Bu seriyi çok ama çok seviyorum. Merakla beklediğim, serinin bir önceki kitabından da tanıdığımız Leydi Phoebe Batten ile Yüzbaşı James Trevillion’un heyecan dolu hikayesine konuk oluyoruz. Güzel, zeki bir kadın olan dükün kardeşi Leydi Phoebe, gözleri görmediğinden dolayı yanında sürekli silahlı korumayla gezmektedir. Yüzbaşı Trevillion, Leydi Phoebe’u kimliği belirsiz düşmana karşı korumaya çalışırken kalbini savunmasız bırakacağından habersiz, bize güzel bir historical roman okuttular. Serinin sonraki ilk iki kitabını özellikle merak ediyorum. Bu kitapta da adlarını sıkça duyacağımız Eve Dinwoody ile Dük Valentine Napier’ın hikayeleri.. İnşallah sevgili @pegasusyayinevi bu sefer fazla bekletmez. --------------- Aklı bu duruma, alışılagelmiş gerekçeleriyle karşı çıksa da – onun için çok yaşlı olması, Phoebe’nin kendisi için fazla genç olması, farklı sosyal mevkilere ait olmaları gibi – bunun hiçbir önemi yoktu. Kalbi aklına baskın çıkmıştı ve artık bu konuda yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı. Phoebe Batten’ı seviyordu, şimdi ve sonsuza dek.
Mart ayına, çıktığından beri ilgimi çeken merakımı cezbeden fantastik kitapla başladım. Şu ana kadar bu türde okuduğum kitaplar arasında farklı bir kurguya ev sahipliği yapan kitabın başlarında azıcık sıkıldım. Annaleigh, kendi dışından on bir kız kardeşe sahipti; fakat kız kardeşlerinden dördünü farklı zamanda farklı şekilde kaybetmesiyle asıl olaylar başlıyor. Yas tutma sürecinden şatafatlı balolara geçiş yapan kız kardeşlerin çevresinde gelişen gizemli olayları güzel bir ustalıkla anlatıyor. Kitabın ilk birkaç bölümünden sonra her sayfası merak uyandırıyor. “Kim?” ve “Ne?” sorularına aranan cevapla son sayfasına kadar merakla okutuyor kendini. ---------------------- O zaman kafama dank etti. Yalnızca ben bunu görüyordum. Yalnızca ben bunun kokusunu alıyordum. Bu gecenin dehşetini fark eden tek kişi bendim. Burada yüzlerce insan vardı fakat bu dünyayı olduğu gibi gören tek kişi bendim.
Şubat ayını son derece eğlenceli, keyifli ve akıcı bir kitap ile kapattım. Sekiz kitaptan oluşan serinin dördüncü kitabı şu ana kadar okuduklarım arasında en eğlenceli ve en sevdiğim kitabı oldu. Çalışkan işkolik Spence Baldwin ile kaybettiği ilham perilerine kavuşmak için kısa bir tatile çıkan Colbie Albright’ı okurken çok eğlendim. Pru, Elle, Willa, Kylie, Archer, Finn ve İhtiyar Eddie de bu keyifli kitaba fazlasıyla renk katmış. İhtiyar Eddie’nin gizemi de bu kitapta çözülüyor; böyle bir bağlantı düşünmemiştim açıkçası. Yayınevi bu sefer fazla bekletmeden serinin beşinci kitabını da çıkardı; en kısa sürede okuyup yorumumla geleceğim. Umarım yayınevi, serinin diğer kitaplarını da fazla ara vermeden çıkarmaya devam eder. **************** “Daisy Duke seni havuza düşürdüğünde bunu mu diliyordun?” diye sordu genç adam. “Gerçek aşkı mı?” Aslında tam tersini diliyordu. Bir daha asla aşk yüzünden canının yanmasını istemiyordu ama bu itiraf edemeyeceği kadar şahsi bir meseleydi. “Mümkün olabildiğince çok huzurlu ve sessiz gün geçirebilmeyi diliyordum. Böyle iyi şöhretli bir havuz bu kadar minik bir dileği kabul eder, değil mi? ************* Genç adam, Colbie’nin saçının bir tutamını hafifçe çekti. “İş ortağım Caleb’la küçük bir şirket kurduk. Birkaç teknik uygulama oluşturduk ve Google bunların oldukça faydalı olduğunu düşündü. Zamanı geldiğinde uygulamaları sattık. O zaman bu binayı satın aldım.” Colbie keskin bir nefes aldı. “Sen şimdi bana neyle geçindiğini mi söyledin?” “Aslında sır değildi. Sadece tahminlerini duymak hoşuma gitmişti.”
Uzun zamandır ilgimi çeken bir kitaptı. Şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında farklı bir konuya ev sahipliği yaptığının farkındaydım ama sonunda vay be deyip şaşırtacak kadar farklı olduğunu düşünmemiştim. Robotlar (hem önceden programlanmış robotlar ve sadece insan gücüyle çalışan robotlar), İnsansılar (insana en yakın mekanizmaya sahip tür) ve İnsanlar… Eve’nin ailesi öldürülmüş, kendisi ise yapılan infazdan hasarlı bir şekilde kurtulmuştur. Hayatını hasta büyükbabasına yardım etmek için gladyatör robotlar arenasında dövüşerek sürdürüyordu. Ta ki işler karışana kadar.. Yalanlarla örülü bir dünyada yaşayan Eve, her yeni günde kendisi ve çevresi ile ilgili yeni bir sırrı öğrenirken; kime güvenecek? Sürükleyici ve gizemli bir kitaptı. Eve’nin yoldaşı olan robot Çekirge’yi ise çok ama çok sevdim. ************* “Korkma, Çekirge.” Eve maşinasının gövdesine vurdu. “Bir arızalı bu kadar güzel bir robotu mahvedemez. Hele de ben uçururken.” Eve’in kulağındaki hoparlörden bir ses yükseldi. “Doğru. Eve’e biraz inan, ufaklık.” “Ah, teşekkürler, Lim.” Eve gülümsedi. “Hiç sorun değil. Sen ölünce her şeyin bana kalabilir, değil mi?