rafialtun

Profil Resmi
Detayları:  33 yaşında, Erkek
6 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
rafialtun, camelot adlı üyeyi takibe aldı.
Profil Resmi
camelot

Kitapsever

Kitapsever

10 yıl, 2 ay
Profil Resmi
rafialtun okumuş.
Kazaklar

1863te yayımlanan Kazaklar, Tolstoyun yarı-otobiyografik kitaplarından biridir. Genç ve zengin bir Moskovalı olan Olenin, daha sahici bir hayat arayışıyla Rus ordusuna yazılıp Kafkaslara gider. Birliğiyle yerleştiği bir Kazak köyünde, bir yandan tabiatın ihtişamı karşısında sarhoş olur, bir yandan Kazak ve Çeçenlerin kaba güçlerinden etkilenir, bir yandan da köylü bir kıza duyduğu aşkın karşılıksız kalışıyla, kısa süreli de olsa ruhsal bir uyanış yaşar. Capcanlı ayrıntılar, aşk acısı ve tabiatın güzellikleriyle örülmüş bu güçlü hikâyeyi Leyla Soykutun Rusça aslından yaptığı çeviriden okuyacaksınız.Dilimizde yazılmış en güzel hikâye.Ivan TurgenyevKazakları okurken, her satırda, her kelimede yepyeni, hakiki bir sanat buldum.William Dean Howells

******

Dönemin Kazaklarının ve yöresel kahramanlarının, Tolstoyun geniş hayal gücü ve şiirli diliyle anlatıldığı yapıt, Rusça aslından ve tam olarak Nedim Önal tarafından Türkçeleştirilmiştir.

************

Kabına sığamayan bir Rus gencinin kendini bulmak için gittiği Kafkasyada kazaklar arasında geçirdiği bir yılı anlatan bu roman Turganyeve göre Rus romanının en güzel örneklerinden biridir.
Bu roman Rus genci Olenin, Kazak Yeroşka, Luka, güzel Mariana ve görkemli Kafkas Dağlarının şiiridir.

************

Yazar Servet Somuncuoğlunun bir küçük iz üzerine Kazakların peşine düşmesinin yarattığı bir sevgi öyküsü. 1700lü yıllarda Rusyadaki vatanlarından ayrılmak zorunda kalan Kazaklar ve Malakanlar ülkemize yerleşip Anadoluyu ikinci bir vatan bilirler. Taa ki 1962 yılında gerçekleşen geri dönüş yaşanana kadar. Rusyaya geri dönerler dönmesine ama kalplerinin bir yarısı bu topraklarda kalır. Yazar Servet Somuncuoğlu kitabı yazış nedenini önsözde şöyle anlatıyor: u kitaba biraz da macera olsun diye başlamıştım. İşte bu macera tutkusuyla Kazakların ve Malakanların hikayesine ulaştım. Bu hikayeyi de paylaştım sizlerle. Tarih; bir bilinmezler ve açmazlar dünyası değil, aksine son derece zevkli ve keyifli yolculukların ülkesi. Bu ülkede izler aramak, izlerin peşinden bilinmeyene ulaşmak her zaman mümkün. Bir küçük işaretin beni ve sizi nereye götüreceğini bilmek için, satırlarıma devam ettim. Şimdi gerçeklerle düşlerin birbirine karıştığı yolculuğumuz, içinizden geldiği gibi devam etsin, derleyip toparladığımız bu küçük izin peşinden...

************

Büyük Rus yazarı Lev Tolstoyun ilk yapıtı olan Kazaklar, iki karşıt dünyanın çarpıcı bir üslupla karşılaştırılmasıdır. Bu iki farklı dünyadan biri çeşitli kültürlerin etkisi altında yaşayan ve kibarları oluşturan aristokratların, diğeri ise, kendi geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ve başka bir kültürle karşılaşmamış olan halkın dünyasıdır. Tolstoy, dağlarda yaşayan Terek Kazaklarını anlatırken bu insanların ülkeden kopuşlarının nedenlerini, içinde bulundukları koşulların onları nasıl savaşçı kıldığını gerçekçi bir üslupla sergiler.Kazaklar: Kültürlerin çatışması.

************

Kazaklarda insanın doğal durumuyla toplum tarafından bozulmuşluğu arasındaki karşıtlığı ustaca işleyen Tolstoy, bu sade insanların yaşantısında adeta bir çıkış yolu bulmaya çalışmaktadır

************

Rusyadan aldığım mektuplarda, ordaki tanıdıklarımın en yakınların bana acıdıklarını öğreniyorum.Bence hepiniz değersiz ve acımasız insanlarsınız!...Siz mutluluğun ne olduğunu ve yaşamayı bilmiyorsunuz.Her gün benm gördüğüm şeyleri görmeli ve anlamalısınız.Dağların doruklarındaki ulaşılmaz karı görmelisiniz.Biz kadının, insana Tanrı elinden çıkmış ilk kadın da böyleydi diye düşündüren hiç bozulmamış saygınlığını ve güzelliğini görmelisiniz.O zaman kimin yaşamını yıktığına, sizin mi yoksa benım mi, kimin, gerçekten yanlış yaşadığına karar verebilirsiniz.Oyunlarınız ve düşlerinizle ne denli acınacak, ne denli utanılacak durumda olduğunuzu bir bilseniz! Yaşadıığım kulubelerin, ormanların ve aşkı, sizin sosyete salonlarınızla, kadınların takma saçlara beslenmiş pomatlı saç lüleriylei doğal olmayan dudak büzüşleriyle, gözlerden saklanan zayıf, çarpık bacaklarıyla karşılaştırdığım zaman bütün varlığım baş kaldırıyor�

************

Tolstoy Kazakları 30lu yaşlarının ortasında, mutluluğu aradığı bir dönemde kaleme almıştır.Romanın kahramanı Olenin de Tolstoy gibi, Moskovanın kibar çevreleri etrafında dönüp durmaktan sıkılmış, farklı hayatların peşine düşerek Kazakların arasında yaşamaya başlamıştır.Hayatında yepyeni bir sayfa açan Oleninin Kazak mıyla tanışması ve bir Kazak kızına âşık olması etrafında gelişen hikâye, aynı dönemde yaşayıp birbirinden alabildiğine farklılıklar gösteren iki toplumu mukayese ederek, hayatın faklı yorumlanış biçimlerini gözler önüne serer.

************

Yazar iki farklı dünyayı çarpıcı bir üslupla inceler. Dağlarda yaşayan Terek Kazaklannı anlatırken, bu insanların ülkelerinden kopuş nedenlerini, içinde bulundukları koşulların onları nasıl savaşçı kıldığını sergiler bütün gerçekçiliğiyle. Doğayı ve doğa ile başbaşa yaşama özlemini saf bir aşk çerçevesinde anlatır. Sanat gücünü ve düşünce derinliğini en açık şekilde ortaya koyar...Arayış ve krizlerle dolu bir hayatın derin yansımaları, onu sıradan bir yaşamın içine çeker ve hayatın anlamını halkın yalın inancında bulur. Farklı iki dünya, çeşitli kültürlerin etkisinde yaşamını sürdüren aristokratlar ve kendi geleneklerine sıkıca bağlı, başka kültürlerle karşılaşmamış, yabanıl ve dövüşken Kazakların dünyası...İnsanın doğal durumuyla toplum tarafından bozulmuşluğu arasındaki bu karşıtlıkta, sade insanların yaşantısında görür çıkış yolunu ve aşkın gerçek yüzünü keşfeder.

******

1863te yayımlanan Kazaklar, Tolstoyun yarı-otobiyografik kitaplarından biridir. Genç ve zengin bir Moskovalı olan Olenin, daha sahici bir hayat arayışıyla Rus ordusuna yazılıp Kafkaslara gider. Birliğiyle yerleştiği bir Kazak köyünde, bir yandan tabi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
Profil Resmi
rafialtun okumuş.
İtiraflarım

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yayordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse,O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir.Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hıristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarımda hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.

******

Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.



************

Bir kuş uçtuğu, yem topladığı ve yuva kurduğu sürece yaşamını sürdürür.Kuşların bu yaşam çabalarını görunce onların duyguğu sevinçten duyuyorum.Keçi, tavşan, aslan; hepsi de beslenmek, çoğalmak ve yavrularını beslemek zorunda oluşlarına imkan veren yaşam şartlarının içinde bulunmaktadır.Biliyorum ki, eğer onlar bunu yapıyorlarsa mutludurlar ve yaşamları kendi kurguları içinde tutarlı ve mantıklıdır.Peki, insan ne yapmak zorunda? O da yaşamın içinde tıpkı hayvanlar gibi mücadele etmek zorunda.Aralarında yanlızca bir fark var; eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur.İnsan yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda.Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.

******

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diril... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
Profil Resmi
rafialtun okumuş.
Çocukluğum

Çocukluğum, usta yazar Tolstoy'un on yaşından itibaren çocukluk ve ergenlik devresini içtenlikle ve kendine has üslubuyla kaleme aldığı unutulmaz bir eser. Yazıldığı dönemden günümüze en çok okunan Tolstoy kitaplarından biri olan Çocukluğum, devrin toplumsal yapısını, anne baba sevgisini, eğitim sistemini, yaşanan çocukça aşkları, anne ölümüyle girilen çalkantılı ruh halini ve sevgi ile nefret arasındaki gidiş gelişleri ele alıyor. Çocukluğum sadece kendi edebi gücü bakımından değil aynı zamanda Tolstoy'u anlamak için de önemli bir çalışma.

Çocukluğum, usta yazar Tolstoy'un on yaşından itibaren çocukluk ve ergenlik devresini içtenlikle ve kendine has üslubuyla kaleme aldığı unutulmaz bir eser. Yazıldığı dönemden günümüze en çok okunan Tolstoy kitaplarından biri olan Çocukluğum, dev... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
Profil Resmi
rafialtun bir yazarı favorilerine ekledi.

Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan, zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan Çocukluk'u bu sıralarda yazdı.

Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım Savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 16 yaşında idi. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Karısına; önceki yaşamı, özellikle de yanlarında çalışan kadın kölelerle olan cinsel ilişkileri anlattığı günlüklerini evlendikleri gün okuması için vermiş ve önceki hayatındaki yaptığı yanlışları öğrenmesini istemiştir. Fakat cinselliğe düşkünlüğü evlilikleri boyunca sürdü. Bu evlilkten 12 çocukları oldu; bu çocuklardan 5'i öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı Savaş ve Barış ile Anna Karenina'yı bu sıralarda yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta Savaş ve Barış'ı 12 kez düzeltmelerini yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. Kroyçer Sonat, Efendi ile Uşak, Karanlıkların Gücü, İman Nedir, İnciler, Kilise ve Devlet, İtiraflarım hep bu yılların ürünleridir.

Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal ve siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını gerçekten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar bir filozof, bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında Diriliş, Gençliğim, Çocukluk, Hacı Murat, Ayaklanış, Sergi Baba, Tanrı Bizim İçimizdedir, Kazaklar, Tesadüf, İki Süvari gibi eserleri vardır.

82 yaşında vefat eden Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek kendisinde oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hristiyan anaşizminin geliştirmeye çalıştığı kitabı Tanrının Egemenliği İçimizdedir kitabıyla yeni bir Hristiyanlık akımı tanımlaması Ortodoks kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı

Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Mosk... tümünü göster

10 yıl, 2 ay
Profil Resmi
rafialtun, İrem Demir adlı üyeyi takibe aldı.
Profil Resmi
İrem Demir

Kitap okumayı seven biri :)

Kitap okumayı seven biri :)

10 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

rafialtun şu an ne okuyor?

rafialtun şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (1 yazar)

Favori yazarı yok.