serpil, 261 adet değerlendirme yapmış.  (27/38)
Kış Bahçesi
Kış Bahçesi

9

KRISTIN HANNAH / KIŞ BAHÇESi Adının kitabın en can alıcı yerinden aldığını belirterek ikinci HANNAH kitabımda bitmiş bulunmaktayım... Kitabın konusunu beğenmekle kalmayıp,konunun içindeki hikayeye de bayıldım... Kısa bir süre önce Rusya-Almanya savaşını içeren başka bir hikaye daha okumuş olmamın verdiği taze bilgilerle Leningard,Neva Nehri ve Fontanka Köprüsüne küçük bir gezinti yaptım. Kitap elbette orda geçmiyor ama inanın düğüm noktası orası.. Ve ben geri dönmek istediğimden emin değilim hala.... Meredith ve Nina hayatları boyunca annelerinden sevgi görmemiş,birbirlerini tanıma fırsatı vermemiş iki kızkardeş...Anya'nın neden kendilerine sadece masal anlatarak yakın olduklarının gizemini çözemedikleri gibi,aslında çözmek de istemediklerine karar verdiklerinde aradan uzun yıllar geçmişti. Anya'nın Rus aksanında gizli kalanlar,babaları Evan'ın kalp krizi geçirip kızı Nina dan o hep yarım kalan masalın devamını dinlemelerini istemesiyle açığa kavuşmaya bir adım daha yaklaşır... Yakınken uzak kaldığı kızlarına masalın devamını anlatmak Anya içln güç olsada,korkuları ile yüzleşmenin zamanının geldiğini düşünür... Nina'nın özgür ruhlu fotoğrafçı gözleri herşeyi açığa kavuşturmakta kararlıdır ve Meredith'in çatırdayan evliliği, sorumluluk duyduğu ama hiç bir zaman yakın olmadığı annesine karşı göreviyle iyice altüst olmuştur.. Tek çözüm koca bir SEBEP ve NEDEN'lerin cevaplarını bulmaktır.. (Aahh bu kısımda psikopata bağlayıp bi ara Meredith'i Jeff'e yaptıklarından dolayı kara kazanda kaynatma dürtüsüyle boğuştum)... "Onun adı Vera ve o zavallı bir köylü kızı,bir hiç" bu masal dinlenmeli ve kitabın içimi acıtan masalı'nın son bulduğu "Gece Yarısı Güneşi Topraklarında,Alaska da bende onlar kadar üşüdüm,mutlu oldum,hüzünlendim... Okuyabileceğim en güzel kitaplardan ve hafızamda kalacak satırların olduğu duygu yüklü kitaptı... Bu kısımda yazarın kalemine ve kalbine değinmeme gerek yok sanırım.. Zira okuyanlar ne kadar başarılı olduğunu biliyor ve okumayanlarda söylemeliyim ki çok şey kaybediyor... Ve elbette Tavsiye edeceklerimden olmayı gururla başardı... SeRpiL...

Vahşi Adalet
Vahşi Adalet

9

VAHŞİ ADALET/PHİLLİP MORGALİN Hayatım boyunca okuduğum ikinci korku -gerilim kitabıydı.. Ve ben yanına macera,hayal kırıklığı,süpriz aşk ve elbette okuma şansına eriştiğim için memnuniyetide eklemek istiyorum... Yazarla yeni tanıştım ama küçük bir araştırmadan sonra en azVAHŞİ ADALET kadar sevilen ve heyacanla okunan kitapları olduğunu gördüm... Okuduğum yorumlardan (çevirebildiğim kadarı ile) sevilen ve bizler gibi sabırla beklenen bir yazar olduğunu şahit oldum.. Bende umuyorum ki,Ephesus yayınları gerilim polisiye de bizi yazardan ayırmayacaktır.. Zira çok uzun zamandır ara verdiğim bu tür'e Pihillip Morgalin ile hızlı bir dönüş yapabilirim.... Olaylar zinciri polisi yaplına ihbarla başlar....Bobby Vasguez'e bir dağ evi tarif edilmiştir ve doktor Coardoni'nin esrar bulundurduğuna dir bilgi vermiştir... İhbari doğrulamak adına dağ evine giden Bobby,hiç ummadığı bir durumla karşılaşır.. ceset başları ile dolu bir buzdolabı ve bedenlerin olduğu bir mezar... Bütün kanıtlar Cardoniyi gösterir.. Ve Cardoninin doktor olması ve bir de esrar bağımlısı olması şüpheleri doğrulamaktadır.. Frank Jaffe'nin avukatlık bürosu Cardonin davasını üstlenir. Frank'in yeni avukat olan kızı Amanda Cardoni den rahatsız olsada babasına bu konuda yardımcı olmaya kararlıdır... Olaylar birbirine zincirleme bağlıdır. Ve benim gözümde organ mafyasından,polislere,St.Francis Tıp Merkezi doktorlarındann avukatlara kadar herkes Vahşi birer katildir... ve bu vahşi cinayetlerde adalet yerini bulabilecek katil bulunabilecekmidir bunu da okuyarak siz bulun.. Ama eminm benim gibi şüpheci biri olup çıkabilirsiniz... Severek okudduğum bir kitap oldu... Her zamanki gibi ne yaynevi ne de kitp beni şaşırtmadı.. Ve keyifli ve bol korku dolu anlar yaşattı bana... Tavsiye kısmına eklediğim için sizlerde en az benim kadar şanslısınız... SeRpiL....

Aşkın Ateşi (Ateş Serisi-1)
Aşkın Ateşi (Ateş Serisi-1)

10

RİTA HUNTER / AŞKIN ATEŞİ Okuduğum en en iyi historicallerden olma başarısnı gururla taşımakta... Ve elbette bende okuduğum için aynı duyguları taşımaktayım.. :) Kitabın son sayfasını kapattığımda bir müddet hç birşey düşünemedim,onlar kadar üzüldüm,onlar kadar mutlu oldum ve onlar kadar sabırla bekledim... Ve tam da yazdığım gibi tüm duyguları aynı anda yaşatacak harika bir hikayeydi... Oyunla başlayan bir evlilik,tutsaklıkla devam eden aşkın ateşi ve nihai sona eren bir AŞK... Yazarın okuduğum üçüncü kitabıydı,kalemini,mizah duygusunu,aşkı işleyişini ve okurken hayal gücümün son sınırına kadar destek veren her bir duyguyu okumayı ciddi anlamda çok özlemişim.... Kitabımız üçlü bir seriden oluşmakta.. AŞKIN ATEŞİ,RUHUN ATEŞİ ve KALBİN ATEŞİ... Sabırsızlıkla beklediğimi söylememe gerek yok sanırım ;) Isabella Gwen Sullivan Weston kasabasında kendi halinde yaşayan asi,ele avuca sığmayan,görgü kurallarından nasibini almayan Deli kızılımız... Dadısı Morgan ile birlikte babasının yolunu gözlemektedir.. Çocukluk arkadaşı Fredy'i ondan yardım istediğinde düşünmeden kabul eder,ama elbette başına geleceklerden habersiz zararsız olduğunu düşündüğü oyuna başlar... Fredy'nin sevdiği kız Vivien'i Henfield Kontu Adriana kaptırınca intikam almanın yollarını arar.. Ve Isabella ile yalancıktan evliymiş gibi Kontun verdiği bir haftalık davete katılırlar... Isabellanın hesaba katmadığı Adrianın cazibesi ve karşı konulmazlığıdır... Adrian ile Vivian nişanlarının duyrusunu da bu davette yapacaklardır..Adrian için bu sıra dışı yeni evli Prestonları izlemek ilginç bir durumdur.. Özellikle de Deli kızıl dediği Isabellanın dilinin kemiğinin olmaması sık karşılaştığı bir durum değildir... Ve yaşanılanlar Isabellayı tutsak etmesine sebep olduğunda kendini ondan sakınmaya çalıştıkça görünmeyen güçlerce ona çekilmektedir.... Ve SERPİL arkadaşınıza dur demezseniz anlattıkça anlatmaya devam eder :))) O kadar çok güzel anlar var ki kitapta hızımı kesmek için mücadele vermekteyim... Ana karakterler Adrian ve IsaBella'nın dışında,Morgan,Stephan,Bren ve diğerlerini okurken müthiş keyif aldım... Ve itiraf ediyorum,Sirk soytarısı Bren ve İp cambazı Stephanın hikayesini çok merak ediyorum... Bu arada Adrian da numaracı olduğundan İllüzyonist'imiz olmakta... Şiddetle tavsiyemdir...

Benim İçin Öl (Revenants, #1)
Benim İçin Öl (Revenants, #1)

8

BENİM İÇİN ÖL __ AMY PLUM bitti :( Fantastik türün bence en iyilerinden biri olarak kitaplığımda yerini almış bulunmakta... Ne çok abartılar vardı kitap da ne de gereksiz ayrıntılar... Çok da fantastik demezdim şayet Vincent ve yakınları GERİ DÖNENLER olmasaydılar... Kesinlikle istediğim ve sevdiğim tarz da bir kitap oldu..Ve bence herşeyden önemlisi +13'e bile tavsiye edebileceğim ikincci fantastik kitabımdı.Yazar ile ilk tanışmam,kalemini sevdim,abartıyı sevmeyen bir yazar diyebilirim.. Aynı şekilde ayrıntılardan uzak durmuş herşeyi tadında bırakan bir hayal gücüne sahip.. Ve bende bunun akabinde Paris şehrini anlatıldığı kadarı ile sevdim... Kate; anne ve babasını trafik kazasında feci bir şekilde kaybeder, ablası Georgia ile Amerikadan taşınıp Parise büyükanne ve büyük dedesinin yanına yerleşir.Ablası ne kadar sosyal,parti kızı ise Kate'de tam zıttı... Onun en büyük zevki kafelerde kitap okumak,o müze senin bu müze benim hepsini dolaşmak. Yine bir gün kafede kitabını okurken seyredildiğini düşünür ve başını kaldırdığında bir çift göze kilitlenir.. Aralarındaki çekim kendini bile şaşırtır,zira o bu yapıda bir insan değildir.. Sonrasında bu karşılaşmalar sıklaşır,her gittiği yerde bu gizemliyi görür ve en son gördüğü yer,köprüden intihar eden bir kızın peşinden onunda atladığı,Carrousel köprüsüdür. Vincent,insan ırkıyla (yaşayan insan ırkıyla) temasta bulunması yada yoğun duygular yaşamaması gerektiğini çok iyi bilir,ama gördüğü bu bir çift göze dayanamz... Nereye gitse peşindedir,hatta en olmadık zamanlarda bile..En sonunda Kate'i Picasso Müzesinde kıstırır :D Vincent bir Geri dönendir,yani öldükten sonra yaşayan, ölü olarak tekrar hayata dönen ölümsüz..İntihara meilli olan yada intihar etmek üzere olanları tekrar hayata döndürmek için onların yerine ölen kişiler... Tabi birde kötü taraf vardır ki bunlarda Geri dönenlerin tam tersi,öldürdükçe güçlenenler...Yollarının kesiştiği anı ise okuyarak etkieneceğini türden. Kulağa çok fantastik gelsede olmadığının garantisini verebilirim.. Kate, Vincentin ne olduğunu,yada ne olmadığını öğrendiğinde çıkamadığı bir ikilemde kalır.Ve büyük bir boşluğa düşer. Vincentin duyguları ise içinizi ısatacak cinsten sımsıcacık.. Okurken çok keyif aldım ve iyiki okumuşum dedim... Kesinlikle tavsiyelerimden dir. SeRpiL...

Serseri Kalbim (Rogues of Regent Street, #3)
Serseri Kalbim (Rogues of Regent Street, #3)

8

ulia LONDON__SERSERİ KALBİM yani nam-ı değer REGENT SOKAĞI SERSERiLERi serisinin son kitabını Okudum ve bitirdim... Yani kendimi ayakta alkışlıyorum :/ seri üç kitaptan oluşuyor ve bu üç kitapta kitaplığımda mevcut.. ZALİM CAZİBE TEHLiKELİ İLİŞKiLER SERSERİ KALBİM.... ama ben gittim ne yaptım? Serinin en son kitabını başladım okumaya :) Pişman olmadığımı belirtmeleyim, çünkü inanılmaz keyifli anlar yaşattı bana,yazarın okuduğum ilk kitabıydı,mizah duygusu,dialog bütünlüğü ve kurgusunu çok beğendim. Kitabın başlarından inanılmaz keyif aldım,özellikle Arthur'un İskoçyaya gidişinde yaşadıkları,Kerry ile ilk karşılaşmalarını okumak mükemmeldi... Sadece çok küçük,minnacık bir bölüm vardı orta kısımlarında. O kısımlarda biraz fazla ayrıntı olduğunu düşünerek sıkılmaya başlamıştım ki işler daha da kızışan bir hal aldı,sayfalar su gibi aktı bitti.o bölümlerden sonra nasıl bittiğini anlamadım desem yeridir ;) Arthur Christian, intihar eden serseri grubunun üyelerinden Phillip'in iskoçya'da yaptığı yatırımları denetlemek ve herşeyi satıp sorunları halletmek için İskoçya'ya doğru yol alır... İskoçyanın doğasının güzelliğini sevmiş olsada,o bir ingilizdir ve iskoçlar ingilizlerden hiç hoşlanmazlar dır. ;) ama bir şekilde arkadaşının bahsi geçen Çiftliğe malları bakabilmesi gerekmektedir. Bu kısımda başına gelenlere kahkahalarla güldüm,tam herşey yoluna girdi derken anlayamadığı bir yerden silah sesi duyar,ve ne yazık ki vurulan kendisi,vuranda Kerry McKinnon'dur.... Kerry McKinnon... Kocası öldüğünde ona biraktığı tek şey yığınla borç,hastalık kapmış sığırlar... Elinden gelen herşeyi yapmak için mücadele eder,ama kocasının İngiliz Lordunun biri ile anlaşmış olduğuna inanmak istemez. Bir an önce ya borçlar ödencek yada çiftlik terk edilecektir.. Konu böylelikle başlamış olur,elbette kimin kim olduğu bilinmiyordur.. Ve en can alıcı kısımlarda bu kısımlardı..Özellikle sonundaki mahkeme sahnesi gayet etkileyiciydi. Severek okuduğum bir kitap oldu.. Şimdi geriye sarıp Kettering Kontu Julian'ın hikayesini okumak için gün sayacağımm... SeRpiL...

Siyah Nefes - Günebakan Üçlemesi 1
Siyah Nefes - Günebakan Üçlemesi 1

5

Siyah Nefes__Gülşah Elikbank Nam-ı değer Günebakan üçlemesinin ilk kitabı...Okudum ve itiraf ediyorum yer yer bazı kısımları atlayarak bitirdim.. Konu olarak okuduğum fantastiklerde (yerli olanlarda) hayal gücü çok fazla GENİŞ olan bir kitaptı.. Okurken gözünüzde zaman ve olayları canlandırmamak imkansız,zira başka türlü adapte olamıyorsunuz.. O zaman neden atlama gereği duydun diye sorarsanız,size şimdilik bir örnek verebilirim.tam Kader Bulutu dedikleri kötü buluta doru giderken heycanla neyle karşılaşacağını okumak için sabırsızlandığınız bir anda,tam iki sayfa boyunca aklındaan dedesini ne kadar özlediği geçer ve onu düşünmeye başlar :((( dile kolay iki sayfa ! ve ben meraktan çıldırma aşamasına gelmeden mecburen çevirmek zorunda kaldım sayfaları. Diğer yandan konunun farklı olduğunu söyleyebilirim... Nil nasıl olduğunu anlamadan bir kaza geçirir ve gözlerini lanetlenmiş bir kasabada açar... O bu kasabada beklenen kişidir.. Bunu da Aneko adlı yüz elli yıldır yaşayan bir kadından öğrenir...Kasabada iki kabile var,biri Süfenkler diğeride Temenler.. İlk başta Süfenklerin kabilesine götürülür ve Fimes adlı bir koruyucu vardır.. Nil'in yapması gereken Kasabayı lanetleyen Mirandanın kocasının kalbini bulmak ve lanete son vermektir... Ama bunun için çok kötü yollardan ve ölümlerden geçmesi gerekir.. Nil'in yetenek hırsızı olması işini kolaylaştırsada,Temenlerin lideri Kayra ya olan aşkı akışı değiştirecektir.. Bu ksımları okumak gerçekten keyifliydi,ama dediğim gereksiz anlatımlar olmasaydı çok daha keyif alabilirdim... Kitabın sonu Lanetin en başına Mavi Dağ'a kadar uzanır... ve şimdi okunması gereken Bir kitabım daha var,neyseki kitap elimde... Tabi henüz okumaya başlayamayacığım,azıcık ara vermek kitaba da banada çok faydası olacak.... SeRpiL....

Yazgı
Yazgı

9

JULE GARWOOD_YAZGI Her JG kitapları gibi keyifli bir şekilde bitti.. Şimdi uzun bir süre bekle ki bir başka JG okuya bilelim. Aslında sindire sindire okuyacaktım ama dayanmak ne mümkün. Pazar gününün sakinliğinin bana verdiği yetkiye dayanarak bitti kitabım.. Kitap daha ilk satırında,ciddi anlamda ilk satırında heycan yaptırıyor okuyucuya.. Hele bir ayak ısıtma kısmı var ki, kitabın içinde yer yer rastlıyorsunuz bu anıya ve kalbiniz acıyarak yüzünüzde gülümseme ile okuyup taa en başa dönüyorsunuz.. Bir çok kişiye diğer kitapları ile aynı geleceğine eminim,bu benim için önemli değil,zira hiç bir yazarda bulamadığım nüktedanlığı,sevgiyi,ihtiras ve aşkın ateşini bu yazarda seviyorum. Beni etkiliyor. NOKTA. Baron Duncan kızkardeşinin intikamını almak için,Baron Louddon'un kalesine gider.Hedefi Baronun kızkardeşi Madelyn'i esir almaktır ama kendisi esir alınır. Kurt lakaplı savaşçı Duncan'a kılıç çekecek yada ölümünü üstlenecek baba yiğit olmadığından,onu çırılçıplak dondurucu soğukta bırakırlar. Tam o sırada cennetten gelen bir melek Duncanın bağcıklarını çözer ve onu kaçırabilmek için gizli geçite taşır.. Artık ikiside birbirinin esiri konumundadır.. Madelyn,artık abisinin işkence ve zülmünden kaçmanın yollarını arar,tam planını gerçekleştirdiği sırada abisinin Kurt lakaplı savaşçıyı esir aldığını öğrenir. Adamın ölmesine gönlü razı olmaz ve onuda peşine sürüklemeye karar verir Arkalarında Kurt'un askerleri ile Wexton'a doğru yola çıkarlar... Konu bu şekilde başlar..Duncanın kardeşleri,Edmound ve Gilard okunması en keyifli savaşçı kardeşlerden di yine,ve elbette Loundoonun kötülüklerine maruz kalan Adele, ve Adelenin nişanlısı Gerald... Aslında kitaptaki sevdiğim karakterleri saymakla bitmez..Ve ben bu dönemin historicallerinde Kral Willam ve Henry’i bile seviyorum :) Çok severek ve bol gülerek okuduğum Julie Garwood romanıydı(Çevirmene rağmen). Savaşçı karakterlerime Duncan Wexton'u da ekleyerek rahat bir nefes alarak gururla tavsiye edebilirim... Şiddetle tavsiye ettiklerimden olmayı başardı,ve bu da benim YAZGIM...