neslihanur

3 takip ettiği ve 7 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

neslihanur bir yazarı favorilerine ekledi.
11 yıl, 8 ay
neslihanur okumuş.
Kendini Arayan İnsan

Ne Kendini bil emrini ilk defa Sokrat ifade etti, ne de İnsanın bir meçhul olduğunu Alexis Carrel keşfetti. İnsan kendini var olduğu günden beri aramaktadır ve daha da arayacağa benzer. Kendini Arayan İnsan, insanın var olduğu günden beri kendini arayışına bir örnek. S. Ahmet Arvasinin, insanın kendini bulma ümidini kaybetmemesi gerektiği anlayışıyla hareket ederek kaleme aldığı bir eser. Biz de bu kitabımızla kendimizi arayacağız. Biz, kendimizi aramaktan değil, kendimizi bulmak ümidini yitirmekten, yahut kendimizi aramak çabasını bırakmaktan korkmalıyız. -S. Ahmet Arvasi

Ne Kendini bil emrini ilk defa Sokrat ifade etti, ne de İnsanın bir meçhul olduğunu Alexis Carrel keşfetti. İnsan kendini var olduğu günden beri aramaktadır ve daha da arayacağa benzer. Kendini Arayan İnsan, insanın var olduğu günden beri kendini ara... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
neslihanur okumuş.
Aşkın Gözyaşları III / Kimya Hatun

“Şems! Ey seyyarelerin en tekinsizi! Çarpacak bir beni mi buldun? İyi ki beni buldun. Hoş âmedî! Hoş âmedî! Seni arıyordum Şems! Ama dağıla dağıla. Seni bekliyordum Şems! Ama savrula savrula…

Allah'ım beni Şems ile yarala! Öyle yarala ki akan gözyaşlarım cehennemi söndürsün. Ağlamaktan kör olup görmesem de cennetini. Sen varsın ya! Şems, Kimya'nın yüzüne doğru eğilirken, pencereden bir ışık huzmesi süzüldü odaya. Oda göz kamaştıracak bir şekilde ışıkla dolmuştu. Bir gül kokusu yayıldı odanın her yanına. Kimya başını pencereye doğru çevirdi. Hemen ayaklarını dizlerine, dizini ise karnına doğru çekti. Tıpkı bir bebeğin anne karnında durması gibi. Kimya yatağın içinde doğrulmaya çalıştı. Tebessüm etti. Dudağından; “Efendimiz... Efendimiz...” Başı yastığın sağ ucuna düştü.”

Herkes kendi yüreğinin diline uygun kitaplar okur. Bu kitapta okuyucu, içinin içtenlikle dolu sesini duyacaktır. Her bir bakışı ömrünün Şems'ini arayan, her bir adımı özünün aşk kapısını aralayan, Kimya'nın sessiz ağıtına aşkın gözyaşları ile katılan, o saf yüreklerini okuyacaklar.

“Şems! Ey seyyarelerin en tekinsizi! Çarpacak bir beni mi buldun? İyi ki beni buldun. Hoş âmedî! Hoş âmedî! Seni arıyordum Şems! Ama dağıla dağıla. Seni bekliyordum Şems! Ama savrula savrula…

Allah'ım beni Şems ile yarala! Öyle yarala ki akan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
neslihanur okumuş.
Türkçülüğün Esasları

XX. yüzyılın başında Batıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük akımları birbirleriyle savaşım içindedir. Batıcılar, Batılı değerleri kabul etmiş uluslararası bir Osmanlı toplumu; ulusçuluğu reddeden İslâmcılar, ümmetçi ilkelere dayalı bir toplum yapısı önerirken; Türkçüler, ulusal devlet anlayışını savunuyorlardı. İşte Gökalpin Türkçülüğün Esasları kitabındaki yazıları, bu akımlara karşı ulus ve ulusal devlet görüşünün bir savunusudur. Türkçülüğün Esasları: Uluslaşmanın ve çağdaşlaşmanın gündemi...

******

Ziya Gökalp büyük bir düşünce adamıdır. Büyük düşünce adamları, toplumu etkiler. Fakat yeni ve karmaşık bir düşünce ürettikleri için de daima yanlış anlaşılma ve basmakalıp bir değerlendirme ile basite indirgenme tehlikesine maruz kalırlar. Toplum, büyük düşünce adamlarına ihtiyaç duyduğu dönemde onların ruhundan, tutkusundan ve kişisel özelliklerinden etkilenir. Ama sonradan gelenler o ruhu anlama ihtiyacını yeteri kadar duymadan, tasavvur dünyasında o tutkuyu kendileri de yaşamadan ve fikirlerin ayrıntılarına yeteri kadar dikkat etmeden o büyük düşünce adamına yaklaşırsa, basmakalıp övgüler, anlamsız saldırılar ortalığı kaplar ya da o büyük düşünce adamı görmezden gelinir. Düşüncenin verimliliği onun kişisel bir çeşni olmaktan kurtulmasıyla ve başka zihinlerle eleştirel işbirliği kurmasıyla mümkündür. Düşünceleri kendi köşelerinde kalmaktan kurtaracak bir düşünce geleneğine, eleştirel işbirliğine ihtiyaç vardır. Ziya Gökalp, kendi zamanında bunu yapmıştır. Bizim de onun fikirlerini birer müze eseri gibi saklamak yerine, o fikirlerle düşünmemiz ve gerektiğinde yeni fikirlere doğru ilerlememiz gerekiyor. Prof. Dr. Yılmaz ÖZAKPINAR

************

Türkçülüğün yurdumuzda ortaya çıkmasından önce Avrupada Türklükle ilgili iki hareket oluştu. Bunlardan birincisi Fransızca, Turquerte denilen, Türk hayranlığıdır. Türkiyede yapılan İpekii ve yün dokumalar, halılar, kilimler, çiniler, demirci ve marangoz İsleri, ciltçilerin, tezhipçilerin yaptıkları ciltler ve tezhipler, mangallar, şamdanlar vb. gibi Türk sanat eserleri çoktan Avrupadakİ sanatseverlerin dikkatini çekmişti. Bunlar, Türklerin eseri olan bu güzel şeyleri binlerce lira vererek toplarlar ve evlerinde bir Türk salonu veya Türk odası oluştururlardı. Bazıları da bunları başka milletlere ait güzel şeylerle birlikte, bibloları arasında sergilerdi.

************

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu döneminde, Devletimizin temelleri Ziya Gökalp (1876-1924) fikirleri üzerine inşa edilmiştir. Ziya Gökalpin , Türk Milliyetçiliği fikrini sistemleştirdiği eserleri, gençlerimize vatan ve millet sevgisi aşılar... Öğretmenseniz öğrencilerinize, ebeveynseniz çocuklarınıza güvenle tavsiye ediniz. (Arka Kapak)

************

Ziya Gökalp, Türk kültürünün ulusal nitelikler kazanması gerekliliği üzerinde önemle duran ve bu konuda özgün deneme ve araştırmalarıyla konuya yeni bir boyut getiren çağdaş düşünürlerimizdendir. Çağdaş düşüncelerden yararlanarak toplumumuza ulusçuluk bilincini aşılamış, toplumsal sorunlara bilimsel yöntemlerle çözüm yolları aramış, siyasal alanda da ulusal devlet kavramının ve olgusunun yerleşmesine büyük katkıda bulunmuştur. Türkçülüğün Esasları, düşünürümüzün işte bu konularda yazdığı özgün denemelerinden oluşmuş bir yaptıdır. Günümüz türkçesiyle hazırlanmış olan bu yapıtın, genç kuşakların görüş ve düşüncelerine ulusallaşma ve çağdaşlaşma yönünde bilinçli boyutlar kazandıracağı kanısındayız.

******

XX. yüzyılın başında Batıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük akımları birbirleriyle savaşım içindedir. Batıcılar, Batılı değerleri kabul etmiş uluslararası bir Osmanlı toplumu; ulusçuluğu reddeden İslâmcılar, ümmetçi ilkelere dayalı bir toplum yapısı öner... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
neslihanur okumuş.
Türk Kültürü ve Milliyetçilik

Yazar bu eserinde milliyetçilik ile Türk kültürü arasındaki münasebetlere sosyal-psikoloji açısından bakmaktadır.

Yazar bu eserinde milliyetçilik ile Türk kültürü arasındaki münasebetlere sosyal-psikoloji açısından bakmaktadır.

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
neslihanur okumuş.
Od

İskender Pala Od romanında Yunus Emre’yi anlatıyor...Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. İskender Pala’nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor...

İskender Pala Od romanında Yunus Emre’yi anlatıyor...Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

neslihanur şu an ne okuyor?

neslihanur şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (3 yazar)

Favori yazarı yok.