Ceza avukatı olan fakat iş alamadığı için haciz davalarına bakan Michael Haller, avukatı olduğu Lisa'nın cinayet zanlısı olarak tutuklanması üzerine, davasını üstlenir. Lisa'nın katil olup olmadığı onun için önemli değildir. Önemli olan tek şey bu davayı kazanacağına inanmasıdır ki bunun için o ve ekibi çok çalışır. Amerikan mahkemelerinin işleyiş şeklinin; jüri seçimi ve kararda ki etkinliğinin; hakimin jürili mahkemedeki rolünün; avukat ve savcının delil, tanık, sorgu prosedürünün işleyişlerinin anlatımı, ayrıntılı bir şekilde kitapta yer alıyor. Katili aramaktan çok eldeki mevcut zanlının, temize çıkarılması veya mahkum ettirilmesi üzerine kurgulanmış bir kitap. Yine de 'suçlu mu? Değil mi?' İkilemini sık sık yaşadım. Avukata kızsam da finalde durumu kurtardı. Çok aksiyonlu değildi fakat durağan ve sıkıcı da değildi. Genel itibariyle beğendiğim. Yazarın Michael Haller serisinin 4. kitabı olduğunu bilmeden alıp okudum. Başa dönüp 1. kitaptan başlayarak seriyi okumayı düşünüyorum.
Sosyete dedektifleri serisinin 2. kitabı olan Sır Oyunları kitabında; Dallas sosyetesinin zenginlerinden, nüfus sahibi Cissy ile bu zenginliği önemsemeyen, kendi halinde web tasarımcısı kızı Andy, bir anda kendilerini gizemli ve sırlarla dolu bir olayın içinde bulurlar. Annesinin bir arkadaşının işlerini yapan Andy; vicdanının sesini dinleyerek, bu kadının kızına yardımcı olmaya karar vererek zor bir yola girer. Sonra da olaylar hiç tahmin edilemez şekilde ölümle sonuçlanır. Bu hikayeden sıkı bir polisiye çıkardı. Güzel de olurdu. Fakat yazarın tarzı komedi üzerine olunca; gerilimden çok eğlenceli bir kitap olmuş. Her ne kadar Andy'nin bazı anlatımları sıksa da; genel olarak kitabı beğendim fakat iş tavsiye etmeye gelince yorumsuzum.