Kitabı benimle takas eden periyodik neşriyat'a teşekkür ediyor sayesinde ilginç bir kitap okuduğumu belirtmek istiyorum.Olay küçük kahramanın gözünden anlatılmış.Beklemediğim kadar akıcı,edebi. Altı çizilesi sözcükler barındıran kitap. (...)Beni şaşırtıyordu şu Almanlar.Amma ziyankardılar ha!Böylesine acımasız,sefil bir dünyanın hakimi olmak neye yarardı?(...) Biraz mide gerektiren cinsten.1940'lar Almanya'sı desem zaten ne kadar mide gerektiği anlaşılır.Okuduğum kitabın yayınevi E yayınları.Kitabın kapağında denildiği gibi 'Cehaletin,boş inancın tuzağı insanlar(...)' Arka planında olayları şekillendiren şiddetin şiirini yazan J. Kosinski eserini şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Dönemin yasaklı yazarı Lawrence'ın ilginç bir kitabı.Amaç genel ahlak kurallarına başkaldırmak.-ki bunu da başarmış-.Belki biz Türk olduğumuz için aykırı kısmı nerede diye sorabiliriz ancak yıl 1885'ler bir rahip kızı ve bir çingene arası ilişki anlatılıyor.Dolayısıyla tepki toplaması gayet normaldir.Kurallara karşı gelmeye çalışan ergenler ,özgür irade ve bireysel tercihler var.Dışlanmak adına daha ne yazabilirsiniz ki? -hele ki bayan ise-,
İçerikten; Hoca geliyor, söylüyor, çocuklar ezberliyor. Bu çocukları köleleştirme eğitimidir. Köle olan köle yapmaya çalışır. İnsanlar her yerde böyle yetiştirildikçe, barış olmaz. Biz Köy Enstitüleriyle eğitime -yaşayarak ve yaratarak eğitim-i katmıştık. Böyle bir eğitime doğru gidilseydi dünyada savaş olmazdı. Çünkü o, doğayla, gökyüzüyle, eşyayla birlikte gelişen gerçek bir insan olurdu. 20.yüzyılda Türklerin yarattığı ve insanlığa armağan ettiği en büyük iştir Köy Enstitüleri. Ben üç şeyle övünmesini isterim Türkiye’nin: Atatürk’ün gerçekleştirdiği kendine dönüş ve bağımsızlık politikası, Hakkı Tonguç’un gerçekleştirdiği demokratik eğitim. Ve Nazım Hikmet’in getirdiği insancıl, ulusal şiir… Az katkı değildir bunlar insanlığa, atom icat etmekten daha büyük bir katkıdır… Yaşar KEMAL Köy Enstitüleri’nin neden kapatıldığını ise DP milletvekili Kinyas Kartal şöyle açıklamıştı: “Köy Enstitüleri gelişiyor. Biz ağalar toplandık. Bu Köy Enstitüleri 10 yıl daha sürerse Doğu’da ağalık ölecek... 1950 seçimleri öncesinde Demokrat Parti ile pazarlık yaptık ve Köy Enstitüleri’ni kapatmaya söz verirseniz oyumuzu size vereceğiz dedik. Söz verdiler oyumuzu verdik. Enstitüleri de kapattırdık.” İçerik bakımından sadece köy enstitüleri değil merak edilen,her ağzı olanın konuştuğu konular kaynakçaları ile mevcuttur.Kesinlikle okunması gereken bir kitap.Tavsiye ederim.
Dili ve tiyatral anlamda canlandırmayı İngiliz yazarlarına bu kadar benzetmeye çalıştıkları için olsa gerek İskoç yazarlardan hoşlanmıyorum.Kitap üç hikayeden oluşuyor.Konular güzel ama ilginç bir konu bu kadar mı uyuşuk anlatılır.Bitse de kurtulsam artık dediğim ender kitaplardan biri işte.