mucdem, 1715 adet değerlendirme yapmış.  (42/245)
Kayıp Prens / Demir Periler: Unutulmuşların Çağrısı
Kayıp Prens / Demir Periler: Unutulmuşların Çağrısı

7

Kayıp Periler serisini okuyalı çok amaa çok uzun bir zaman olmuştu. Kayıp Prens kitabını okurken o yüzden biraz tereddütlüydüm. Araya giren uzun süre sebebiyle serinin konusuna hakim değildim. Ama anladığım kadarıyla Kayıp Periler serisinin bir yan serisini oluşturuyor; hem serinin ilk kitaplarıyla bağlantılı hem de bağımsız bir şekilde okunabilir. Olaylar Demir Kraliçe Meghan Chase’in kardeşi Ethan Chase’in bakışından anlatılıyor. Ethan sıradan bir insan olmasına rağmen, görmemesi gereken şeyleri görüyor ve bu sebeple sürekli başı dertten kalmıyor. Yalnız özellikle yaşanan son olay onun, sürekli kaçtığı perilerin dünyasına sonuçlarını bile isteye girmesine neden oluyor. Kitabı sevdim açıkçası; heyecanın, aksiyonun, gizemin iç içe geçmiş fantastik bir dünyaya konuk olduğumuz bir kitaptı. Yalnız her zamanki gibi sevgili @pegasusyayinları serinin devam kitaplarını çıkarmamış (neden şaşırmadım acaba). Çıkarır mı, ne zaman çıkarır??? Kim bilir…. --------- “Sen Ethan Chase’sin, değil mi? Yani Kraliçe’nin erkek kardeşi?” “Kim soruyor?” Peri başını iki yana salladı. “Saldırgan olduğunu söylemişlerdi. Görüyorum ki abartmıyorlarmış.” ********** Kenzie sıçrayarak yanıma sokuldu ve fısıldayarak sordu: “Nedir bu?” “Bu bir gremlin,” diye yanıtladım. Kenzie yüzüme bakakaldı. “Evet, tam olarak o düşündüğün şey. Hani aniden ve açıklanamaz bir arızayla bir şey bozulur veya bilgisayarın çöker ya? İşte onun sebebi olan şeye merhaba de.”

Tehlikeli Düşler (The Bareknuckle Bastards, #3)
Tehlikeli Düşler (The Bareknuckle Bastards, #3)

10

Yazarın her serisi ayrı güzel her kitabı ayrı. Serinin başından beri en merak ettiği Ewan’ın hikayesiydi. Acımasız Marwick Dükü Ewan, namı değer Deli Marwick diye bilinen Ewan’ın gerçekte kim olduğunu bilen yoktu. Geçmişi bilen kendisi dışında sadece üç kişi vardı: Çıplak Yumruklu Piçler ve o.. Ewan’dan bu kitaba kadar hoşlanmıyordum hatta ona sinir oluyordum. Ama serinin son kitabı benim gözümde Ewan’ı bir kahraman yaptı.. Bu kitapta Ewan ile Grace’in ne badirelerden geçtiği aşklarının nasıl sınandığını okumamızın yanında fedakârlığı, kan bağı olmadan gönül bağı ile bağlanmış kardeşliği ve koruma içgüdüsünü de okuyoruz. Kitabı çok sevdim ve okurken çok eğlendim. Yalnız şöyle bir durum var ki kitaba başlayalı neredeyse iki hafta oldu ama hep araya bir şey girdiği için hemen bitireceğim bir kitabı bu kadar uzun sürede bitirmemin şaşkınlığı var üzerimde. -------------------- “Belli ki dük olmak beynini sulandırmış. Sizi hizaya sokmam için izin verin, majesteleri.” Garden ağzının üslubuna sızmasına izin verdi. “Bizi üç kuruşa satanı biz beleşe veririz.” ******** “Onun kalbini kırdın.” Bu sözler, elini göğsüne bastıracak kadar sertti ve can yakıcıydı. Whit bir an onu izledi, gerçeği görebiliyordu. “Sana bir şey yapmamıza gerek yok,” dedi, elinden büyük acılar çeken sessiz erkek kardeşi. “Senin mahvolmanı o sağlayacak. Ve bir an bile bunu hak etmediğini düşünmeyeceksin.” ******** “Grace,” dedi Felicity usulca. “Sen ne istiyorsun?” Neye ihtiyacın var? Bu sözcükler defalarca zihninde yankılandı. Bildiğin zaman beni görmeye gel. Kardeşlerine baktı. “Belki ben de umut istiyorumdur.” “Lanet olsun.” “Kahretsin.” Felicity, erkeklerin ortak tepkisine sırıttı. “İyi o zaman. İşte bu heyecan verici.”

Ölümcül Beyaz (Cormoran strike 4)
Ölümcül Beyaz (Cormoran strike 4)

7

Uzun zamandır beklenen bir kitaptı. Özel dedektif Cormoron Strike ile Robin’i okumayı özlemişim. Kitabın kalınlığını görünce tedirgin olmadım değil. Kitabın ilk yarısı durağandı, okurken sıkılsam da; kitabın ikinci yarısı heyecan doluydu. Kitabın ilk bölümünde serinin diğer kitaplarından farklı olarak daha çok Cormoron ile Robin’in özel hayatı ağırlıktaydı. İkisinin arasındaki duygusal iniş çıkışlar, araya giren üçüncü - dördüncü kişileri (normalde polisiye kitaplarda romantizmi sevsem de) okumak beni yordu. Özel dedektif Strike’ın bürosuna, Billy adında bir genç gelir ve çocukken tanık olduğunu düşündüğü bir cinayet için ondan yardım ister. Akıl sağlığı yerinde olmayan Billy’nin anlattıkları şüpheli olsa da Strike, Billy’nin anlattıklarının doğru çıkma ihtimalini düşünerek Robin ile birlikte Billy’nin hikayesinin peşine düşüyorlar. Billy’nin hikayesi’nin nereye varacağını, yazar bayağı detaylı ve karmaşık bir hikaye örgüsüyle anlatmış. Kitap gereksiz kalındı. Yazar, kitabın ilk yarısında Strike ile Robin’in özel hayatlarını sırf anlatmak için anlatmış. Asıl heyecanlı kısmı ikinci yarısıydı.

10 Sürpriz Randevu
10 Sürpriz Randevu

4

Yazarın okuduğum diğer kitaplarına göre ortalama bir kitaptı. Sevgilisinden ayrılan Sophie, Noel tatili için büyük annesinin evine geliyor. Torununun yüzünün birazcık gülmesi için Nonna çılgın fikir ortaya atıyor: her biri farklı bir aile üyesi tarafından seçilen on randevu.. Kalabalık bir kitaptı. Sophie’nin kalabalık ailesinin yanında, çıktığı randevuları, arkadaşları derken artık okurken kim kimdi, bu çocukla çıktığından nasıl bir olay yaşamıştı hepsi birbirine karıştı. Yani aslında nasıl hissettiğimi, beğenip beğenmediğimi hala anlayamadım. Kitabı üç saate bitirdim, akıcı bir kitaptı. Ama karakter bolluğu karışıklığa sebep oldu.

İsyancılar
İsyancılar

9

Sıfırlananlar serisinin ikinci kitabını daha çok sevdim. Wren ile Callum, İGİ tesisinden kaçmayı başarıp isyancı insanların desteğiyle Sıfırlananların sığınağına ulaşıyorlar. Tam artık huzurlu, savaşsız bir hayata başlamanın heyecanı içindeyken; beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalıyorlar. Onlar yeni bir mücadeleye hazırlanırken bize de bol aksiyonlu, sürükleyici olan bu kitabı okumak kalıyor.

Sıfırlananlar (Sıfırlananlar, #1)
Sıfırlananlar (Sıfırlananlar, #1)

7

Uzun süredir ilgimi çeken bir kitaptı. Ben alıp okuyana kadar serinin ikincisi de çıktı ve ilk defa devam kitabını beklemeden bir seriyi tamamlayacağım. Akıcı, basit bir anlatıma, güzel bir kurguya sahip bir kitaptı. Öldükten sonra Sıfırlanan olarak geri dönenlerin hikayesi.. Ölüm süreleri ne kadar uzun olursa; geri döndüklerinde insanlıklarından o kadar kaybetmektedirler. Daha güçlü, çabuk iyileşebilen insani duygulardan yoksun olarak geri dönmektedirler. Wren – 178, öldükten 178 dakika sonra geri döner; tüm insani duygularını kaybetmiş şekilde verilen görevleri yerine getirirken; verilen son görevi insani duygularını tamamen kaybetmediğini gösteriyor. Sıkılmadan okuyabileceğimiz bir kitaptı; yalnız bir şeyler eksik geldi. Duygu eksikliğinden kaynaklanan olayların sanki oldubittiye gelmesi de böyle hissetmeme sebep olmuş olabilir. Serinin ikinci kitabı umarım bu eksikliği tamamlar.

Yaralasar
Yaralasar

8

İsmi ve kapağıyla ilgimi çeken kitaba başlarken tereddüt içindeydim. Ama okurken çok eğlendim. Özellikle de Sedef / Yankı Sarmaşık, beni gülmekten bitirdi. Öyle bir yerde öyle bir laf ediyor ki dobralığıyla, süzgeçten geçirmeden konuşmasıyla kendini sevdiriyor. Kitabın konusundan bahsetmem gerekirse; yetiştirme yurdunda kalan otuz çocuk, bir gece kimliği belirsiz biri tarafından damgalanıyor. Sedef de o çocuklardan biri. O geceden sonra Sedef yurttan kaçıyor. Yıllar sonra damgacının ortaya çıkıp otuz yarasanın peşine düşmesiyle olaylar başlıyor. Kitabı okurken çok eğlendim, bu kadar eğleneceğimi tahmin etmemiştim. Yalnız öyle bir yerde bitti ki devamı nerede diye haykırasım var. İlk kitap aklımda birçok soru bırakarak bitti; ikinci kitapta soruların birçoğuna cevap bulmayı umuyorum. ---------------- Yarım saat sonra… “Hala oturuyorum.” Üç saat sonra… “Oturmaya devam.” Beş saat sonra… “Sabaha kadar oturabilirim, hiç sıkıntı değil.” Saatler sonra… “Hava karardı ve ben aç, susuz oturma eylemime devam ediyorum!” Akşamüstü… “Havanın kararması umurumda değil, ben kimsenin ayağına gitmeyeceğim. Beni kaçırmayı biliyorlarsa buraya gelmeyi de bilecekler.” **** Hemen ayağa kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Burada kalarak beni pankurda süründürmelerine izin verecek değilim. Daha kapıya ulaşamadan yine onun buz gibi soğuk ve kibirli sesini duydum: “Nereye?” “Kör müsün? Kaçıyorum!” **** Sessiz buldular ya vururlar, diyeceğim de bendeki ses cami imamında yok. Sesten kaynaklı olmamalı, bence hiç biri varlığımı çekemiyor. **** Ben kızmasını beklerken söylediklerim hoşuna gitmiş gibi yüksek sesle gülünce tüm gözler merakla bize döndü. Özellikle Alaz onu güldürmemden rahatsız olmuş gibi kaşlarını çatarak bu tarafa bakıyordu. “Seninle çok eğleneceğiz.” Hayır, Yankı, “Ben kesinlikle eğlenmiyorum,” demek yok! Daha fazla şansını zorlayıp da bu vampirin elinde can vermek istemiyorum.