Çok zekice mısralar da var; (...)Etrafta sinirlenecek ne çok şey var.Önce sinekler...Sonra öğle sıcağında güneş...Yakar Allah deyu deyu...Bir bu eksikti,bir de mısralar takılsın aklıma.(...) Yine de neden bu kitabın abartıldığını anlayamadım.Basit bir dilde olayın içeriği şu; Selim intihar eder,Turgut'da Selim'in en yakın arkadaşıdır,Selim'in ölümünün ardından onun çevresine,bıraktıklarına bakarak Selim'i keşfeder onu anlamaya çalışır.O sıkıntılı halleri öyle bir anlatıyor ki kitabı okurken sıkıldım.Sürpriz bir son yok.içsesleri başarılı bir şekilde konuşturmuş.Ama sayesinde zaten bildiğim bir şeyin bir adı olduğunu öğrendim>;Lavoisier Kanunu
Kendi arkadaşlarının deyimiyle 'mastürbasyon yapmaktan beyni çürümüş kişi'.Zerdüştü lise yıllarında okumuştum.Serde gençlik var.O zamanlar anlayamadım övülen göklere çıkarılan bu eseri şimdilerde yeniden okuma kararı aldım.Ancak değişen bir şey yok.Bu kitap ilk basıldığında zaten 20 tane basılmış onu da kendi arkadaşları almış(ayıp olmasın diye). Kutsal kitap havasında yazılmış.İnsanlığa kutsal kitaplar gibi seslenmek istemiş(Defol ey haşere,ey zehirli soluncan); ancak bilmesini isterdim ki Popol Vuh bile daha heyecanlı bir kitaptı.Havariler,semboller gibi dini simgeler bolca var.Zerdüşt Ateist bir peygamberdir.Tanrı kavramı ona göre şair uydurmasıdır.Zerdüşt'e göre insan eşit değil,olmamalı da;eşit olursak üst insana ulaşamazmışız.Biz insanlık oturup üst insan olsun diye çabalamalıyız.Hatta bu faşist domuza göre aramızda savaş olmalı.Nietzsche seven kadınları da bir türlü anlayamamışımdır.'''Ay'ın kadın olduğunu düşünmek bile zoruna gidiyormuş'''erkek olarak düşünmek daha cazipmiş,kadını ruhça züğürt olarak görür,kadınlara giderken elinizden kırbacı eksik etmeyin der eksik kişilik.Sanırım anne sevgisi eksikliği,Salome'nin red cevabı bu hale gelmesine neden oldu.Kitabın son çeyreğinde kadını damızlık olarak gördüğünü açıkça göstermiş.Hatta haykırmış; 'henüz çocuk yapmak istediğim kadını bulamadım' sadece bu mısrayı 7 paragrafın sonunda da 7 kez tekrar etmiştir. Bu arada Nietzsche'nin insan üstüne çok merak salmayın zaten onun insanüstü dediği şeye bizler şeytan diyormuşuz. Yıllardır övülen eserde tek bir şeye katılıyorum ki 3 fena şey vardır;şehvet,hükmetme isteği,bencillik.
Laissez Faire! Demokrasi=kapitalizm gibi uyduruk söylemlere kapılmama gereğini vurgulayan kitap kapitalizmin güncel manda olduğuna değiniyor.Özellikle kapitalizmi küresel totalitarizm ile birleştiren ve örneklendiren kısımları dikkate değer.Serbest piyasa ekonomisi denen şeyin aslında olmadığını anlatırken Marks ve Lenin'in ekonomi modellerini açıklamış. 12 Eylül'ün (Kemalizm'e en büyük darbe) çarpıklığından,Pinochetçiliğinden tutun,fundamentalistleri kızdıracak haklı deşifrelerine dek bir çok örnek mevcut. Örneklemeler açısından sadece bağnazlığa değinmemiş.Sosyalizmin dünya örneklerinden(Almanya'da Spartakisler,Macaristan Bela Kun,Kızılordu),Atatürk'ü dinsiz gösterme çabalarından ve bunları yapan kişilerin kişiliksizliğinden,Atatürk'ün Kuran çevirilerinden(M.Akif,İbrahim Hakkı,Hamdi Elmalılı) bahsediyor. Ve her uyduruk hikaye ardında Emine Şenlikoğlunu görmeye alışkın olduğum için bu eserde de ona yer verilmiş. Bir çoğumuz hatırlarız.Hani senaryosunu yazdığı Bize nasıl kıydılar filmi vardı ya.(Kemahlı Hoca hacı İbrahim Efendi'nin cesedi filmde istiklal mahkemesi kararı ile mezarından çıkarılıp astırılmıştı,hatta film İtalya'da film festivalinde ödül almıştı.Bu ciddi finans ve organizasyon isteyen film).İbrahim Efendi'nin kızlarınca dava edildi.Ve tazminat davası kazanıldı.Nedeni;Atatürk'le kader birliği yapmış babaları hakkında anlatılan tamamı uyduruk hikaye.
Sade'nin değindiği gibi kendi kendine devinim içinde olan doğada Tanrı'nın varlığı doğaya motor takmaktan başka bir şey değildir. Bizim inancımız,ritüellerimiz,sabrımız,bağnazlığımız yalnızca bir avuç bürokrat işine yaramakta.Tanrı'nın acımasızlığı(inançlı insanların gözünden),ondan boşa beklenen adalet ve tapınma gayretine parmak basan eseri önyargısız okumanızı tavsiye ederim.Özellikle rahip ile ölmek üzere olan kişi arasındaki konuşmalar dikkate değer.
Kifaya! Kerkük'ün kürtleştirilme çabasını,Musulun kaybını,Erbil'i anlatıyor.Çarşılarında kara çarçaflı barbie bebek simgeli çocuk eşyalarını... Ürdün'ü anlatıyor. Mısır'ı anlatıyor.Atatürk hayranı Abdülnasırı ve Nasır'dan sonraki IMF'li Mısır'ı... Lübnan'ı anlatıyor... Küresel güçlerin politika laboratuarını.Mahalle mahalle birbirinden ayrılmış ve birbirleriyle savaşan Beyrut'u.Kimdensiniz?8 Martçı mısın?yoksa 14 Martçı mı? (8 martçılar batı ve İsrail karşıtları-14 martçılar batıcı lübnanlılar) Suriye'yi anlatıyor.Amerika'nın terörist devlet dediği Suriye.Sırf İsrail enerji ihtiyacını karşılasın diye Musul-Hayfa boru hattını nasıl da bahane ettiğini... İran'ı anlatıyor.ABD'nin sert savaş söylemleri yanında batılı sivil toplum örgütlerinin yumuşak giriş söylemlerini... (Yumuşak giriş bir ülkenin kültürel anlamda yozlaştırılması,asimile edilmesi ki bunu 300 Spartalı filminde de görmüştük.Nasıl da savaşıyordu asil,onurlu 300 yunan askeri,barbar ve adi Pers Ordusuna karşı)(!) Rusya'yı anlatıyor.Oligarklarını,Putinli Medvedevli Rusya'yı... Amerika ve Rusya arasında kalan Abhazya'yı,Gül devrimini,7 parçaya bölünen Yugoslavya'yı,artı 2 parçaya bölünen Kosova'yı.Bir zamanlar Osmanlı'nın hakim olduğu topraklarda nasıl da düşman gözü ile bakılıyor aynı imparatorluğa.Halk kahramanları ise İskender Beg(Osmanlı'ya karşı direşçi),Çok övündükleri Gonca Boyacıoğlu namı diğer Azize Theresa... Malezya'yı,Darfur'u ve en son bankacılar cenneti,ordusu İsrailce kurulmuş,1965'den beri aynı partinin yönetimde olduğu,çanak antenin bile yasak olduğu Singapur'u anlatıyor. Ve anlatılan bir çok ülkede ortak sorunlara değiniyor.