mvelten

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
mvelten okumuş bitirmiş.
Zaman Çarkı, 01. Kitap: Dünyanın Gözü

Zaman çarkı dönerVe Çağlar Gelir GiderOlmuş Olan. Olacak OlanVe Olmakta OlanHer An Gölgenin Altında Ezilebilir.Bırakın Ejder Bir kez daha zamanın Rüzgarlarına Binsin.İyinin ve kötünün sonsuz bir savaşa tutuştuğu, ışığın ve gölgenin dünyası; Zaman Çarkının dünyası...Bugüne dek yazılmış en görkemil fantastik kahramanlık öyküsü...

Zaman çarkı dönerVe Çağlar Gelir GiderOlmuş Olan. Olacak OlanVe Olmakta OlanHer An Gölgenin Altında Ezilebilir.Bırakın Ejder Bir kez daha zamanın Rüzgarlarına Binsin.İyinin ve kötünün sonsuz bir savaşa tutuştuğu, ışığın ve gölgenin dünyası; Zaman Çar... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Profil Resmi
mvelten okuma durumunu güncelledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Profil Resmi
mvelten kütüphanesine ekledi.
Eugénie Grandet

Balzacın 1833te kaleme aldığı Eugenie Grandet, taşra yaşamının, özellikle acımasız bir toplumsal düzenin içten bir betimlemesidir.

******

Balzacın İnsanlık Komedisinin ilk ve en güzel romanlarından biri olan Eugenie Grandet, 1833de tamamlanmıştır. Klasik bir yalınlıkla anlatılan öyküde, bir taşra kenti olan Saumurda bir ev merkez alınarak, devrim sonrası Fransası büyük bir duyarlılıkla sergilenmektedir. Altına olan kara tutkusunun boğucu gölgesinde karısı ve kızıyla birlikte yaşamaktadır Grandet. Grandetin kızı Eugénie, kuzeni Charlesin gelişiyle kendi tutkusuna düşer. Bunu izleyen trajedi, Balzacın kaleminden, alayla ve ruh çözümlemeleriyle anlatılır. Okuyunca seveceksiniz.

************

Işık hayatın ilk aşkıysa, aşk da kalbin ilk ışığı değil midir?Böyle düşünüyordu Eugénie, saf kalbinin heyecanlı çırpınışla-rıyla aşka tutunmuşken...Ama ne yazık ki, ışığı yok edecek kadar güçlü karanlıklar da vardır hayatta. Böyle bir karanlığın sebebi, Eugénienin babası Grandet Baba... Öyle bir baba ki, yaşlandıkça daha çok cimrilik hastalığının pençesine düşmüş, zavallı kızına, eşsiz ruh güzelliğine sahip karısına yapmadığı eziyet kalmamıştır. Yine de Eugénienin ne de karısının, ona olan bağlılıkları sarsılmaz...Kitabın başından sonuna kadar, genç kız ve ailesinin çektikleri kalbinizin derinliklerinde hissedecek, Grandet Babanın, ihtirasında, insan ruhunun karanlıkta kalmış köşelerini tanıyacak, çıkar uğruna insanların neler yapabildiğini sürprizlerle gelişen olaylar içinde büyük bir ilgiyle okuyacaksınız.Balzacın en önemli eserlerinden biri sayılan bu roman, onun İnsanlık Komedisi derlemesinin Taşra Hayatından Sahne-ler bölümüne girer.

************

Bay Grandet, Saumurda tanınmış kişilerden biriydi. Taşrada onun namını duyanlar bunu daha iyi bilirler. Onun gibi yaşlıların sayısı gittikçe azalıyordu, Grandet Baba diye çağrılan Bay Grandet, 1789da okuma yazma bilen ve hesap yapabilen, zamanında durumu iyi olan bir fıçı ustasıydı. Fransız Cumhuriyetinin Saumur bölgesinde, papazların mallarını satışa çıkardıkları zamanlarda, o sıralar kırk yaşında olan fıçıcı, zengin bir kereste satıcısının kızıyla henüz yeni evlenmişti. Grandet, cebine nakit parasıyla karısının drahomasını, yani iki bin tane Louis altınını koyup bölgeye gitti. Daha sonra da devlet mallarının satışıyla ilgilenmekte olan katı cumhuriyetçi kayınbabasının verdiği dört yüz Louis altını sayesinde, yasal olarak üç kuruşa, bölgenin en iyi üzüm bağlarını, eski bir manastırı ve birkaç çiftlik satın aldı

******

Balzacın 1833te kaleme aldığı Eugenie Grandet, taşra yaşamının, özellikle acımasız bir toplumsal düzenin içten bir betimlemesidir.

******

Balzacın İnsanlık Komedisinin ilk ve en güzel romanlarından biri olan Eugenie Grandet, 1833de tamamlanmışt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Profil Resmi
mvelten kütüphanesine ekledi.
Benim Hüzünlü Orospularım

Bu roman, Gabriel García Márquez'in, on yıl önce yayınladığı Aşk ve Öbür Cinler'den sonra yazdığı ilk roman. Yüzyıllık Yalnızlık yazarının bu yeni yapıtının kahramanı, daha önceki romanlarının kişilerine hiç benzemiyor. Benim Hüzünlü Orospularım'ın başkişisi, yaşamı boyunca hiçbir kadınla parasını ödemeden sevişmemiş yaşlı bir gazeteci. Yalnızlığının çaresini gündelik, sıradan ilişkilerde aramış bu çirkin ve çekingen ihtiyar, 90. yaşgününde kendine hiç alışılmamış bir armağan vermeye kalkışır. Eskiden tanıdığı bir genelev patroniçesini arar, el değmemiş bir genç kızla birlikte olmak istediğini söyler. Patroniçe, onun bu istediğini yerine getirecek, ama yaşlı adam her ziyaretinde uyuyan güzel Delgadina'yı seyretmekle yetinmek zorunda kalacak, yaşamının güzünde kendisine böylesi bir oyun oynayan yazgısına boyun eğecek; ne ki bu ayrıksı ilişkiden o güne değin hiç tatmadığı bir aşk doğacaktır.

García Márquez, bu romanında, yaşlılığın hüznünü olağandışı bir aşkın coşkusuna dönüştürüyor. Belki de ölümü güzelleştirmek için... Ustanın bu yeni romanı yaşlılığa, cinselliğe, aşka ve ölüme bir güzelleme.

Bu roman, Gabriel García Márquez'in, on yıl önce yayınladığı Aşk ve Öbür Cinler'den sonra yazdığı ilk roman. Yüzyıllık Yalnızlık yazarının bu yeni yapıtının kahramanı, daha önceki romanlarının kişilerine hiç benzemiyor. Benim Hüzünlü Orospu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Profil Resmi
mvelten kütüphanesine ekledi.
Angela'nın Külleri I (Hatıralar)

''Geriye bakıp çocukluğumu anımsadığımda, nasıl hayatta kalabildiğime hala şaşarım. Kötü bir çocukluktu; mutlu bir çocukluğun pek kayda değer yanı yoktur zaten. Sadece mutsuz bir çocukluk geçirmiş olmak da, mutsuz bir İrlandalı çocuk olmak kadar kötü değildir. Bundan da kötüsü, mutsuz bir İrlandalı Katolik çocuk olmaktır.''
Ekonomik kriz sırasında, Amerika'ya yeni gelmiş bir göçmen ailesinin çocuğu olarak, Brooklyn'de dünyaya gelen ve İrlanda'nın Limerick kentindeki yoksul mahallelerde büyüyen Frank McCourt'un anıları böyle başlıyor. Frank'in babası Malachy, genellikle çalışmadığı, çalıştığı zamanlar da aldığı parayı içkiye yatırdığı için, annesi Angela'nın çocuklarını bakıp besleyecek parası yoktur. Ancak aynı Malachy, sorumsuz ve garip bir adam olmasına karşın, Frank'in hikaye yazma yeteneğini ortaya çıkaracaktır. Frank, babasının, İrlanda'yı kurtaran Cuchulain hakkında anlattığı hikayelerle, annesine bebekler getiren, Yedinci Basamaktaki Meleğin hikayesiyle beslenerek büyür.
Belki de Frank'in hayatta kalmasının nedenidir bu hikaye. Frank, paçavralar giyerek, Noel yemeği için omuz başı dilenerek, ateş yakmak için sokak kenarlarından kömür toplayarak, yoksulluğa, açlığa ve akrabalarıyla komşularının umursamaz zalimliğine katlanır. Katlandığı gibi, hikayesini, yaşama sevinciyle dolu, olağanüstü bağışlayıcı ve etkili bir dille anlatmak için sağ kalır.
Her sayfası, Frank McCourt'un şaşırtıcı ve sevecen mizahı ile dolu olan Angela'nın Külleri, bir klasiğin tüm belirtilerini veren muhteşem bir kitap. ''Why Should You Doubt Me'' (Benden Niye Kuşkulanasın ki?) isimli kitabın yazarı, Mary Breasted'in dediği gibi, ''Frank McCourt'un kitabı çok dokunaklı, çünkü insanın yüreğini dağlayan hikayesi gerçek. Hiç kimse, hiçbir zaman yoksullukla çocukluğu böyle anlatmadı. Frank McCourt'un hikaye yazmak için sağ kalması insanı hayrete düşürüyor. Böylesine bir pislik ve sefaletten, kusursuz bir başyapıt yaratabilmiş olması da az mucize değil.''

''Geriye bakıp çocukluğumu anımsadığımda, nasıl hayatta kalabildiğime hala şaşarım. Kötü bir çocukluktu; mutlu bir çocukluğun pek kayda değer yanı yoktur zaten. Sadece mutsuz bir çocukluk geçirmiş olmak da, mutsuz bir İrlandalı çocuk olmak ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Profil Resmi
mvelten kütüphanesine ekledi.
Soytarı

Her zamanki gibi şık giyinmişti. Üzerinde siyah bir redingot, aynı renkte bir pantolon, başında parlak bir silindir şapka, ayağında ise güzel fotinler vardı. Ancak efendice giyinmiş soytarıların, sokakta çocuk gibi hareket edebileceğini düşündüm. Genelde bana öyle gelir ki, herkese yabancı olan ve dil bilmeyen bu adam, ancak soytarı olduğu için şehrin ve panayırın kalabalığı içinde kendini bu kadar serbest hissediyordu!...
...
Ciddi insanların yürüyüşlerinde kör, mukadder bir şeyler var. Bunların hepsi de, gidip gelen şu insanların acele ettiğini, kimsenin birbirine yol vermeye vakit olmadığını açıkça görüyorlar. Soytarı ise savaş meydanındaki tok bir karga edasıyla, kaygısızca dolaşıyordu... Bana öyle geliyor ki, o, nezaketiyle, yolu üzerindeki herkesi şaşırtmak ve mahvetmek istiyordu. Bu, yada onun başka bir hali, bende hoşa gitmeyen bir etki bırakıyordu.

Her zamanki gibi şık giyinmişti. Üzerinde siyah bir redingot, aynı renkte bir pantolon, başında parlak bir silindir şapka, ayağında ise güzel fotinler vardı. Ancak efendice giyinmiş soytarıların, sokakta çocuk gibi hareket edebileceğini düşündüm. Gen... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

mvelten şu an ne okuyor?

mvelten şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.