Trey.. Trey... Treyyy..... :) Kirazlı lolipop manyağı tatlı serseri. Yorum yaparak sizi daha fazla heyecanlandırmak istemiyorum. Bu kitap ile birlikte Günahkarları tamamladık. Yazar aştı kendini ama Trey'den beklenilecek şekilde yaptı Hehehe +18 filan değil +25 olmalı bence. Fırsatını bulursanız okuyun :)) "Bütün dolapları iki kere kontrol ettikten sonra, otobüsün ön tarafına doğru harekete geçti. Otobüsü kullanan Sed'e; 'Durmamız gerek! Bütün lolipoplarım bitmiş!' dedi. 'Trey, saat sabahın ikisi ve dağ başındayız. Durmak istesem bile-ki bunu istemiyorum- önümüzdeki yüz kilometre boyunca lolipop filan bulamayız.' 'Bir lolipopa ihtiyacım var. Hemen!' 'Tatlım galiba çantamda bir tane olacaktı' dedi Reagan. Trey döndü ve Reagan'a sanki cennetten inen bir melekmiş gibi baktı." :))) *** "Dare, Reagan'a artık bir starmış gibi davranması gerektiğini anlattıktan sonra Reagan'ın tepkisi: 'Pekala' dedi Reagan. 'Deneyeceğim'. Reagan esniyormuş gibi yaptı. 'Bu jette olimpik bir yüzme havuzu olduğuna ve tam donanımlı bir spa olmadığına inanamıyorum. Bu şartlar altında nasıl yaşamam bekleniyor? Lanet olası biram nerede? Soğuk olsa iyi edersiniz.' Reagan, kahkaha atan Dare'e baktı ve 'Nasıldı?' diye sordu. 'Çok daha iyi'. :))
Aslında kapağını ilk gördüğüm andan itibaren okumak istediğim kitaplar listesinde en tepedeydi. Bir kaç gereksiz parazit yüzünden bu kitaba tam olarak adapte olamadım, okurken çok zevk aldım ama yorumum o kadar uzun olmayacak. Karissa üniversite öğrencisidir ve annesi ile yıllarca şehir şehir gezmiştir. Sebep; Annesinin paranoyak tavırları. Annesi sürekli tedirgin, kimseye güvenmeyen, kızını saplantılı derecede herkesten her şeyden uzak tutmaya çalışıyor. Üniversiteye bile gitmesi Karissa için bir mucize. Kitabın sonlarına doğru annesinin neden sürekli böyle bir tutum içerisinde olduğunu anlıyoruz. İgnazio Vitale, yani NAZ, ismi biraz garip ama İgnazio yada sadece Vitale dendiğinde daha karizma bence :) Kitap boyunca bu adamın ne olduğunu çözmeye çalıştım. Arkadaşlardan birisi yorumlarında Roarke ve Barrons karışımı demişti evet bende şimdi hak veriyorum. Vitale, Karissa'yı resmen kraliçe gibi hissettirdi, Vitale'nin nereden ne zaman çıkacağı hiç belli olmuyor gizemli adam tiplerinden hep hoşlanmışımdır zaten :) Christian Grey'in gözlerine bakarak Anastasia sürekli tahminlerde bulunurdu, okuyanlar hatırlar, öfkeli elli, kıskanç elli filan diye. Bu kitapta da aynı şey var Karissa Vitale'ye bakarak onun nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu anlıyor. Bende bunu yapabilmeyi dilerdim. Vitale'nin üstünden resmen "tehlikeli" duygular akıyor ama bir o kadarda yakışıklı ve çekici olduğu için Karissa'mız hiç önemsemiyor. Dikkat ettiğim bir diğer nokta ise Karissa 19 yaşında ama Vitale çok daha büyük, 40'lı yaşlarda ama 30'lu yaşlarda gösteriyormuş. Karissa'nın yalancısıyım :)) Hikaye genel olarak akıcı, eminim parazitler olmasa ben bir günde bitirirdim. 440küsür sayfa hemencik okunabilir. Çok yeni bir kitap olduğu için fazla yazıp okuyucuları da merak içinde bırakmak istemem, eğer okuma fırsatını bulursanız okuyun :) Kitabın ayracına ba-yıl-dım. :) "O güzel bir pakete sarılmış bir canavardı. Ama aramızdaki mesefeyi hissettiğim böyle zamanlarda,kendimi düşünürken buluyordum.Belki onun gözünde,gerçek canavar bendim.'' *** ''Belki Cinderalla sonsuza kadar mutlu yaşamadı. Belki gece yarısı geldiğinde,kaçmak istedi. Belki prens gitmesine izin vermedi. Benimki vermedi. Vitale. '' *** ''Beni yok etmek için yola koyulmuştu ama bunun yerine bana aşık oldu. Ben de ona aşık oldum,sonunda beni yok eden de buydu. '' *** "Kralın kendisi olduğu kendi küçük dünyasında yaşıyordu ve onun gözdesi olmaktan fazlasıyla mutluydum. Ama bana bakıp gamzesini ortaya çıkaracak biçimde gülümsediğinde gözdesi değil, kraliçesi olduğumu hissettim."
Serinin 3.kitabı hayırlı uğurlu olsun, yazar bence seriyi yazmaya devam ettikçe kalemi güçleniyor. Serinin en güzel kitabı bence Harika Çapkın. Diğer kitaplar gibi hemen ilk 10.sayfada bişeyler olmadı :)) 100.sayfalara gelmiştik hala bişi yoktu düşünün artık :) Kurgusu ve hikayesi bakımından bence diğer kitaplardan daha iyiydi. Hanna 24 yaşında ama 40 yaşındaki bir olgunluğa sahip bir hatun, tek sosyal faaliyeti işe giderken yolda geçirdiği zaman dilimi. Bir laboratuarda çalışan bilim kadını. Will ise abisinin yakın arkadaşlarından, Hanna'nın belli bir yaşa gelmesine rağmen hala hayatını yaşamadığını düşünen ailesi Hanna'nın abisinin yakın arkadaşı Will'den yardım ister. Will Hanna'ya dışarıda nasıl zaman geçirilip, sosyal olunacağını, nasıl flört edilebileceğini öğretmeye çalışacaktır. Will için Hanna hala yakın arkadaşının küçük kız kardeşidir. Birlikte koşmaya başladıkları ilk günden itibaren çapkın Will'in dengesi alt üst olmaya başlar. Hanna hakkında bilmedikleri bir şey vardır; Hanna geçlik yıllarında Will'e hayranlık duymaktayken şimdi bu kadar yakın olmak ona da ummadığı şeyler yaşatır. Hanna'nın Will'e sorduğu sorular çok komikti, okuması keyifli bir kitap. Denk gelirseniz okumanızı tavsiye ederim :) Alıntı yapabileceğim bir çok yer varken ben sadece aşağıdakiyle yetiniyorum. " 'Will.' Gözlerimi ona diktim. 'Bu gece gelir misin?' Kıs kıs güldü, aşağıya doğru esnetme yaparken kafasını iki yana salladı. Neden güldüğünü kısa sürede anladım. 'Iıhhh Sapık.' Omzuna vurarak bağırdım. 'Ne demek istediğimi anladın. Benimle birlikte gelir misin?' Elimle alnıma vurunca çıkan sese dönüp baktı. 'Aman Tanrım bu daha kötü oldu.' 'Benden gelmemi istemen hoşuma gitti!' dedi arkamdan. ' Bu gece gelmek için sabırsızlanıyorum Ziggy!. Saat sekiz civarı geleyim mi? Yoksa saat on civarı gelmemi mi istersin? Belki her ikisinde de gelirim?' Ona orta parmağımı gösterdim ve yoluma devam ettim. Neyse ki güldüğümü göremiyordu."
Duygularını çok iyi ifade edebilen kalemi güçlü bir yazar. Okuduğum ilk kitabı. Kısa sürede okunabilecek türden.
Bizdeki bu kötü çocuk sevdası nedir bilmem ki Archer ikizleri Shaw'ın tabiriyle okulda bile mitolojik kahraman gibi anılmaktadır. İkizlerden Remy ailesinin sözünü dinleyen efendi bir çocuk iken, diğer ikiz Rule her zaman zor bir çocuk olmuştur. Rule nerde akşam orda sabah takıldığı akşamlardan birinde kendisini alması için Remy'i arar ve Rule'u almaya giderken kaza geçirir ve hazin son.. Rule her zaman kendisini suçlamasının ağırlığı altında ezilirken birde annesinin onu sürekli suçlaması ve "ölenin Rule olması gerektiği"ni sürekli yüzüne vurması Rule için işleri iyice zorlaştırır.. Shaw zengin bir ailenin kızıdır ve sürekli kendisine dayatılan hayatı yaşayıp "hanm hanımcık" yaşamazsa anne-babasından gelen yardımların kesileceği tehditleri ile hayatına güç bela devam etmeye çalışmasının yanında birde ilk gördüğü andan beri aşık olduğu Rule'u her pazar manevi ailesi gibi benimsediği Archer'lara götürmekle başa çıkmaya çalışmaktadır. Rule ile geçirilecek zaman onun için güzel görünse de her Pazar Rule'u evinden kızların yanından almak ve umursamıyormuş gibi davranmak artık dayanılamaz duruma gelmiştir.. 20.yaş gününde Shaw Rule'a karşı bir adım atar ve bizim şapşal nihayet kızı farkeder :) Yazım hatalarından dolayı bir kaç yerde hikayeden koptum ve kimin kime ne söylediğini anlayamadığım diyaloglar oldu. Yayın evinin bunlara daha dikkat etmesini umarım. Genel olarak güzel bir hikayesi var, 350küsür sayfa ama hemen okunup bitti. (benim 3 gün süründürdüğüme bakmayın :) ) Rule'un annesine ayar oldum, kadını bi kaşık suda boğasım gelen anlar oldu, okuyunca hak vereceksiniz Rule'un Shaw için "beyefendi" gibi davranma çabaları ikisine verdiği en büyük zarar oldu, yazar insanların birbirlerini oldukları gibi kabullenmeleri gerektiğini güzel ifade etmiş. Bir tarafta her yerinde (!) dövmesi, piercingi olan Rule, bir tarafta hanım hanımcık işinde gücünde güzel sarışın Shaw. Rule'un umursamaz görüntüsünün altında yatan yumoş kalbi harika anlatılmış. Rule sürekli Shaw için aşırı olduğunu düşünürken biz Shaw'ın içinde yatan asıl kızı çıkardı ortaya :) Bkz:Rule'un doğum günü için Shaw'ın yaptığı süpriz Rule'u sevdim, serinin devamı çıkacakmış, sanırım onda da Rule'un rock grubu solisti arkadaşının hikayesi anlatılacak. Okuyacağım :) "...'Rome şehre geliyor ve mahrem yerlerimin şu anki pozisyonlarından memnun olduğum için şimdilik kimseye bir şey söylemesem iyi olur. Shaw'un ona bir şey diyeceğini sanmıyorum..' 'Ben de. Anneni daha da çılgına çevireceğini biliyordur.'. 'Aynen.' 'O zaman,' duraksayıp bana manalı bir bakış attı. 'Her şeyin içine ettiğine değdi mi?' Kafamı kanepenin gerisine bırakıp tavana baktım. 'Hem de nasıl.' " *** "..'Peki ya senden bana her şeyi vermeni istersem Shaw? Ya hepsini istersem? Bu beni de o insanlardan biri yapar mı?' Boğazından bir ses çıktı ve yüzünde beni oracıkta öldürecek bir gülümseme belirdi. Çok tatlı ve saftı. 'Hayır, çünkü sormana gerek yok, hepsi zaten senin. Sen her şeyi vermek istediğim tek insansın.' Bu kız benim ölümüm olacaktı.. " *** "...Derken kapı aralandı ve Ayden bütün ihtişamıyla belirdi. Shaw'la bana bir bakış atıp gülümsemeye başladı. 'Haleluya! Siz salakların bir biriniz için yaratıldığınızı gördüğünüze sevindim.' "
On Küçük Nefes - K.A. Tucker Kacey bir araba kazasında, annesini-babasını-erkek arkadaşını ve en yakın arkadaşını kaybetmiştir. İşin kötüsü aracın içerisinde kurtarılmayı beklerken sevdiği insanların cansız bedenleri ile bir arada bulunmak zorunda kalmıştır. Psikolojik ve fiziksel olarak uzun süren bir tedaviden sonra iyileşir ve teyzesi ile eniştesinin yanına küçük kardeşi Livie ile birlikte taşınırlar. Ancak alkollü bir akşam Livie'ye karşı eniştenin tavırları (!) yüzünden evden kaçarak Miami'ye yerleşirler. En sevdiğim karakter Kacey'in kız kardeşi Livie oldu. Davranışlarıyla kim kimin ablası gösterdi :) Kacey'in komşusu Fırtına ise tam bir fırtına estiren sarışın bomba :) Fırtınanın kızı Mia'da çok sevimliydi. :) Soruları ve olaylara verdiği tepkileri okumak çok zevkliydi. Kitabın yarısından sonra tanışacağınız "gelenekselci psikoloğumuz" Dr.Stayner ise harika bence :) Tedavi yöntemi, soruları ve Kacey'i deli eden davranışlarıyla puanları topladı :) Ve Trent... 1D'de ki tatlı serseri, hemde Kacey'in kurtarıcısı.. Bu kitabı uzun zamandır bekleterek haksızlık etmişim. Konusunu çok anlamlı buldum, herkesin hayatta kaybettiği birileri vardır elbette, ama bu kayıplara sebep olanlarla birlikte yaşayabilmek yada onlarla aynı ortamda bulunabilmek nasıl bir duygudur, yazarımız çok güzel anlatmış. Anlatım tarzını çok beğendim. Tek bir yerde çok abartılı hikaye olduğunu söyleyebilirim (Klinikte "Empati" gününde..) Bir yerden sonra Trent'i çözdüğümde "hadi ya bu muydu" dedim içimden ama yapacak bir şey yok, 290 sayfa, yazar kısa kesmiş :) Kitapların kapakları ve isimleri benim için önemlidir. Kapağı ve ismi güzel olanları genelde önce okurum :) "On Küçük Nefes" nedir? Ne işe yarar?... Belki bizim de işimize yarar... Son olarak; "Ten Teny Breaths" serisinin ilk kitabı olduğunu öğrendim. 4 kitaptan oluşuyormuş ve ikinci kitap Livie ile Connor'ın hikayesi, 3. kitapta Kacey'in patronu Cain ve Charlie'nin hikayesi, dördüncü kitapta ise Ben ve Reese'nin hikayesini okuyacakmışız. Tuttum ben bu seriyi.. Devamını okurum. On Küçük Nefes... İçinde Tut.. Hisset.. Sev.. Okumadıysanız mutlaka okumalısınız..