geçemiyor.Ve hiçbirşey "en çok sevdiğiniz" e mektup göndermenin ya da ondan mektup almanın yerini tutmuyor.
Bu kitapta hem insanlığın tarihi kadar eski, hem de devrim olarak nitelendirilebilecek yepyeni bir konu ele alınıyor: Telepati, geleceği görebilmek ve benzeri olayları çatısı altında toplayan Parapsikoloji... Ortaçağ'da Engizisyon tarafından araştırılmaları yasaklanarak şeytani bir içeriğe sahip olduğu öne sürülen doğadışı olaylar, Aydınlanma çağında da nesnel bulunmayarak bir kenara itilmişti. Oysa insanlık tarihiyle başlayan araştırma tutkusu, bizleri yeniden bu konuya eğilmeye zorlamaktadır. Hiçbir pozitif bilimle açıklanamayan bu olguların varlığını reddetmek imkansızdır; o halde bunların varlığını reddetmek yerine niteliklerini anlamaya çalışmak en doğru seçim olacaktır. Uzakdoğu'ya, Pasifik ülkelerine ve Hindistan'a yapılan uzun gezilerin, araştırma ve incelemelerin gerçekçi sonuçlarından oluşan Werner Keller'in "Parapsikoloji: İnsanlar ve Mucizeler"i, konuyu soluk kesici ve heyecan dolu örneklerle temeline inerek anlatıyor. İlgi çekici, etkileyici olaylar dizisi ile şaşırtıcı bir kitap.
'IQ' ile ölçülen zeka, insanların okul ve iş yaşamındaki başarısını belirleyen değişmez bir etken midir? Öyleyse, neden yüksek IQ'lu çocuklar, ortalama IQ'ya sahip arkadaşlarına göre hayatta daha başarısız olabiliyor? Dr. Daniel Goleman, psikoloji alanında çığır açan bu kitabında, 'EQ'nun 'IQ'dan daha önemli olduğunu kanıtlıyor. 'Duygusal zeka'yı, özbilinç, azim, dürtülerini frenleme, başkalarının duygularını paylaşabilme gibi özellikleri içeren bir zeka olarak tanımlıyor.