Sultanların Günlüğü, 188 adet değerlendirme yapmış.  (13/27)
Osmanlı’yı Osmanlı Yapanlar  Kişiler, Olaylar ve Mekanlar
Osmanlı’yı Osmanlı Yapanlar Kişiler, Olaylar ve Mekanlar

8

Kitap, üç bölümden oluşuyor; kişiler, olaylar ve mekanlar. Neden bilmem ama üçüncü bölümü diğer iki bölümden daha çok sevdim. Belki de kişiler ve olayları daha önce defalarca okuduğum için olabilir. Beni takip eden bilir ki tarihe karşı bir düşkünlüğüm vardır. Fakat aynı düşkünlüğü tarihi mekanlara karşı göstermediğimi fark etmedim desem yalan olur. Aslında müzeleri gezmeyi falan çok severim de onlara öylece bakıp geçmekten öteye gitmemiştim. Yanlarına yazılan küçük bilgileri okusam da aklımda çok kalıcı yer edinmiyorlar ve kabul edelim ki yetersiz de. Böyle yerleri işi bilen biriyle gezmek ve onun ağzından hikayelerini dinlemek lazım. İşte, bu kitap da bir nevi bize ballandıra ballandıra 'o hikayeleri' anlatıyor. Kitabı elime ilk aldığımda çok sıradan geldi. "Birkaç kitap oku, sonra gel toparla yaz. Ben de yapayım madem." dedim. Okumaya devam ettikçe tam da öyle olmadığını gördüm. Yani bu kitabı bu şekilde tanımlamak pek doğru gelmiyor. Okudukça bilmediğim noktaları öğrendim; gördüm ve keşfettim. Elbette bilmediklerim kadar bildiklerim de vardı ama yazar, öyle güzel bir dil ile tüm bunları anlatmış ki sanki karşımıza geçmiş, Eski Türklerdeki 'hikayeciler' gibi; o beceriyle bize tek tek anlatıyor ve anlatırken de öz eleştirimizi yapmayı ihmal etmiyor. Kitap, Osmanlı Deryasında küçücük bir damla elbette ama bence içilmesi gereken bir damla. Öyle ki bu damla size bu deryadan daha fazla içme isteği uyandırabilir. Ders kitaplarının o ağır, boğucu anlatımından uzak bir anlatım tarzı seçmiş olması da zaten en büyük artısı. Tarih derslerinin her daim 'hikayeci' gözünden anlatılması gerektiğini düşünmüşümdür. Öğrenciyi, resmi tarihin soğuk cümlelerinden kurtarması gerekir ki kişi, tarihi sevsin ve fazlasını istesin. Tabiri caiz ise ne soğuk en sıcak değil; ılık su içitmek gerekir öğrencilere. Aksi halde ya hasta olurlar ya da içtikleri sudan iğrenirler. Kitabın olumsuz kısmı; bazı bilgilerin, basma kalıp ders kitaplarından hafızada yer edinmiş gibi durması ve bir iki yanlış sayılabilecek bilgi içermesi. Örneğin; "Mimar Sinan'ın köken olarak devşirme olduğu söylense de Türk olabileceği de söyleniyor." demiş. Bu kitabı ben yazsam, bunu söyleyen biri varsa da yazmam zira gerçek bir bilgi olmadığı aşikar. Sebep? Çünkü zaten Mimar Sinan'ın Enderundan çıkma olduğu, yeniçeri olduğu ve oradan Has Mimarlığa geçtiği biliniyor ve bu kitapta da işleniyor. Enderun, bir döneme kadar sadece devşirme çocukların eğitildiği bir okul olduğu için Mimar Sinan'ın Türk olma olasılığı bulunmamaktadır. Hatta bazı tarihçiler, doğum yerine bakarak, Ermeni kökenli olabileceğini söylemiştir. Eh, bizim için önemli olan etnik köken değildir; verdiği hizmet ve kalbinde yaşattığı Allah aşkıdır. Bilmeyenler için de bir bilgi ekleyeyim; maalesef Mimar Sinan'ın kafa tası şu an kayıptır. Sebep? Cumhuriyetin ilk yıllarında "Sinan, Türk mü değil mi?" tartışması yapılmış ve bildiğiniz kafatasçı bir zihniyetle mezarı açılıp kafa tasını ölçmek ve Türk kafasına uyup uymadığını öğrenmek istemişlerdir. Kavimcilik yapmak, cahiliye döneminden kalma bir alışkanlıktır. Bir kişinin genetik olarak Türk olmasının hiçbir ehemmiyeti yoktur. Bu bir üstünlük vesilesi değildir. Allah için üstünlük TAKVA ile olur. Unutmayın ki İBLİS de cin ırkının en alim ve üstün mertebesinde olan bir kişiydi. Hatta rivayet odur ki meleklere öğretmenlik yapacak konuma getirilmişti. Fakat kibir ile ırkçılık yapmış ve Allah, onu kovmuştur. İblisin hatasına düşmeyin. Diğer yanlış sayılabilecek bilgi de DÜNDAR BEYİN, Osman Gazi tarafından öldürülmesi. Hatta onun tekfurlarla (prenslikler) iş yapması... Tarihçilerin çoğu böyle bir olayın olmadığı konusunda hemfikirdir, hatta bu kitabında başında da buna değinmiş yazar ama sonra 'Kardeş Katli Meselesi' bölümünde böyle bir bilgi vermiş. Neyse. Toparlar isek tarihe ilgi duyanların okumasını tavsiye ettiğim bir kitap. Ben beğendim. :)

Ejderin Aşkı (Ejderha Serisi 1)
Ejderin Aşkı (Ejderha Serisi 1)

8

Daha önce ejderha gibi efsanevi bir canlının insana dönüşüp bir insana aşık olduğu bir hikayeyi okumamıştım. Genelde kurt adam veya vampirlerin hatta elflerin insanlara aşık olmasına alışığız- ne de olsa onlar da özünde insan- ama ejderha? Bir ağacın insana dönüşüp bir insana aşık olması gibi bana göre... Veyahut köpek. Aslında geçen aylarda Bay Ruffles isimli bir kitap okumuştum; oyuncak bir ayının aşık olduğu insanla beraber olmak için çabasını anlatıyordu. O da insana dönüşüyordu. O daha ilginçti aslında. :D Neyse. Ejderhalarımızın olduğu bu gezegen neresi ise bizim Dünya'mız değil belli ki; iki güneşin olduğu bir gezegende geçiyor. Orta Dünya dönemi halim... Ejderhalar oldukça üstün güçlere sahip ve istedikleri zaman insana dönüşebilen asil canlılar. Kraliyet soyundan gelen Fearghus da sakin, yalnız yaşamını Annwyl için tehlikeye atacaktır. Zira bu kıza aşık olmuştur. Annwyl oldukça zorlayıcı ve güçlü hatta kana susamış -bence- psikopat eğilimleri olan bir kız. Boşa Kanlı Annwyl demiyorlar. Fearghus da ona yaraşır bir aşık olacağını gösteriyor diyebilirim. Aslında Fearghus ve ailesi toptan garip; kitabın ikinci kısmında Fearghus 'un anası ve babasının tanışması ve evlenmesi anlatılıyor. Şu büyükbaba nasıl görünüyor merak ettim. :P Dilinin akışkanlığı ve kurgu gayet yerinde. Fakat çeviriden kaynaklı çok fazla devrik cümle var. Bir de tüm kitap boyunca karakterlerin ya annesi ya da babası -hatta ailenin geri kalanıyla- sürekli sorunlu ve birbirine karşı küfürlü denebilecek tarzda konuşmaları dikkatimden kaçmadı. Yazarlar, kendi yaşamlarından ve kişiliklerinden bir parçayı da muhakkak kitaba ve karakterlere ekler. Bu yüzden ister istemez yazar hanımın ailevi sorunları olduğunu düşünmeden edemedim. Umarım tüm kitap serisine bunu yansıtmamıştır. Bu biraz kendini tekrar eden, boğucu bir döngüye sebep olur. Okuyucu açısından olumsuz bir şey. DİPÇE: Efem seri +18 yaş üstüne hitap ediyormuşşşş. Ona göre. +18 yazısını görünce abaza gibi atlayacak olanlar var, biliyorum. Yapmayın kendinize bunu, lütfen.

Katiller Çetesi Sarai #1
Katiller Çetesi Sarai #1

9

Yazarın dilinin akıcılığı ve kurgusu güzel. Kitabı hızla okuyup bitirdim. Hasta yatağımda vaktin hemencecik geçmesini sağladı. :) Tanıtımda konusu oldukça açık, bu yüzden içeriğine girmeyeceğim. Kiralık bir katilin yaşamını kitap olarak daha önce okumadığım için kurgusu ilgimi çekti ve konuyu yazar, iyi işlemiş diyebilirim. Hatta bana benzer bir şey için ilham bile verdiğini söyleyebilirim. Kim bilir, belki ileride bu türde bir roman yazarım? :D Sarai, Victor'dan çok daha ilginç bir karakter aslında. Victor tipik bir kiralık katil kişiliğini yansıtıyor ama Sarai de ona uygun bir eş portresi çiziyor. Eş derken sadece karı koca ilişki bağlamında değil; iş ortaklığı manasında da söylüyorum. Victor ve Sarai'nin birlikte bir işe çıktıkları bölüm çok eğlenceliydi. Kitabın sonundan anladığım kadarı ile sıradan bir hayat Sarai için uygun değil ve yarım kalmış bir işi tamamlamak için harekete geçerek; Victor'un alemine tamamen giriş yapacak. :P Evet, ikinci kitabı da okumak isterim. Beklemedeyiz. ;) Olumsuz eleştirdiğim bir yer var mı? Pek yok aslında. Sadece gözüme bir iki kelime hatası denk geldi ama kolayca göz ardı edilecek kadar az. Bir iki tane dedim ya zaten. :P Sarai'nin bu hikayesine 4 puan veriyorum. Çok güzel bir kitap evet, ama ortalamanın çok çok üstünde de değil. Elbette benim bakış açımdan konuşuyoruz. ;)

İslam Nedir
İslam Nedir

10

Yahudileşme Temayülü kitabından sonra, Mustafa hocanın okuduğum 2. kitabı. İlk kitap da içerik bakımından takdire şayan ve bilinçlendirici-öğretici bilgiler içeriyordu; bu kitap da keza aynı şekilde. Kitap, Dünya'nın dört bir yanından gayri-müslimlerin İslam hakkında merak edip, kafasını kurcaladığı sorulardan ve Kur'an'dan bu sorulara, cevaplardan oluşuyor. Her biri Kur'an'dan cevaplandığı için zaten falanca kişinin falanca mezhebin şahsi yorumu şeklinde bir şeyin ortaya çıkması da pek mümkün değil. Mustafa hoca, soruları açıklarken kelimelerin sözlük ve kelime anlamına kadar da açıkladığı için bizim bildiğimiz veya bildiğimizi sandığımız konuları daha derinlemesine, daha bilinçli bir şekilde öğreniyoruz. Kabul edelim ki maalesef ülkemizde İslam'ı kitabından okumadan, kulaktan dolma bilgilerle öğrenmiş(daha doğrusu öğrenememiş) kardeşlerimizi sayısı azımsanacak oranda değil. Nitekim yarım yamak bilgi veyahut yanlış bilgi de kişi/leri ya inançsızlığa ya da takvasızlığa(sorumluluk bilincinde yoksunluğa[yazarın dediğine göre TAKVA'nın kelime manası sorumluk bilincidir.]) götürüyor ve Allah'a inandığını ilan eden ama O yokmuş gibi yaşayan bir topluluğun oluşmasına neden oluyor. Bu yüzden, öğretmesi ve daha derinlemesine öğrettiği için bu kitabı 7'den 70'e herkese tavsiye ederim. Ayrıca İslam'ı merak eden ve kafasında doğru-yanlış bir sürü karmaşık bilginin dolaştığı gayri-müslim kardeşlerin okumasını tavsiye ederim. Zaten bu kitabı okuduktan sonra Kur'an-ı okumaları gerektiğini anlayacaklardır; hatta merak da edeceklerdir diye düşünüyorum. Öyle ya İslam'ı Müslümandan değil, Kur'an'dan öğrenebilirsiniz. :)

Hollywood İşi
Hollywood İşi

9

Evanjelik-Kaba Felfesinin harmanlanarak bize sunulan Hollywood filmleri ve dizileri; Amerikan'ın iç ve dış politikalarını yansıtması ve psikolojik bir harp silahı olarak kullanılması açısından sosyolojik ve sosyal psikolojik açıdan incelemeye değer bir alan. Elbette gizli kültler konusunda uzman kişilerin de ilgiyle takip edip, üzerinde araştırmalar yapılan bir alan. Çünkü en başta da söylediğim gibi bu film ve diziler, batılı gizli örgütlerin de kabala ve gnostik(evangelist= Tanrı'yı kıyamete zorlama senaryoları) felsefeleri ile işlenip bize yutturuluyor. Kitabın bu yönde bir çok örneği var. Okudukça görüyoruz ki yetişkinler kadar çocuklar da tehlikede. Bizim bile çocukken izlediğimiz Tom ve Jerry gibi nice çizgi filmler bu heriflerin kötü emelleri ile yoğrulup çocukların beyni - bilinçaltı iletiler ile- yönlendiriliyor. Zaten konuya ilgisi olanlar görecektir ki internet üzerinde bu konuda bir sürü video var; cinsellik ve şiddet aşılaması bu çizgi filmlerin bir numaralı emelleri arasında ki bugün Avrupa'da cinsellik yaşı 11 yaşlarına kadar inmiş bulunmakta. Bildiğiniz üzere batıda üretilen bu film ve çizgi filmler elbette ki en önce kendi insanlarını vuruyor; sonra dış ülkelere pazarlanarak bizleri vuruyor. Bu yüzden anne ve babalara tavsiyem; çocuklara TRT Çocuk'daki yerli çizgi filmleri izletin ve gene yerli olarak üretilmiş, çocukları bilinçlendirmek (dini ve milli-ahlaki) için hazırlanmış çizgi film dvd'leri alın. Bildiğiniz üzere 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra batıda bir Türkiye karşıtlığı-gene- patlak vermiş ve ipe sapa sığmaz şeyler yazıldı. Avusturya ve İsveç gibi ülkeler bel altından vurmak için çabalarken kendi ülkelerindeki duruma bile bakmadı. Cinselliğin 11 yaşına kadar düşmesi ve dahası çocuk anne oranları (ki Türkiye'de eleştirilen çocuk yaşta evlendirilen gençlerin durumundan hiç farkı yoktur bence; eleştiri ise önce kendilerini eleştirsinler.) dikkat edilmesi gereken bir orandır. Dahası sanıldığının aksine tecavüz oranının en yüksek olduğu ülke Hindistan yerine batı ülkesi olan İsveç olması da yukarıda bahsettiğim neden/lerin sonuçlarından sadece biridir. Ayrıca uyuşturucu, sigara ve alkol kullanımı da bu yaşlara düşmüş bulunmakta(maalesef sigara ve uyuşturucu konusunda bizim ülkemiz de ciddi bir tehlikede). Sonuç olarak yukarıda bahsedilen felsefe temelinde bizlere eğlence ayağına yutturulan her şeyin virüs gibi içimize işleyip davranışlarımızı -biz fark etmeden- değiştirip; seks, uyuşturucu, cinsel sapkınlık, alkol ve inançsızlık batağına saplanıp toplumlarımızı hastalandırıp yok etme aşamasına geçildiği; uyuşturularak bir nevi zombi gibi düşünemeyen insanlar haline getirip gönüllerince yönetecekleri hastalıklı toplumlar yaratma çabaları gözlerimizi kapatıp başımızı başka yöne çevirerek ortadan kalkmayacaktır. Bilinçli olarak ve bilincimizi çocuklarımıza aktararak bu tehlikeye karşı korunabiliriz. Kitabı edinmenizi ve okumanızı tavsiye ederim. Eksi bir noktası var; bazı konular sık sık tekrarlanıp, işlenmiş. Bir de sanırım ilk basım oldukça geçmiş yıllara dayanıyor. Yeni baskıyı güncelleyip basmalarını tercih ederdim. İlla ki bir sürü örnek daha eklenip, bilgiler sunulurdu. :)

Yalnızlık cesaret ister
Yalnızlık cesaret ister

5

Nereden başlasam bilemiyorum. Aslında üzerine çok yorum yapabileceğim bir kitap değil. Genel olarak kurgu, anlatım dili ve konu yer yer ortalama yer yer de ortalama üstüydü diyebilirim. Mükemmel diyemem ama kötü olduğunu da söyleyemem. Fena vakit geçirmedim ama beni çok da açmadı. Karakterlere pek ısınamadım. Issız Ada meselesi ve yan konusu, her ne kadar son okuduğum - gördüğüm romanlardan daha özgün olsa da karakterler ve kişilikleri klişeydi. Keza karakter çatışmaları da sıradan geldi. Yani okuduğum diğer aşk temalı konuların çoğunda benzer inişli çıkışlar görmüş insanım hatta çatışmalı karakterler artık bana baygınlık dahi veriyor. Ayrıca yayınevi yazı boyutunu - kağıttan tasarruf yapmak adına- küçük tutmuş. Az biraz gözleri bozuk olan insanları da düşünseler ya! Neyse, dediğim gibi; genel olarak kitap fena değil. Konusu ilginizi çekti ise ve aşk konusunu seviyorsanız bir okuyun. Fakat öyle karmaşık bir kurgu örgüsü ve çok özgün karakter beklemeyin. Heyecan tavan da yapmadı bende. Açıkçası kitapta az yer işgal eden Ümit ve bazen İnci karakteri bile daha kendine özgü ve ilgi çekici geldi. :) Yine de ortada bir emek var ve takdiri hak ediyor. Ara ara tekrar etmekte yarar var diye düşünüyorum. Olumlu eleştiri kadar olumsuz eleştiri de vardır ve olumludan daha yararlıdır. Maksat eksikleri görüp geliştirmek ve daha iyi işler ortaya koymak. Çünkü insan kendi eksiğine gözü kördür.

Küresel Düzenin Şifreleri
Küresel Düzenin Şifreleri

10

Ramazan Bey'i zaman zaman televizyonda görürüm ama okuduğum ilk kitabı. Bundan sonra da Evangelizm ve Hollywood İşi kitaplarını okumak niyetindeyim inşallah. Sizlere de tavsiye ederim. Kitap, inanılmaz bilgiler içeriyor. Elbette mantığınızı elden bırakmayıp süzgeçten geçirip, sorgulayarak okuyun. Hani çevrenizde olaylar oluyordur ama siz zaman ve çevre açısından farklı yönlerde olayları gördüğünüz her olayı kendi içerisinde anlamlandırmaya çalışırsınız ama işin iç yüzünü fark edemezsiniz ya; bu kitap işin iç yüzünü anlatıyor. Bazı noktalar uçuk ama unutmayın ki burada anlatılanlar KARŞI TARAFIN YAPMAYA çalıştığı şeyler. Gerçi bir çok konuda başarılı olmuş görünüyorlar ama Allah var, tasa yok derim. Dünya eninde sonunda yok olacağına göre, bir gün hüküm sürmek için insanın ahiretini terk etmezi ahmaklıktır. Neyse. İnançları dünyevi; yapacak bir şey yok. Bu şeytanilerin muhakkak ki en büyük planları Türkiye başta olmak üzere tüm İslam alemi. Zira öyle topraklara konmuşuz ki herkesin gözü buralarda. Kitabı okuyunca az buçuk moral bozukluğu oluyor gibi. Ne açıdan? Sanki planlarının hepsi şu ana kadar başarılı olmuş da biz kaybediyoruz. Fakat savaş daha bitmedi ve Allah zalimleri sevmez! Onlar Allah'ın Nur'unu söndürmeye çalıştıkça Allah da kendi planlarını devreye sokar... Boşa dememiş üstat; "kaderin üstünde bir kader vardır." :) Bilinçlenmek ve bilinçli bir nesil geliştirmek adına bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Bu Dünya'da yaşıyorsanız mal gibi ot gibi yaşamayın; ne oluyor bitiyor öğrenin. Ne tür bir fark yaratacağınızı bilemezsiniz. ;)