Muhteşem..Aşk,Macera,Polisiye harmanlı bir film seyretmiş kadar içerisine alıverdi beni..Başlarda biraz durağan gibi gelse de ki karizmatik Ryan Boldari ve ailesi işin içine girince akıp gitti kitap..Çeviri basım harika idi..O ne anlatım gücü..Nora Roberts'in kadın kahramanlarını biraz problemli bulsam da çok beğendim.. Romandaki kadın kahramanımız Dr.Miranda Jones sanat alanında bir uzman bu aileden geliyor.Babası bir arkeleog annesi sanat tarihi uzmanı..Ağabeyi Andrew ile bir sanat enstitüsünü yönetiyor..İkili ilişkilerde başarısız..Takdir edilmemiş..Hikayeyi okurken bu kızcağız nasılda bir ruh hastası olmadığına çok şaşırdım..Çünkü etrafı görülmeyen buzlarla ile örülü..Tek sıcak şey ağabeyi Andrew ile olan ilişkileri..Birbirlerine .çok düşkünler..Ama Andrew'da eşinden yeni boşanmış..Alkol problemi var kendi sorunları ile savaş halinde.. Andrew'in Eski sevgilisi Annie ile dost anlamında görüşüyor oda alkolik eşinden yeni boşanmış.İlk deneyimleri birbirleri ile olmuş..Ama sonra Annie hamile kalımış bunu Andrew'e söyledikten sonra bebeğini düşürmüş..İlişkileri bitmiş dostluk kalmış..İkisi de başka şeyi kurcalamamış ve yarım kalmış... Miranda Jones'a Maine'deki ev büyük annesinden kalmıştır..Ne annesi ne babası yaklaşık 25 yıldır bir arada yaşamamaktadır..İki tarafta kendi hayatını yaşamakta..Bir anlamda cilalı Jones soyadı ve itibar için bir araya gelinen dışarıdan mükemmel içeriden hiç bir şeyi olamayan bir aileye sahip..Her şey kopuk kopuk yapay..Bu aileyi hiç sevemedim..sevilecek gibi değil ki.. Bu genç kadın annesi Elizabeth tarafından aniden Floransa'ya bir dizi test yapması için çağrılır..Bu eser bir heykeldir..Kara Leydi ismindeki heykel efsane Ronesans zamanı sanatçısı Mchel Angelo tarafından yapıldığından şüphelenilmektedir..Ama gidişini evin önünde uğradığı saldırı yüzünden geciktirmek zorunda kalsada oraya gidip testleri yapar..Orjinal olduğunu söyler..Fakat daha sonra çok trajik şekilde görevinden alınıp Maine'e annesi Elizabeth tarafından geri gönderilir..Çünkü bu heykel orjinal değil sahtedir..Araştırmayı tamamlanması beklenmez bile..Bu olay ile mesleğindeki itibar ve saygınlık tehlikeye girer..Başında olduğu kurumun adını tehlikeye atmak ile suçlanarak korkunç bir kaosun içinde bulur kendini.. Vee gelelim kazrizmatik Erkek kahramanımıza Ryan Boldarı yarı İtalyan yarı İrlandalı ..Kalabalık ve sevgi dolu bir aileden geliyor..Bu günlere gelmek için epeyce bir hayatın feleğinden geçmiş..Boldari Sanat Galerisi sahibi..Ama bu görünüşte..Ryan Boldari’nin bir sürü sanat galerisi var ama esas uzmanlık alanı biraz sıra dışı; tam bir profesyonel hırsız… Miranda'nın karşısına sanat galerisi kimliği ile çıkıyor..Amacı başka..Emekli olacak son bir büyük iş yapmak..Bunu da onların sanat galerisinden çalmayı planladığı bir bronz heykel ile yapmayı planlıyor..Miranda'dan ne kadar etkilenirse etkilensin işinden planlarından şaşmayacak kadar profesyonel..Andrew'in güvenlikteki zaaf açıklarından faydalanarak o heykeli çalıyor..Fakat çok kötü bir şey oluyor..Heykel sahte çıkıyor..O da hesap sormak için Miranda'nın karşısına sıradışı şekilde çıkarak yapıyor bunu.. Sonunda bu olayları birlikte araştırmaya karar veriyorlar...Kendilerini bir anda cinayet ve olaylar zincirinin içinde buluyorlar..Kara Leydi'nin sahte çıkma olayı yüzünden zorunlu izin olamn Miranda ile yolları Floransa'ya kadar düşüyor..Bu cinayeti kimin kimlerin yaptığını bulmak zorundalar..Miranda İtibarı Ryan ise son işinde yarım kalan emeklilik işi için...Fakat aralarında oluşan müthiş çekim onları bir ilişkiye yönlendirir..Miranda şimdiye kadar ikili ilişkilerde başarısız olmuş uzun süreli bir ilişkiye girememiş bir genç kadın..O buna Jones laneti diyor..Ryan içinde durum farklı değildir...Aralarındaki çekime ne kadar karşı koyamazsa da zamanı geldiğinde çekip gidecek gücü bulmak ona gittikçe zor gelmeye başlamıştır...İkiside birbirlerine bağlanırken olası ayrılık zamanı için daha çok endişelenseler de onları bu durumdan uzak tutan mevcut katilin acımasızlığı ve kimliğini bulmanın aciliyetidir.. Kurgu bakımından oldukça güçlü bir hikaye idi..Çok heyecanla okudum..Katilin kimliğini son sayfalara kadar acaba bumu diyerek okudum..Tavsiye ederim..Polisiye,gerilim ve aşk ile harmanlanmış bu kitabı okuyun...
Bir Çapkına Vuruldum Sabrina Jeffries Orjinal adı Never Seduce a Scoundrel olan kitabın puanı 5/3,92 Benim puanım 5/4 açıkça söylemek gerekirse bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmemiştim..Şu anda yayınevinin devam eden Hellions of Halstead Hall serisinden daha güzel gibi geldi bana.. Bu seriyi devam edip bitirseydi daha iyidi bana göre..Kitap çok akıcıydı hiç sıkılmadan okudum diyebilirim..Varis Leydileri yetiştiren bir okulun maceralarını anlatan bir seri idi. Yedi kitaplık bir serinin ilk hikayesinde asil bir genç kız olan Lady Amelia Plum ve Amerikalı Binbaşı Lucas Winter'in hikayesi idi.. Amelia'nın zengin servetinde sosyetedeki çok erkeğin gözü vardı ona göre servet avcısı bu erkeklerin ona hayallerini kurduğu maceraları yaşatacak kadar egzotik ve cesur değildiler.. Fakat katıldığı davetlerin birinde çok sıra dışı şekilde tanıştığı Binbaşı Lucas Winter'in sakladığı sırlarını hatta İngiltere'ye neden geldiğini neyin peşinde olduğunu öğrenir..Öğrendği bilgiler içinde bu adamın gizli görev ile gelmiş olmasıdır..Peşinde olduğu iki kişiden biriside üvey annesidir..Onun neden Dolly'nin peşinde olduğunu öğrenmek için ilişkisini sürdürmeye ve aptal kızı oynamaya karar verir... Lıcas İçin de durum farklı değildir.O da dolandırıcılıktan araştırdığı kişinin üvey kızından bir şeyler öğrenmeye kararlıdır..Şu an Londra dışında Amelia'nın babası ve üvey annesini beklerken Amelia'dan bir şeyler öğrenmenin peşindedir..Bu yüzden birbirleri ile görüşmeye devam ederlerken yakınlaşmaları da kaçınılmazdır..Hem de yakacak cinsinden...Birbirlerini kandırmaya uğraşırken Amelia'nı fütursuzluğu Lucas'ı şaşkına çevirirken kendilerini birbeilerinin kollarında bulmalarıda kaçınılmazdır.. Fakat unuttukları bir şey vardır..Servet avcısı eş adaylarından savaş gazisi Lord Pomeroy'un Amelia'nın peşini bırakmamakta olan ısrarıdır..O kadar ileri götürki işi..Lucas'a da peşlerinden Gretna Green'e kadar onları takip etmek düşer.... Bu olay her şeyi değiştirecektir...Çok severek okudum ve okurken çok eğlendim..Bazen kahkahalarımı tutamadım..Çok başarılı bir kitaptı..Bu serinin devamını okumak nasip olur umarım.. School For Heiresses 1. Never Seduce a Scoundrel (2006) Bir Çapkına Vuruldum 2. Only a Duke Will Do (2006) 3. The School for Heiresses (2006) (with Renee Bernard, Liz Carlyle and Julia London) 4. Beware a Scot's Revenge (2007) 5. Let Sleeping Rogues Lie (2008) 5. Don't Bargain with the Devil (2009) 6. Snowy Night with a Stranger (2008) (with Jane Feather and Julia London) 7. Wed Him Before You Bed Him (2009)
Kapıldım Sana - Katharine Ashe Orjinal Adı Swept Away By A Kiss olan Kapıldım Sana Goodreads Puanı 5/3,62 Benim puanım 5/4 Katharina Ashe İlk defa okuduğum bir yazar biraz kaopuklukları olduğunu hissetsem de beğenerek okudum.. Orjinal ve değişik bir hikayesi vardı.Bu tip denizde geçen maceralara bayılıyorum aslında hikayeyi beğenmemdeki etkende bu oldu.. Fakat hikaye ilerledikçe hikayenin erkek karakterine sinir oldum.Kızı terk edip durması dönüp gelmesi bana biraz tuhaf geldi..Hikayenin sonunu çok da beğenmedim yazar sanki birden kesti sonunu..Birden bitiriverdi...Aslında yazar hikayeyi çok güzel yakalamıştı biraz daha iyi işleyebilseydi çok güzel macera ve romantik hikaye çıkabilirdi..Bu kadar kusurları olsa da severek okudum yine de.. Hikaye bir gemide başlıyor Valerie Monroe iki yıldır sürgün hayatı sürdüğü Amerika'dan İngiltere'ye dönmeye karar vermiştir..Geçmişte yaptığı düşüncesizce hareketler yüzünden adı lekelenmiş KOnt olan babası da onu sürgüne göndermiştir.Bindiği gemide Vikont Steven Ashford ile karşılaşır tabii ki onun Vikont olduğunu bilmemektedir.Çünkü Steven Cizvit Papaz kılığında kendisini Etienne olarak tanıtır..İkili ilk karşılaşmalarından itibaren aralaronda müthiş bir çekim oluşmuştur..Demir gibi bir iradeye sahip olan Etienne insan ticareti yapan suçluların peşindedir ve kimliğini gizlemektedir..Şimdiye kadar da bu işi çok başarılı şekilde sürdürmüştür..Fakat gemi ele geçirilir ikili aynı odada kalmaya mecbur bırakılır.Gemiyi gaspeden korsan Braine'nin amacı bem Etienne'ye ders verip onun iradesini kırmak hem de Valerie'yi yatağa atmaksa da burada asıl tehlikede olan Valerie'dir..Amaç onları bir yatağa atıp yakılaşmalarını sağladıktan sonra Valerie^'den faydalanmaktır..Etienne ne kadar demir gibi iradeye sahip olsada sonunda o da bir erkektir bu durum onu çok zorlar.. Çünkü şimdiye kadar Valerie'den etkilendiği kadar hiç bir kadından etkilenmemiştir..Büyük babasının ona söylediği kehanetin doğru çıkmasından korkmaktadır..Annesi tarafıdan kızılderili Etienne'nin dedesi büyük aşkla bağlanacağı kadını tarif etmiştir..İsmini bile söylemesine rağmen Etienne bunu görmemezliğe çalışır kendisini hep Valerie'den geri çekmekte başarılı da olsa bazı durumlarda onun etkisine kapılmaktan kendini alamaz.. Valerie içinde durum farklı değildir..Şimdiye kadar ismi çıkmış bile olsa hiç bir erkeğin kendsine bu kadar yaklaşmasına müsaade etmemiştir..Sonunda Etienne gemiyi Valerie'nin hayatı pahasına ona yardım etmesi ile gemiyi geri alır..Ve yolları ayrılır..Ayrılırken Etienne ona bir Fransızca İncil verir.. Ve beş ay sonrasına gidilir..Valerie vatanına dönmüş ağabeyinin yanında kalmaya başlamıştır..Ağabeyi ve en samimi arkadaşı,sırdaşı evlenmiştir..Valerie sosyeteye dahil olmuştur. Son derece de gözdedir.Ama o Etienne'yi unutamamakta onu çok özlemektedir..Cizvit Papazımız Etienne yani Vikont Steven Asfhord'da kendisinin gelmesine gerek olmadığı halde yarım kalmış bir görev için İngiltere^ye yıllar sonra geri döner..İkiside bir davette karşılaşırlar...Valerie için şok olan ise aylardır papaz olduğunu sandığı adamın Vikont olması kendisine olan kayıtsız tavırlarıdır..Bu genç kadını çok yaralrsa da bu işin içinde bit yeniği olduğunu tahmin ettiği için olayı kendi yöntemleri ile araştırmaya ve Steven ile deyim yerinde savaşmaya başlar.. Konu olarak oldukça güzel bir hikaye idi..Yazar biraz daha özenli anlatım,kurgu sağlayabilseydi muhteşem bir hikaye olacaktı..Yinede okurken zevk ile okudum..Üç kitaplık bir seri olduğunu öğrendiğim bu seriyi okumak istiyorum..Umarım yayın evi bu seriyi fazla zaman geçmeden yayınlar..Kusurlarına rağmen yazarın anlatımını kalemini sevdim.. Rogues of the Sea 1. Swept Away By a Kiss (2010) Kapıldım Sana 2. Captured By a Rogue Lord (2011) 3. In the Arms of a Marquis (2011)
Orjinal adı Lord Lightning olan Karşı Konulmaz Aşk'ın Goodreads puanı 5/3,36 Benim puanım 5/3,5 Beğenerek okuduğum bir kitaptı.Konusu oldukça da değişikti..Ama kitap istediğim gibi akmadı okurken .. Okurken de sıkılmadım .. Aile içi hesaplaşmanın ortasına düşen evde kalmış bir astrolog kızın hikayesi idi bu..Haytını yıldızlara bakıp gelecekten haber vermeye çalışan bir genç kızdı Eliza Farrell ..Babası borçlarından dolayı hapiste idi..Babasının başı dertten hiç kurtulmazdı ki..Ya kumardan yada borçtan..O gün çok acil olarak 20 Paunda ihtiyacı vardı..Babasının hapisten kurtulması için .. O gün işe o amaç için başlamıştır..Fakat işler umduğu gibi gitmememektedir.. Çünkü O gün Şimşeklerin Efendisinin metresi merak edip ona gelecekten haber alması başvurması ile başlar olay..Ondan istediği aslında imkansızdır nevi şarlatanlık yapmasını beklemektedir...Yıldızına baktığı bu genç adam ile bu aktrist kadının geleceğini görememektedir..Bir de bu adamın çok güzel kalbi olduğunu görmüşsede bu yorumu onun para kazanmasına yeterli olmayacaktır..İki sevgilinin de tartışarak ayrılmasına neden olacaktır.. Tam da ümit kestiği paradan bu genç adamdan umulmadık bir teklif alır..Onun iki hafta metresi olacaktır..Parasını alacaktır.. Babasını hapisten kurtarmak ve astroloji kitaplarını da babasının gazabından kurtarmak için Eliza Lord Edward Hartwood'un teklifini mecburen kabul eder..Ama gerçek metresi olmayacaktır.. Ve tam da kargasanın içine düşer..Hen Edward hem de Edwardın annesi Lady Hartwood'un iktidar savaşının içine düşer..Çünkü Edward'ın teklifinde şartlarda ona düşen mirası alabilmesi için Metresi ile birlikte 15 gün annesinin evinde kalması şarttır..Fakat ana oğul 15 yıldır görüşmemektedir..Aralarındaki savaş o kadar yıla rağmen hız kesmemiştir..Büyük ağabeyinim ölümünde aile işleri ile ilgilenmemesinden dolayı annesi Edward'ı suçlamaktadır..Edwrd ise annesine ne yaptısa doğduğu andan itibaren kendini sevdirememiş olması ona davranışlarının düşmanca olması nedeni ile onun gerçek annesi olmamasından bile şüphe etmekte..Onu kızdırmak ve üzmek için her türlü ahlaksızlığı da göz önünde yaşamaktadır..Aslında o kalan mirasa da hiç ihtiyacı da yoktur..Fakat annesine yıllardır duyduğu hınç ve öfke yüzünden ona acı çektirmek istemektedir..Bunu yapmak içinde herkesi kullanmaya niyeti vardır öyle ki babasının metresini bile o eve çağıracak kadar ileriye gider... İşte bu şartlar altında geçirelecek bir on beş gün hiç de kolay değildir..Bir de Edward ile Eliza arasında oluşan olağanüstü çekim de işin cabasıdır..Kitabı okurken astroloji hakkında epeyce de bilgiler verdi yazar..Dönemin kadına ve suçlulara bakış açısı oldukça ilginçti.. Hiç bir şey dışından görüldüğü gibi değildir..Çok soğuk ahlaksız zannettiğiniz kişinin olağanüstü sevme kabiliyeti olabilir... O soğuk ve kalpsiz görünen adamın içinden çıkan sevgi müthişti..Bunu ona yapanda evde kalmış çilli kızımız Eliza idi.. Değişik bir hikaye idi..Bir denemenizi öneririm... Astrology Serisi. 1. Lord Lightning (2010) Karşı Konulmaz Aşk 2. Star Crossed Seduction (2011) 3. Perilous Pleasures (2012)
Bu hikayeyi cok cok sevdim. Yazarin bence ülkemizde yayınlanan en güzel romani. Sonlara dogru ise okurken gözyaslarimi tutamadim. Simdiye kadar Desire serisindeki en güzel roman di. Marley Jameson altı aydir eski patronu Chrysander Anetakis ile birlikte idi. Cok iyi giden ilışkileri vardı. O gün Marley o kadar dikkat etmelerine ragmen hamile kaldıgini farketmisti.sevgilisinin tepkisinden cekiniyordu. Gelecege ait planlar yapmamışlardi. Ama sevgilisinin asistaninin tuzagina düstü. Ve Chrysander onu evinden,hayatından kovalar şekilde atti.Daha ne oldugunu anlamadan bilinmeyen kişiler tarafından kacırıldi. Onun ihanetine inanan Chrysander istenen fidyeyi ödemedi. Bunun acısina dayanamayan Marley hafizasini yitirdi. Kim oldugunu,ne oldugunu unuttu Tavsiyemdir. Bu kitap bir seri 3 kitaptan oluşuyor..Ağustos ayında çıkacak olan Sana Değer de bu seriden ortanca kardeş Theron Anedakis'in hikayesi bu.. The Anetakis Tycoons Series, 1.Mistress ( Hatırla Sevgili ) 2.The Tycoon's Rebel Bride ( Sana Değer ) 3.The Tycoon's Secret Affair
Hırçın Sevgilim-Nicola Cornick Nicola Cornick'in Hırçın Sevgilim The Brides Of Fortune serisinin üçüncü kitabı Goodreads puanı 5/3,57 idi benim puanım 5/4 güzel bir roman idi..Bu yazarı herkes sevmiyor biliyorum ama benim okumaktan zevk aldığım bir yazar yinede..Bu üçüncü kitap ile seri bitmiş bulunuyor fakat iki kitap daha görünüyorsa da onların yan kahramanlara ait olduğunu öğrendim... Bu macerada Dam vergisini işleme koyan Fortune's Folly'nin ileri gelenlerinden Sir Monty ve Tom kız kardeşi Elizabeth Scarlett'in hikayesi idi.Bu hikayeyi severek okudum.Diğer roman kadın kahramanlarından biraz daha hırçın gözü pek fettan bir kahramandı..Biraz da şımarık..Ama sevdiği erkek için yapamayacağı şey yoktu öyle ki tam da evliliğin arifesinde onu kaçırıp evlilikten vazgeçirmeye uğraşacak hatta kaçırmaya göze alacak kadar da cesurdu da.. Nat Waterhouse Elizabeth ile dokuz yıldır arkadaştı ona çok değer verirdi ama bu sefer ona göre fazla ileri gitmişti..Gerçekleşmek üzere olan evliliğnden vazgeçmesini istiyordu ona göre makul bir evlilik olacaktı sıkıntılarından kurtulacak karşılığında Kontluk unvanını evlenmek üzere olduğu Flora Mİnchin'e verecekti..Adil bir alışverişti ona göre..Ama Lızzie bu sefer gerçekten ileri gitmişti.onu hapsedip evlenmekten vazgeçirmek tam bir şımarıklık idi.. İşte tam da bu sahnede ateşle barut yanyana olmaz sözü yerine geliyor bu ateşli tartışmadan beklenmedik bir yakınlaşma doğuyor. Lizzie onu bilerek hatta oynayarak kontrolünü yitirmesine umulmadık bir yakınlaşma içine girmelerine yol açıyor.. Onu başka bir kadınla evlenme düşüncesi bunu ona yaptırtmış ona umutsuzca aşık olduğunu fark etmiştir.. Şimdi Nat büyük bir şok içerisinde Flora ile ertesi günün gerçekleşecek muhtemel evliliğin olamayacağını Lizzie ile evlenmesi gerektiğini düşünmekte ve şok içindedir..Ama sonuçta Lizzie'de zengindir maddi sorunları onunla evlenerek de çözebileceğini evliliklerini renkli de olabileceğini düşünmektedir..Sonuçta Nat pratik bir adamdır..Fakat Lizzie ise Nat'ın kendini sevmediğini ve korkunç bir hata yaptığını anlamış evliliğinin aşksız olma durumunu kabul edemeyeceğinden ondan kaçmaya karar verir.. Fakat gelişen olaylar sonucunda üvey ağabeylerinden öldürülmesi geride kalan ağabeyinin acımasızca evlenmemesi için namusunu iyice lekelemeye kalkmasına kıl payı Nat tarafından kurtarılır onunla evlenmeyi kabul eder..Ama değişen bir şey yine yoktur.Aralarında ki tutku Lizzie için yeterli değildir..O eski arkadaşlıklarını ,aralarındaki paylaştıkları sımsıcacık dostluğu aramaktadır..Fakat evlilikleri gerçekten bazı yönlerden renkli idi..Özellikle Lizzie'nin Nat'e kızdığı zamanlarda verdiği tepkiler her erkeğin kaldırabileceği kadar da masum değildi... Bu arada arkadaşları Laura ve Alice ise onçok değer vardiğini sevdiğini ama kendisinin fark etmediğinde ısrarlı idiler..Evet ilk iki kitaptaki Laura bu bölümde hamile Alice ise Miles ile yeni evlenmiş balayı aylarındalardı..Lizzi'nin üvey ağabeyi tarafından hamile bırakılıp kenara atılan Lydia 'da doğum için gün sayıyordu.. Güzel bir hikaye idi..Çeviri ve kapağı oldukça iyi idi..Kapak orjinaldi tabii ki..Yayınevi bu seriyi aynı çevirmen ile çevirtmesi oldukça iyi bence..Esra Doyuk bence oldukça başarılı bir çevirmen.. Değişik bir tat alıyorum Nicola Cornick'ten diğer historical yazarlarına göre daha az romantik ama daha gerçekçi yazıyor bence..Okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar dilerim...