ören

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
ören okumuş.
Etkili İletişim

İletişim nedir? Sadece konuşmak ve kendimizi anlatmak mı?Yoksa sözlü ya da sözsüz mesajlarla söylenmek istenenleri gerçekten dinlemek, görmek ve anlamak mı?Etkili İletişim programında, İletişim nedir?, Neden önemlidir? ve Kurduğumuz iletişimi nasıl iyileştirebiliriz? sorularının cevapları anlatılıyor.* İlk İzlenim* Aynalama* Buzları Kırma* Yıkıcı Tartışma* Empati* Geçişkenlik Teorisi (Ego Durumları)* İletişimde Soruların Kullanımı* Takım İçerisinde İletişim Becerileri* Sinerjinin Temelleri* Etkin Dinleme Becerisi* Biricik OlmaBu program, Ahmet Şerif İzgören tarafından hazırlanmış ve sunulmuştur

İletişim nedir? Sadece konuşmak ve kendimizi anlatmak mı?Yoksa sözlü ya da sözsüz mesajlarla söylenmek istenenleri gerçekten dinlemek, görmek ve anlamak mı?Etkili İletişim programında, İletişim nedir?, Neden önemlidir? ve Kurduğumuz iletişimi nasıl i... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
ören okumuş.
Küçük Şeyler

Mutsuz olmayı, şuna buna söylenmeyi, karamsarlığı öylesine derinden öğrenmişiz ki, “Bu ülkede yaşanmaz” ve nihayet “Batsın bu dünya” demeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz sonuçta. Ve daha da kötüsü, iyimser birini gördüklerinde canları sıkılıyor kötümserlerin, adeta “Şuna bir şey söyleyeyim de keyfi kaçsın” diyorlar içlerinden. Yıllardır seminerlerimde iyimser olmanın öneminden söz ettiğimde en az bir kişi çıkıp “Hoca iyi de o zaman bu polyannacılık olmaz mı?” der. Bu karamsarlığa prim veren bakış tarzı beni üzüyor. Şimdi söz konusu cümleye tekrar bakalım:

“İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı?”

Bu görüşte, sanırım iki hata var. Birincisi “iyimserlik eşittir polyannacılık” iddiasıdır ki bu doğru değildir. İkincisi böyle söylendiğinde polyannacılığın kötü bir şey olduğu varsayılmaktadır. Polyannacılığın kötü olduğunu kim söyledi?

Polyannacılık, kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme becerisidir. Polyannacılık bir psikolojik savunma mekanızmasıdır, aşırı olmadan yerinde kullanıldığı sürece, kişiyi kaygıdan, sıkıntıdan korur, kişinin yarına kalma ihtimalini arttırır. Polyannacılık, kendini avutmak değil, bardağın dolu yanını fark etmektir.

Mutsuz olmayı, şuna buna söylenmeyi, karamsarlığı öylesine derinden öğrenmişiz ki, “Bu ülkede yaşanmaz” ve nihayet “Batsın bu dünya” demeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz sonuçta. Ve daha da kötüsü, iyimser birini gördüklerinde canları sıkılıyor kötüm... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
ören yarım bırakmış.
Uçan Halı Babam

Tüm bu fotoğraflara bakınca ve bu kısa, ama koca hayatı gözden geçirince bir şey fark ettim. Aslında yaptığımız şey halı dokumak.Attığımız her adım. Yaptığımız her iyilik, her kötülük birer ilmek.Unutulur gider sanıyoruz. Oysa halının üzerine işleniyor. Halı bittiğinde bakıyoruz üstüne, her şey görünüyor.Doğrular, yanlışlar, hatalar, sevaplar.Bir de kimimiz kilim dokuyoruz, kimimiz ipek halılar. Kiminde büyük emek var; kimi makine halısı gibi, pek bedavadan, özensiz yapılmış. Tek yaptığımız halı dokumak.Ancak bitince görürsünüz dokuduğunuz halı güzel mi, temiz mi. Başkalarına yarayacak mı? Yoksa kullan ve at mı olacak. Bu halıların yüzlerce yıllık olanı, sonsuza kadar yaşayacak olanları var. Leonardo Da Vincinin, Piri Reisin halıları gibi. Babamınki belki yüzlerce yıl yaşamayacak. Ama bu kadar güzel dokunmuş, üstü bu kadar insani desenlerle bezeli, bir de bu kadar güzel kokan çok az halı gördüm ben.O markalı, cicili bicili, havalı, pahalı, ama çarçabuk kir tutan, iki yılda atılan halılara benzemiyor. Çoluk çocuğunu, evini ortada bırakıp maceraya kaçanlara hiç benzemiyor. Tam bir kök boyalı Yağcı Bedir. Sizler için küçük, emek harcamış, ufak hatalar desenlerin güzelliği arasında kaybolmuş. Benim gözümde ise uçan halı. Bir sabah uyandığımda yastığımın altında plastik tabanca, şerif yıldızı ve kemer buldum. Şerif olduğum gündü gerçekten. Beni masallardaki gibi uçurdu, en değerli saatlerini bana ayırdı ve maceralar yaşattı bana.Şimdi fark ediyorum, benim babam bir uçan halıydı. Aslan Babam.

Tüm bu fotoğraflara bakınca ve bu kısa, ama koca hayatı gözden geçirince bir şey fark ettim. Aslında yaptığımız şey halı dokumak.Attığımız her adım. Yaptığımız her iyilik, her kötülük birer ilmek.Unutulur gider sanıyoruz. Oysa halının üzerine işleniy... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
ören şu an okuyor.
Kamelyalı Kadın

üneş gibi kadınlar vardır
Doğuşları gibi batışları da göz ardı edilen...

Alexandre Dumasnın (1824-1895) henüz 24 yaşında kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Kamelyalı Kadın, 19. yüzyıl Parisinde geçer. Soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahişeye âşık olmasıyla başlayan romanda, mutluluklarının kısa süreceğinden endişe duyup mutlu olmak için acele eden iki insanın tutkulu ilişkisi anlatılıyor. Fakat bu ilişkinin önünde aşılması güç bir engel vardır; tek erkek evladının, uğruna ölümü göze alacağı kadından vazgeçmesi için elinden geleni yapan bir baba...

Aşk için çekilen zorlukların yanı sıra itibar için verilen mücadelenin nefes kesen bir dille aktarıldığı Kamelyalı Kadın, sadece dönemini etkileyen bir roman olarak kalmamış, günümüzde de beğeniyle okunarak aşk klasikleri arasındaki yerini sağlamlaştırmıştır.

Ben Onundum, O İse Herkesin...

üneş gibi kadınlar vardır
Doğuşları gibi batışları da göz ardı edilen...

Alexandre Dumasnın (1824-1895) henüz 24 yaşında kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Kamelyalı Kadın, 19. yüzyıl Parisinde geçer. Soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
ören kütüphanesine ekledi.
Eroinle Dans

Geçtiğimiz yıllarda Piraye adını taşıyan kitabı ile gündeme gelen Canan Tan, bu kez Eroinle Dans isimli romanı ile okurla buluşuyor.Eroin konusunda, bilimsel ya da günlük tarzında, pek çok kitap yazıldı. Türk ya da yabancı, günlük tutan eroin bağımlıları, anılarını paylaştılar okurlarla. Bulanık kafalarıyla, edebi kaygı gütmeden, bulutların üzerindeki serüvenlerini anlattılar.Gerçek anlamda bir eroin romanı yazmak isteyişim bundan, diyor Canan Tan.Beyinlerin damağında edebiyat tadını duyarak da okunabilmeliydi eroinin hikayesi... Romandaki karakterlerin hepsi hayal ürünü. Ama yaşadıkları öylesine gerçek ki... Eylülü, Dünyayı ya da Alevi değilse bile Ayşeleri, Zeynepleri, Özgeleri bulabilirsiniz yakın çevrenizde...Eroinle Dans, yalnızca bir eroin öyküsü değil. Sigara ve içkiyle başlayıp esrar, kokain, sakinleştirici ya da uyarıcı haplarla süren, uzun, upuzun bir yolun son noktası eroin. Merak, macera arayışı, çarpık ilişkilerin yaşandığı arkadaş çevreleri, rastlantı sonucu içinde bulunulan topluluğa uyum çabaları, bu konulara en uzak duran kişileri bile nasıl da içine çekebiliyor. Romanın iki kahramanı Eylül ve Dünyanın başına gelenler de bunlardan farklı değil. Eylül, ailesinin biricik prensesi; el bebek gül bebek büyütülmüş en iyi okullarda okutulmuş pırıl pırıl bir genç kız. Yolundan sapmasını haklı çıkaracak hiçbir dayanağı yok. Ancak, çok güçlü arkadaşlık ve dostluk bağları bazen bataklığa sürükleyebiliyor insanları. Eroinle Dans, hem güçlü bir arkadaşlığı, hem de böylesine güçlü bir arkadaşlığın sonuçlarını anlatıyor.

Geçtiğimiz yıllarda Piraye adını taşıyan kitabı ile gündeme gelen Canan Tan, bu kez Eroinle Dans isimli romanı ile okurla buluşuyor.Eroin konusunda, bilimsel ya da günlük tarzında, pek çok kitap yazıldı. Türk ya da yabancı, günlük tutan eroin bağımlı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
ören bir değerlendirme yaptı.
Sözde Kızlar

6

Bir nevi çalı kuşun'a da benzeyen tazda kitaplardan bir tanesi diye bilirim

Bir nevi çalı kuşun'a da benzeyen tazda kitaplardan bir tanesi diye bilirim

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

ören şu an ne okuyor?

Kamelyalı Kadın

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.