Antivenom, 640 adet değerlendirme yapmış.  (16/92)
Alice Harikalar Ülkesinde
Hatasız Düşünme Sanatı (Yapmamanız Gereken 52 Düşünce Hatası)
Hatasız Düşünme Sanatı (Yapmamanız Gereken 52 Düşünce Hatası)

7

Hatasız Düşünmek Mümkün Mü? Günlük hayatta sıklıkla fark edemediğimiz düşünce hatalarını, Daniel Goleman'ın deyişiyle "lacuna" ( bilinçteki boşluklar ) bu kitapta bir araya getiren yazar; her bölümünü 3-4 sayfaya sıkıştırdığı, anekdot ve örneklemelerle süslediği pasajlarla okuruna taşıyor. Günlük hayatta başarılar başarısızlıklardan daha fazla görünürlüğe sahip olduğu için, başarı olasılığını gerçekte olduğundan daha yüksek algıladığımızı, eleme kriterlerini sonuçlarla karıştırdığımızı ( yüzücü vücudu yanılsaması ), bilgimizi ve öngörümüzü sistematik olarak gözümüzde büyüttüğümüzü ( aşırı güven etkisi ) belirten yazar, bazı kavramları küçük parçalara bölerek kitabına taşımış. Konformizm kavramı okurun karşına 5-6 bölümde çıkabilirken, Genovese sendromuna 3 bölüm ayrılmış. Jargona dayalı yazmadığı için daha okur dostu görülecebilecek olan kitap ilginç bir ironiye de ev sahipliği yapıyor: " Bir ürün <sırf en çok satıldığı> için neden daha iyi olsun ki diye soran yazarın kitabının 1 milyondan fazla satması gibi. ( Batık maliyet yanlışı / Concorde etkisi ), Yapılan manevi veya maddi yatırım ne kadar büyükse planı devam ettirme arzumuzun o kadar güçlü olduğunu ifade eden yazar, Huxley ve Darwin atfı yapıyor. Yeni bilgileri var olan inanç ve teorilermizle ve dünya bakışımıza uygun olacak şekilde yorumlamaya eğilimimiz olduğunu, beynimizin doğrulanmayan kanıtları 30 dk içinde unuttuğunu sırf bu yüzden Darwin'in yanında hep not defteriyle dolaştığını anlatıyor. Hepimizin dünya, kariyer, hayat ve ilişkiler vs. ile ilgili kuramlar geliştirdiğimizi, bu kuramlar ne kadar muğlaksa doğrulama eğiliminin o kadar güçlü olacağını ifade ediyor. İnternet'in doğrulama eğilimini aynı düşünen kişilerle bir araya gelmemizi kolaylaştırdığı için destekleyeceğini söylüyor. Otorite'ye Neden Baş Kaldırmalısınız? Milgram'ın dehşet verici "otorite" deneyini detaylı olarak okuruyla paylaşan yazar, otorite önyargısının ciddi bir düşünce hatasına olduğuna değiniyor. Mantıken ve ahlaken hiçbir anlamı olmayan yerlerde bile otoriteye boyun eğdiğimizi bu durumlarda ne kadar eleştirel durursak o kadar özgür olacağımızın altını çiziyor. Mitolojinin felsefeden daha eski olduğunu, hikaye önyargısının hakikatleri çarpıtıp basitleştirdiğini içine uymayan her şeyi bastırdığını ifade ediyor. Kontrol yanılsamasına değinen yazar, Jenkins ve Ward'ın ampul deneyini açıklıyor. Objektif bakıldığında üzerinde herhangi bir gücümüz olmayan şeyleri etkileyebileceğimizi sanmamızın kontrol ilüzyonu olarak adlandırıldığını ifade edip günlük hayattan ilginç örnekler sunuyor: Trafik ışıklarının ve asansörlerin kapanma butonlarının işlevsiz olduğunu belirtiyor. Marcus Aurelius, Soljenitsin ve Frankl atıfları yapan yazar, insanların amaçlara kayıtsız ama teşvike açık olduğunu ifade ediyor. Seçenekler ne kadar çoksa seçiminden o derece güvensiz ve memnuniyetsiz olacağımızı, biri bizim için ne kaeya yardım etmeye o derece eğilimli olduğumuzu, iltifatların yalan olsalar dahi mucizeler yaratacağını, siyasetçilerin karşılarındaki topluluğa göre farklı ortak paydaları vurgulayacaklarını belirtmiş. Konformizm uyarılarında bulunan yazar, Gizli bir Lebon atfı yaptıktan sonra Jung'un eşzamanlılığından örnek veriyor. Beklenen bir olayın boyutuna göre tepki verdiğimizi, o olayın gerçekleşme olasılığını göz ardı ettiğimizi, tehlike ne kadar büyükse, konu ne kadar duygusalsa riskin azalmasının bizi o kadar az rahatlattığını ifade ediyor. Parcelsus'un doz hakkındaki alıntısına değinip sahip olduklarımızı olamadıklarımızdan daha değerli olarak algıladığımızı belirtmiş. En Tehlikeli Hata: Tümevarım, Genele Uyarlama Tek bir gözlemden yola çıkarak bir şeyin genel geçerliliğinden emin olmaya meylederiz. Sezgisel olarak kara verir, sonrasında kararımızı da gerekçelendiririz. Bir şeyi kaybetme korkusu, aynı değerde bir şeyi kazanma düşüncesinden daha çok motive edicidir diyen yazar, literatürde Genovese sendromu olarak da bilinen sosyal aylaklaşmaya değiniyor: İnsanlar grupların kararlarının arkasına saklanır, sorumluluk rakam içerinde dağılır, aynı şekilde performansımızı da gruba yükleriz. Toplumun düşüncesizce harekete geçmeyi mantıklı bir beklemeye tercih ettiğini, aynı şeyin farklı şekillerde sunulduğunda tamamen farklı algılandığını ve buna çerçeveleme dendiğini aktarmış. Başarıları üzerimize aldığımızı, başarısızlıkları ise dış unsurların üzerine atarız diye yazar, maddiyatla mutlu olunmayacağının sıklıkla altını çizerken, kişisel gelişim kitaplarına ( Ve yazarlarına ) bolca çatmış. Evrimsel psikoloji ekolünden sıklıkla bahseden yazar, Michel'in marsmallow testinden bahsederken, bir kararın şimdiki ana ne kadar yakın olursa "duygusal faiz oranının" o derece yükseldiğini, uzun dönemdeki kazancı tam olarak algılayamadığımızın altını çizmiş. Risk almanın son derece nadir görülen bir durum olduğunu evrim baskısıyla açıklayan yazar, Pavlov'a ve ilişkilendirme yanılgısına değiniyor. ( Özellikle şans oyunlarında görülen "kumarbazın yanılgısının" ) Birbirinden bağımsız olaylarda dengeleyici bir güç olmadığını vurgulamış. Bir seçenek elimizden alındığında ( Romeo ve Juliet etkisi ) artık ulaşılması mümkün olmadığı için daha çekici olarak algılandığını ifade etmiş. Genelinde okuması son derece kolay ama konuyla yakından ilgilen kişiler için hafif bir kitap olmasına karşın ilgi çekiciliğini hiç kaybetmiyor. Daha detaylı incelemeler gerektiren bazı bölümleri olmasına karşın okurunu soğutmaması ve akıcı olması ciddi artıları. Bilinçteki tüm boşlukların tek bir eserde toplanması rahat bir okuma isteyen okuyucuları çekecektir. Hatasız düşünmenin mümkün olmadığını vurgulayan ve kimi yerde varoluşçu ifadeler de kullanan ve sıklıkla CEO'lardan örnekler vermiş. Son söz olarak okuması keyifli ve akıcı bir kitap.

Yuvaya Dönüş (Kanatlı Kediler Masalı #2)
Yaylı Bacak Jack
Yaylı Bacak Jack

8

Yaylıbacak Jack'in Gizemi Richard Francis Burton ve John Speke arasındaki , Nil'in kaynağı üzerine yapılacak tartışma Speke'nin vurulması üzerine iptal edilir. Algernon Swinburne, DeSade'nin takipçilerinden biri olarak güçlü eserlerini henüz yazamamış bir şairdir. Hayatlarının dönüm noktasında olan ikili, Lord Palmerton'un Burton'un gizemli bir vakaya komiser olarak atamasıyla değişir. Şehrin peyzajını Teknolojistler, dünya görüşünü ise Liberyentinler değiştirirken, kaçırılmalar, cinayetler ve gizemli Yaylı bacak Jack'in de ortasında bulunduğu olaylar serisi Burton ve Swinburne'ü aklın almayacağı tuhaflıkların içine düşürecektir... Tutkulu ve maceracı bir ruh olan Burton karakteri, Viktoryen dönem Londra'sının soğuk mesafeli ve püriten dünya görüşleri ciddi bir tezat olarak okurun karşına çıkıyor. Speke ile beraber Nil'in kaynağını araştıran Burton döneme has akademik kıskançlıkların arasında kalır ve youlunu bulmaya çalışırken, yazarın kullandığı Sanayi devriminin getirdiği zamanının ötesindeki buluşlar alternatif tarih arkaplanına son derece uygun. genetiğiyle oynanmış haberci muhabbet kuşları ( küfretmeyi çok sevdikleri kesin ), koşucu adı verilen zeki köpekler doğaya tahakküm atfında bulunan çok sayıdaki öğeden sadece ikisi. Yazar çağın ruhuna uygun olarak seksist ve ırkçı söylemlerde bulunurken, bunun arkaplanıa uygun olması amacıyla yazıldığı kendini belli ediyor. DeSade alıntı ve atıfları yapan yazar, Swinburne'ün sado -mazo eğilimleriyle zıt ikilisini tamamlamış oluyor. Swinburne üzerinden Aşkıncılık imlarını, Burton üzerinden Varoluşçu argümanlarını yürüten yazar; klinik kasaplığı eleştiren yazar, Teknolog ve Liberyentinler'in Londra'nın ruhu için çatıştığı bir arkaplanda çok sayıda sosyolojik çıkarımda bulunmuş. ( Rasyonalizm ve Romantizm akımları ) Teknologların etik Liberyentinler ( en azından Rakes tayfası ) in ahlak sınırlarını zorladığı çağın püriten ahlakını ve toplumunu eleştiren yazar; Galton, Darwin, Nightingale ve Dore gibi ikonik figürleri karakter olarak kullanmış. Swinburne üzerinden sağlam anarşist argümanlar yürütürken bireysel özgürlükleri savunuyor ve püriten ahlak dayatmasından beslenen konformizmi yerden yere vuruyor. Londra ve Afrika yabanıllarının karşılaştırılması ve emperyalizmin eleştirilmesinden sonra, "soylu vahşi" motifi yüceltilmiş. Alternatif Tarihin Buhar Gücüyle Çalışan Gizemleri Freduyen öğeleri metninden eksik etmeyen yazar, Burton'un id ve süperegosu üzerinden çağın dayatmalarını irdelemiş, ilginç kurgu oyunlarına başvurmuş. Sanayi devriminin ayrıcalıksızlarını da örgüsüne dahil eden yazar, varoşların ve çocuk işçiliğinin ortasına okurunu bırakırken Swinburne'de bir rol takasına gidiyor: şımarık ve hedonist şair çocuk baca temizleyicisi kılığına girerek Londra'nın gerçekliğini deneyimliyor. Oscar Wilde'ın da kurgu içinde yer aldığı gizemli olayları ikiliyi büyük bir komplonun içine düşüyor. İnsanın doğa üzerindeki tahakkümünü vurgulamak için tek bedende toplanmış olan iki bilimadamı kullanılmış. Charles Darwin'i ağzından nazizime varacak seviyede aşırı sosyal darwinist argümanlar kurgulayan yazar, esasen Galton'un "insan ıslahı" hakkında ıslak düşlerini aktarmış. Çeşitli tarihsel tutarsızlıklar , eserin alternatif tarih ekolüne girdiği için göz ardı edilebilir. Hikaye içindeki bazı ciddi tutarsızlık çoğu karakterlerin çok aşırı uçlara taşınmasından kaynaklanmış. Örnek vermek gerekirse milyonlarca yıl alacak çarpık bir deney için çocuklara işkence edilmesi gösterilebilir. Bosch atfında bulunan yazar, dizginlerinden kurtulmuş bir neo liberalizmin ıslah düşlerini dillendirmiş: Tıpkı Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" sında olduğu üzere işe göre insan dizayn etme düşü, insanın açıkça meta olarak görüldüğü vurgusunu yapıyor. Bu koşulları genetik manipülasyonla sağlayamaya çalışan bilim adamları sadece kendi meraklarına hizmet ediyorlar insanlığa değil çıkarımı yapan yazar, güçlü argümanlar dile getirmiş. H.G. Wells ve "Dr. Moreau'nın Adası"na gizli atıfta bulunan yazar, döneme ait bir fenomen olan " spontane içten alev alma" ( Spontaneous human combustion ) ya değinmiş. Determinist bir zaman öngüsüne giren Jack karakteri ( time loop ) nin durumu ünlü mitolojik karakterlerden Siphos'la özdeşleşiyor. Kafkavari bir umutsuzluğu Jack üzerinden tanımlayan yazar Determinizm ve özgür irade tartışmasına girmiş, özgür iradeyi savunmuş ve çok sayıda varoluşçu argüman öne sürmüş. Taze fikirleri ve akıcı diliyle, okurlara tam bir şölen sunan kitap doyurucu bir sonla kapanıyor. Çeviriler genelde başarılı olmasına karşın bir İngiliz Albayının " Bismillah!" şeklinde şaşırma ünlemleri kullanması veya Tanrı yerine sıkça "Allah" yazılmış olması ciddi bir uyumsuzluk olarak okuru rahatsız edebilir. Eserin tümüne bakılınca zekice kurgulanmış ve kayıtlara geçmiş gizemlerden beslenmiş olan hikaye örgüsü son derece tatmin edici. Meraklı okurlar detaylı bir araştırma yapıp "Zıplayan Jack" e ait tüm kayıtlara yazarın riayet ettiğini ve tek tek öyküsünde kullandığını görebilir. "Karındeşen Jack" kadar ülkemizde tanınmamasına karşın İngiliz tarihinin önemli fenomenlerinden biri olan karakter öyküyü taze ve merak uyandırıcı kılıyor. Kitabın son bölümünde yazar, ek olarak kullandığı tüm tarihsel kişiliklerin gerçek tarihini de okuruna sunmuş. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden, heyecan ve gizem dolu bir macera olan eser, hem bilim kurgu hayranlarının hem de tarihi roman sevenlerin ilgisini çekecektir.

Melezler Venüste
İşte Tanrılar
Gizli Göz
Gizli Göz

7

9 ünlü yazarın gizem / bilimkurgu öykülerinden derlenmiş kitap. Kitabın geneline yayılmış olan mota mot çeviriler ve bazı yerlerde çevrilmeden bırakılmış kelimeler okuma zevkine balta vuruyor. Kimi yerlerde yazım hataları göze çarpmakta. Polisiye / gizem / bilim kurgu karışımı olan öykülerin çoğunda Malthusçuluk akımının izleri olması 60-70 yılları arasında yazıldıklarına dair ipucu veriyor. Çarpıcı öyküler çoğunlukta olmasa da, beklenmedik yazarlar sürpriz kurgu oyunları ve etkileyici sonlarla eseri son derece güzel süslemişler. Hikayelere göz atmak gerekirse: Çalan Çanlar Ay'ın karanlık yüzünde egzotik canlı kabukları için işlenen bir cinayeti konu alıyor. Yazar cinayet esnasında failin söz konusu mekanda olmadığı mazaretinin gerçekliği üzerinden konuyu irdelemiş. Düşüncelerin okunmasının suç olup olmadığı sorusunu bir cinayet soruşturmasına dahil edip özel yaşamın ihlalini sorgulamış. Gezegenler arası ulaşım ve konaklamanın kesin delillerinin neler olabileceği ana sorgulama konuları olarak okurun karşısına çıkmakta. Şaşırtıcı bir sonla hikayesini kapatan yazar kendisiyle yaptığı mantık düellosunu okuru sıkmadan aktarmayı başarmış. Mars Tacının Mücevherleri Mars uygarlığının Dünya'ya sergilenmesi amacıyla verdiği ziynetin Mars yolunda çalınmasını işleyen hikaye insansız uzay araçlarının kaçakçılık aracı olarak kullanabilme ihtimali üzerinde durmuş. Klasik bir "kilitli oda gizemi" nin iki uygarlığın ajanlarının ortak çabası sonucu çözüme kavuşturulması hoş bir şekilde işlenmiş. Bir Scarletin Çalışması Klasik Farmer imzası taşıyan hikaye pervasız ve tabansız hayaller ve zorlama fallik bir mizahın izlerini taşıyor. Ünlü bir ressamın tablolarının değil de kendinin çalınmasını işleyen konu süper zeki ve konuşan bir köpek dedektif ve insan dedektifin araştırmalarını konu alan hikaye akıcı olmasına karşın çok fazla gizem sunmuyor. yazar Lewis Carroll, Francis Bacon ve Carl G. Jung, Oz Büyücüsü atıflarında bulunmuş. Kazanan Politik tutuklulara vericiden fazla uzaklaştıkları takdirde elektrik şoku veren,pilot uygulamanın gerçekleştirildiği bir hapishane ve mahkumlarının durumun aktarıldığı hikaye fazlasıyla tekdüze ve insan azmini yüceltmesine, devletin tahakkümüne baş kaldırmasına karşın mesajlarını çok zayıf şekilde aktarmış. Okuru ne yazık ki hayal kırıklığına uğratıyor. Küçük Detweiler Klasik bir cinayet öyküsünü konu alan roman kimi yerde fanteziye kaçan önermeleriyle tarzından uzaklaşmış. Gizem ve polisiye öğelerini başarılı bir şekilde işlemesine karşın "katil vampir" motifi biraz fazla şekere bulanmış ucuz bir yeniden yorumlamadan öteye gidememiş. Zamanlamalı Pozlar Silah taşımanın yasak olduğu bir gelecekte gerçekleşen cinayeti konu alan hikaye, zaman içindeki hareketleri yakalayabilen bir fotoğraf makinesiyle çözülmeye çalışılmasını irdelemiş. Fotoğrafçıların aşina olacağı terim ve kavramları okura yabancılık çektirmeden ve sıkmadan aktarmayı başaran yazar tokat gibi bir sonla okuru şaşırtmayı başarıyor.