Süryaniler, sadece Türkiye'nin değil aynı zamanda tüm Ortadoğu coğrafyasının en eski etnik topluluklarından biridir. Konuştukları Arami dili hem Yahudilerin ve hem de Ortadoğu'da yaşamış bulunan eski kültürlerin ana lisanıdır. Bu nedenle, özellikle bu dilde yazılı olan kaynaklar dünya kültürünün nirengi noktalarını oluşturmaktadır. Süryani tarihçilerin bin yıllar boyunca yazdığı eserler Ortadoğu'daki topluluklarca okunmuştur ve bugün geçmişteki uygarlıklarla ilgili bilgilerimizin de temelini oluşturmaktadır.

Süryaniler, sadece Türkiye'nin değil aynı zamanda tüm Ortadoğu coğrafyasının en eski etnik topluluklarından biridir. Konuştukları Arami dili hem Yahudilerin ve hem de Ortadoğu'da yaşamış bulunan eski kültürlerin ana lisanıdır. Bu nedenle, özellikle bu dilde yazılı olan kaynaklar dünya kültürünün nirengi noktalarını oluşturmaktadır. Süryani tarihçilerin bin yıllar boyunca yazdığı eserler Ortadoğu'daki topluluklarca okunmuştur ve bugün geçmişteki uygarlıklarla ilgili bilgilerimizin de temelini oluşturmaktadır.

Masumiyet, bir katili arkadan vurabilir mi? "Angel kapüşonunun altında boncuk boncuk terliyordu. Bu tehlike hissi onu boğuyordu. Eskiden olsa, takip edildiğini anladığı anda çeker giderdi. Postu deldirmemeye çalışan bir hayvan gibi, düşünmeden davranırdı. Özünde, hepsi bir tür oyundu aslında. Hırsız, polis... hızlı koşan kazanırdı. Hem yakalanıp hapse atılsa, ne değişirdi ki? Ama bu kez, hiçbir şey oyun değildi. " Neredeyse tüm Şili bir azılı katili arıyor. O ise, artık durmak, sığınmak, geçmişin hayaletleri dışında kimse tarafından rahatsız edilmemek arzusuyla kaçıyor. Ne var ki, kaderi onu, Paolo adında küçük bir çocuk kılığında, Şili'nin en güney ucunda bekliyor. Yeni bir hayat kurmaya çalışırken ve sonu gelmez bir kovalamaca sürerken, fonda bir soru sürekli yankılanıyor: Bir katil gerçekten sevebilir mi? Fransız edebiyatının ödüllü genç yazarlarından Anne-Laure Bondoux, zor bir sevgiye Güney Amerika'nın hüznüyle hayat veriyor. Her sayfasında başka bir öngörülmezliği barındıran roman, okuru yer yer gerçeküstü anlatımıyla sarmalarken, cevabı belki de duygularda aranması gereken sorularla gafil avlıyor.

Masumiyet, bir katili arkadan vurabilir mi? "Angel kapüşonunun altında boncuk boncuk terliyordu. Bu tehlike hissi onu boğuyordu. Eskiden olsa, takip edildiğini anladığı anda çeker giderdi. Postu deldirmemeye çalışan bir hayvan gibi, düşünmeden davranırdı. Özünde, hepsi bir tür oyundu aslında. Hırsız, polis... hızlı koşan kazanırdı. Hem yakalanıp hapse atılsa, ne değişirdi ki? Ama bu kez, hiçbir şey oyun değildi. " Neredeyse tüm Şili bir azılı katili arıyor. O ise, artık durmak, sığınmak, geçmişin hayaletleri dışında kimse tarafından rahatsız edilmemek arzusuyla kaçıyor. Ne var ki, kaderi onu, Paolo adında küçük bir çocuk kılığında, Şili'nin en güney ucunda bekliyor. Yeni bir hayat kurmaya çalışırken ve sonu gelmez bir kovalamaca sürerken, fonda bir soru sürekli yankılanıyor: Bir katil gerçekten sevebilir mi? Fransız edebiyatının ödüllü genç yazarlarından Anne-Laure Bondoux, zor bir sevgiye Güney Amerika'nın hüznüyle hayat veriyor. Her sayfasında başka bir öngörülmezliği barındıran roman, okuru yer yer gerçeküstü anlatımıyla sarmalarken, cevabı belki de duygularda aranması gereken sorularla gafil avlıyor.

Edisyon düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Edebiyat-roman-yabancı

"öteki" sandığımız biz olmayalım? "Doğuculuk" yapmanın ne doğuda ne dde batıda geçer akçe olma şansı yok artık, biliniyor; "Batıcılık" yapmanın da aynı biçimde verimsiz kaldığını son 200 yıl bize bunu öğretti. Bunun yerine artık büyük ölçüde kendiliğindemiş gibi akıp gelen batılı bilgi araç ve kaynaklarının yanı sıra, kütüphanelerimizde "doğu" raflarının sayısını artırmasına bakmalıyız; elbette bu ikincisi, ilki gibi kendiliğinden akıp gelmiyor, hata yapmayı, başarısız olmayı, eksik ve yarım kalacak ümitsiz görünümlü tasarılara girişmeyi şart kılıyor.

"öteki" sandığımız biz olmayalım? "Doğuculuk" yapmanın ne doğuda ne dde batıda geçer akçe olma şansı yok artık, biliniyor; "Batıcılık" yapmanın da aynı biçimde verimsiz kaldığını son 200 yıl bize bunu öğretti. Bunun yerine artık büyük ölçüde kendiliğindemiş gibi akıp gelen batılı bilgi araç ve kaynaklarının yanı sıra, kütüphanelerimizde "doğu" raflarının sayısını artırmasına bakmalıyız; elbette bu ikincisi, ilki gibi kendiliğinden akıp gelmiyor, hata yapmayı, başarısız olmayı, eksik ve yarım kalacak ümitsiz görünümlü tasarılara girişmeyi şart kılıyor.

Yayınevi düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Timaş Yayınları

Yayın yılı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 2006

Sayfa Sayısı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 112

Format düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali boş

Edisyon düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Doğu Klasikleri

Dil düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Türkiye Türkçesi