meryjane

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

meryjane bir test çözdü. Sonuç: 5/9 (%55.6) doğru.
Açlık Oyunları Quizi

Açlık oyunları hakkında basit bir quiz!

Açlık oyunları hakkında basit bir quiz!

11 yıl, 8 ay
meryjane okumuş.
Melekler ve Şeytanlar (Robert Langdon, #1)

İsviçre'deki Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gitmiştir. Vetra'nın tek gözü oyulmuş ve göğsü Illuminati sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN'in tek kaybı Vetra değildir. Ünlü fizikçinin son derece tehlikeli buluşu "karşı madde" de çalınmıştır. Cinayeti büyük bir özenle gizleyen CERN'in direktörü, Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon'u İsviçre'ye çağırır. Langdon efsanevi gizli örgüt Illuminati'nin böyle bir cinayete karışmış olduğunu öğrenince çok şaşırır. Galileo zamanından beri Katolik Kilisesinin bağnaz inançlarını lanetleyerek bilimin yararlarını yücelten Illuminati'nin böyle bir cinayeti işlemiş olması imkansızdır. Üstelik Illuminati, yüzyıllardır faaliyet göstermemektedir. Dr. Vetra'nın kızı Vittoria korkunç gerçekle birlikte, vakumlu bir kutunun içinde saklanan ölümcül dozdaki karşı maddenin de çalınmış olduğunu gördüğünde şok geçirir. Karşı madde, pilleri altı saat içinde şarj edilmezse patlayacaktır. Yeni papa seçimi başlamak üzereyken İsviçreli muhafızlar karşı madde kutusunun Vatikan Kentinde yerin altına gizlendiğini öğrenirler. Bu arada kente de işler oldukça karışmış durumdadır. Dört papa adayı esrarengiz bir şekilde kaybolmuştur. Bu büyük olay Vittoria ve Langdon'un da Vatikan'a girmelerini engeller. Ancak Vittoria ve Langdon en üst düzey yetkiliye ulaşmayı başarırlar. Karşı madde için yapılan toplantı esnasında kardinalleri rehin alan terörist telefon eder ve Illuminati'nin buluşma yerlerini gösteren gizemli işaretlerden söz eder. Vittoria ve Langdon, Roma sokaklarında, kiliselerde ve katakomplarda soluk soluğa, Illuminati'nin 400 yıllık izini sürerek cinayetleri önlemeye çalışacaklardır.


Tarihte Illuminati:
Harvard Üniversitesi Kütüphane Kataloğunun 1790'lı kayıtlarına bakıldığında ülkede Illuminati paniği estiği görülür; yüzlerce yayınlanmış eserde adı geçen birçok grubun -Masonlar, İtalyan Carborari, İspanyol Alumbrados ve kökleri antik Ortadoğudaki Haşhaşinlere dek uzanan- global bir komplo içinde oldukları iddia edilmektedir. İlk Illuminati, Mükemmeliyetçilik Örgütü adını taşıyordu. Adam Weishaupt'un 1 Mayıs 1776'da Bavyera'da, Baron von Knigge ve diğerlerinin yardımıyla kurduğu dernek pek uzun ömürlü olmamış, 1784 yılında dağıtılmış ve yüzyılın sonunda tamamen ortadan kalkmıştı. Illuminati bir Mason derneği değildi ve herhangi bir yetkili Mason tarafından da kurulmamıştı. Fakat dernek üyeleri Mason söylemlerini ve ritüellerini benimsemişlerdi. Bir süre sonra Hür Masonlar Derneği'nden bir grup önemli kişi Illuminati örgütüne katıldı. Hür Masonlar, Illuminati'nin doğru yoldan saptığı konusunda çeşitli kaynaklardan ihbarlar almışlar, ayrıca Hür Masonlar'a düşman olanlar da Illuminati ile Hür Masonlar'ın aynı örgüt olduğunu söyleyerek ortaya atılan suçlamaları desteklemişlerdir.

Esinlenmiş Zihin: Golstadt Üniversitesi'nde Kilise Yasaları Profesörü olan Adam Weishaupt, ahlak ve erdemin yaygınlaşmasını sağlayacak, kötülüklerin ilerlemesine karşı koyacak ve felsefi tartışmalar yapacak bir konseyin yardımıyla yeni bir düzen kurma fikrine inanmıştı. Bu düşünceler kapsamında oluşan Mükemmeliyetçilik Düzeni adı kısa bir süre sonra Esinlenmiş Zihin anlamına gelen Illuminati'ye dönüştürüldü. Weishaupt'un alçakgönüllü ve hoş görülü olduğu söylenemez; hırsı her zaman sağduyusuna üstün gelmiştir. İdealleri, kaba bir dünyaya göre fazla rafinedir. Kendi fikirlerini geniş kitlelere kabul ettirebilmek için Hür Masonlar'ın desteğine ihtiyaç duymuştur. Illuminizme fazla yardımları dokunmadığı halde Hür Masonlar'ın da bu örgüte dahil olduğuna inanılır. Kendi çıkarları için her türlü yola başvuran Weishaupt, bu niteliğiyle ilerleme olanakları bulmayı başarmıştır. Adam Weishaupt, eski bir Cizvit olmasına rağmen 1777'de Hür Masonlar locasına kabul edildi. Kabul edildiği locanın İhtiyat locası olması da oldukça ironiktir. Weishaupt'un, Baron von Knigge ile nasıl tanıştığı bilinmiyor. Baron, Kuzey Almanya asillerinden biridir. 1773'de üyeliğe kabul edilmeden önce Hür Masonlar'a fazla ilgi göstermez. Fakat o günlerde Almanya'daki asillerin fazlasıyla hileli yollardan Masonlar'la ilişkileri olduğu bilinmektedir. Weishaupt'un, Illuminizmin yayılması için 1780'de Marki de Costanzo'yu görevlendirip kuzeye göndermesi, Knigge'in bu örgüte ilgi duyduğunu göstermektedir. Plan kendisine açıklanınca Knigge de büyük bir heyecana kapılır; 1781'de Bavyera'ya davet edildikten sonra Weishaupt'un tüm doktrinlerini kabul etmiştir. Knigge, sadece tüm dereceleri başarıyla aşmakla kalmamış Almanya'da adı duyulmuş bir Mason olan John J. C. Bode'un yardımcılığına yaverini getirmiştir. Önceleri çok popüler olan bu düzen söylendiğine göre Almanya'daki birçok iyi ve kötü adamın ilgisini çekmiştir. İki binden fazla üyesi olan örgüt Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç, Polonya, Macaristan ve İtalya'ya yayılır. Aşırı dindar ve aydın olan Knigge'in Hıristiyanlığa karşı olan hiçbir düzenle uzaktan yakından ilgisi olamaz. Fakat Cizvitlerin, Baruel ve Robinson'un, Illuminati'nin gizli ajanları olduğuna dair suçlayıcı saldırıları büyük etki yaratmıştır. Illuminati çok gizli bir örgüttür. Hatta üyeler isimlerini bile değiştirmişlerdir. Herkesin bir kod adı vardır. Örneğin Weishaupt; Spartakus, Knigge; Philo kod adıyla anılmaktadır. Merkezleri olan Ingolstade Elentis, Avusturya, Mısır vs. ve tarihler kısa kriptolarla verilmiştir.

İsviçre'deki Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gitmiştir. Vetra'nın tek gözü oyulmuş ve göğsü Illuminati sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN'in tek kaybı Vetra değildir. Ü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
meryjane okumuş.
Alice Harikalar Ülkesinde

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kız,inanılmaz kahramanlarla dolu Harikalar Ülkesine girmiştir. Alice merakla ve heyecanla gezinmeye başlar;neler görür neler... Okuyun, bayılacaksınız!

******

Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alicenin hemen yanından geçti.Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.(Kitabın Girişinden)

************

O gün, Alice ve ablası piknik yapmaya gitmişlerdi. Dere kıyısında, bir ağacın altında oturuyorlardı. Ablası yüksek sesle kitap okuyorudu.Alice onun okumakta olduğu kitaba göz gezdirdi. İçinde hiç resim yoktu....

************

Bir tavşan deliğinde başlayan zevkli ve heyecanlı maceralara hazır mısınız? Alice ile birlikte siz de bu harika dünyalara gidin.İlköğretim için seviyelendirilmiştir.Bu eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser listesinde yer alır.

******

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
meryjane şu an okuyor.
Alice Harikalar Ülkesinde

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kız,inanılmaz kahramanlarla dolu Harikalar Ülkesine girmiştir. Alice merakla ve heyecanla gezinmeye başlar;neler görür neler... Okuyun, bayılacaksınız!

******

Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alicenin hemen yanından geçti.Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.(Kitabın Girişinden)

************

O gün, Alice ve ablası piknik yapmaya gitmişlerdi. Dere kıyısında, bir ağacın altında oturuyorlardı. Ablası yüksek sesle kitap okuyorudu.Alice onun okumakta olduğu kitaba göz gezdirdi. İçinde hiç resim yoktu....

************

Bir tavşan deliğinde başlayan zevkli ve heyecanlı maceralara hazır mısınız? Alice ile birlikte siz de bu harika dünyalara gidin.İlköğretim için seviyelendirilmiştir.Bu eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser listesinde yer alır.

******

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
meryjane kütüphanesine ekledi.
Alice Harikalar Ülkesinde

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kız,inanılmaz kahramanlarla dolu Harikalar Ülkesine girmiştir. Alice merakla ve heyecanla gezinmeye başlar;neler görür neler... Okuyun, bayılacaksınız!

******

Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alicenin hemen yanından geçti.Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.(Kitabın Girişinden)

************

O gün, Alice ve ablası piknik yapmaya gitmişlerdi. Dere kıyısında, bir ağacın altında oturuyorlardı. Ablası yüksek sesle kitap okuyorudu.Alice onun okumakta olduğu kitaba göz gezdirdi. İçinde hiç resim yoktu....

************

Bir tavşan deliğinde başlayan zevkli ve heyecanlı maceralara hazır mısınız? Alice ile birlikte siz de bu harika dünyalara gidin.İlköğretim için seviyelendirilmiştir.Bu eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser listesinde yer alır.

******

Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
meryjane şu an okuyor.
Beyaz Diş

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.\n\nBir kızıl derili kurt kırmasının dramatik öyküsünü anlatır.\n\nUnutulmaz bir serüven öyküsü olan Beyaz Diş, bir Kızılderili kurt kırmasının öyküsünü anlatır. Savaşçıların en büyüğü olan Beyaz Diş, vahşete vahşetle... karşılık verir. Ta ki, şefkate şefkatle karşılık verme şansını bulana dek...Beyaz Diş, modern dünyanın vahşetini kendi üslubuyla apaçık betimleyen ve bu karikatürize edilmiş gerçekliği geri püskürten unutulmaz bir başyapıttır.\n\n\n\nOkumaktan büyük keyif alacağınız birbirinden güzel hikayelerden oluşan Resimli Çocuk Klasikleri VCD Film hediyesi ile sizler için hazırlandı.\n\nABDli yazarlardan Jack London (1876-1916), yaşam kavgasını anlatan roman ve öykülerinin yanı sıra; hayvanların yaşam kavgasındaki ilkel içgüdüyü betimlemekte de büyük ustalık göstermiş dünya edebiyatının önde gelen adlarından biridir. Anatole Franceın deyişiyle, Jack Londonun yapıtlarının tümünde kımıl kımıl yaşam ve düşünce kaynar. Doğa-insan ilişkisini ele aldığı Beyaz Diş yazarın yabancı dillere en çok çevrilen romanları arasındadır.\n\n\n\nBeyaz Diş, kurt olarak doğmuş ve vahşi doğada yetişmiş bir hayvanın, efendisi tarafından sevgi ve dürüstlükle evcilleştirilmesinin öyküsünü anlatmaktadır.

Beyaz Diş dünyaca ünlü bir romandır. Bu öykünün bu kadar sevilmesinin nedeni, yazarın, gücü ve cesareti sayesinde hayatta kalan kahramanlarını, unutamayacağımız birer efsane haline getirmesidir.\n\nBeyaz Diş: Kanadanın kuzeyindeki vahşi ormanlardaki yaşamın büyüleyici bir romanı. Kurt ile köpek melezi olan Beyaz Diş, hem insan hem de hayvan düşmanlarına rağmen vahşi Yukonda hayatta kalabilmek için doğuştan gelen gücü ve cesaretiyle birlikte içgüdülerine güveniyor. Sürükleyici ayrıntılarla, Jack London, çetin ve acımasız bir ortamda türler arasındaki hayatta kalma savaşının vahşi gerçeklerini göz önüne seriyor. Vazgeçilmez çocuk klasiği Beyaz Diş, Jack Londonın en değerli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.\n\n1906 yılında Beyaz Diş yayınlandığında, Jack London artık ünlü bir yazar olma yolunda önemli adımlar atmış, sadece Amerikada değil, dünyanın başka ülkelerinde de popülerleşmeye başlamıştı. Beyaz Diş, Kuzeyin acımasız vahşi dünyasında hayatta kalma mücadelesini anlatan en başarılı, en büyüleyici romanlardan biridir. Yazar bize, boyun eğmez, amansız bir doğal ve sosyal çevrede, insan ve hayvanın yaşama mücadelesini etkileyici bir gerçekçilikle sunar.\n\nBeyaz Diş, San Franciscoda gemiden indi. Şaşkınlıktan öylece kalakalmıştı. Zaten güç denen şeyi, nedenini kendi de bilmeden içgüdüsel bir kavrayışla tanrılara ait bir özellik olarak kabul etmişti. Ancak San Francisconun çamurlu kaldırımlarında yürürken beyaz adamların tanrısal gücü hiç bu kadar şaşırtıcı gelmemişti ona. O bildiği odundan yapılmış kulübelerin yerini kule gibi yükselen binalar almıştı. Caddeler binbir türlü tehlikeyle doluydu. El arabaları, otomobiller, kocaman atların çektiği büyük at arabaları... Caddelerde vızır vızır dolaşan, diğer araçların arasında bağırıp çağırarak kendisine yol açan elektrikli dev taşıtlar, tıpkı kuzeyin uçsuz bucaksız ormanlarından tanıdığı vaşaklar gibi çığlık çığlığa ilerliyorlardı.\n\nKaranlık ladin ağaçları ormanı, donmuş nehrin her iki yakasında yer alıyordu. Arazi öylesine cansız, ıssız ve soğuktu ki hüzün kelimesi bile onu tanımlamada yetersiz kalıyordu. Sessizlik her yanı sarmıştı. Ama yine de bu uzak yabani topraklarda dirençli bir yaşam vardı.\n\nİlkel bir dünyaya kavuşmak için uygarlıktan kaçacağı yerde, insanların arasına katılmak için ormanı terkeden vahşi bir köpeğin acı, buruk, şaşılası bir yaşama tutkusuyla dolu çarpıcı öyküsüdür Beyaz Diş. Gözleme ve deneye dayanan o yalın gerçekçiliğiyle Jack Landon insanın insanla ve doğayla olan mücadelesini yine destansı boyutlara ulaştırıyor. Bir bakıma Vahşetin Çağrısının devamı sayılan bu sürükleyici romanı bir solukta okuyacağınıza eminiz.\n\nGece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti.Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu ve doğanın harekete geçtiğini görmek için bütün duyularını zorladı. Issızlık içinde dehşetli bir tehlikenin pusuda olduğu hissi onu korkutuyordu. Panik içinde kampa doğru çılgınca koşmaya başladı. Koşa koşa ormandan çıktı ve ay ışığıyla aydınlanmış, gölgesiz ve karaltısız bir düzlüğe geldi. Ama kamp yoktu ortalıkta..Arka ayakları üzerine çöktü, burnunu aya doğru kaldırdı.Yalnızlığının verdiği buruklukla beraber korkusu da artmıştı.Geçmişteki acıları ve geleceğin korkularını anlatan uzun ve acıklı bir uluma tutturdu. Bu onun, ilk uzun ve acı dolu ulumasıydı.. ...\n\nKendi cinsinden ve insanlardan nefret gördüğü, hiç durmadan onlarla mücadele ettiği için büyümesi çabuk fakat tek yönlü oluyordu. İçindeki şefkat ve sevginin filizlenmesi olanaksızdı. Böyle şeyler için en küçük bir umudu bile yoktu. Kuvvetliye boyun eğmek, zayıfı ezmek kuralını öğrenmişti. Gri Kunduz kuvvetli bir tanrıydı. Bu yüzden Beyaz Diş ona boyun eğiyordu. Fakat kendisinden küçük olan köpek, ezilmesi gereken zayıf bir yaratıktı. Onunki kuvvet yönünde bir gelişmeydi. Devamlı acı çekmek, hatta mahvolmak tehlikesine karşı koyabilmek için, yırtıcı ve savunmacı özellikleri aşırı derecede gelişmişti. Diğer köpeklerden daha çabuk hareket ediyor, daha hızlı koşuyordu. Onlara oranla daha hileci, daha öldürücü, daha çevikti. Çelik gibi kasları, ipince sinirleri olan, cesur, zalim, yırtıcı ve akıllı bir hayvan olup çıktı. Bütün bu niteliklere sahip olması şarttı, aksi halde ne ayakta durabilecek ne de içinde bulunduğu bu düşman çevrede yaşayabilecekti.\n\n\n\nHayatın rengi, her insan için farklıdır ve her gün farklı bir biçimde çıkar karşısına... Peki, başka varlıkların gözünden bakınca nasıldır hayat? Onların da bizler gibi kederleri, sevinçleri ve kavgaları var mıdır?Beyaz Diş bu soruların cevabını arıyor. Yarı kurt, yarı köpek Beyaz Dişin gözüyle dünyayı, yaşamı ve her şeye rağmen ayakta kalma mücadelesini anlatıyor. Her şeyin ortasında sandığımız insanı her zamankinden farklı bir yerde buluyorsunuz bu eserde... Zira insan, bu kitapta bir başka insanın değil, bir kurdun gözlerinden anlatılıyor ve yargılanıyor.Dünya klasiklerinden biri sayılan Beyaz Diş, dışımızdaki dünyayı bize yaklaştıran, bize farklı açılardan bakmayı öğreten bir eser. Bu romanı okuduktan sonra, hayata bakışınız değişecek ve diğerlerinin dünyasını daha iyi anlayacaksınız.\n\nIrmak, boydan boya buz tutmuştu. Kuzeyin bu akıllara durgunluk veren karlarla kaplı yolları vahşetin tanımıydı sanki...Herşeye karşın yaşam sürüp gidiyordu. İşte ileride bir köpek sürüsü kızağı sürükleyip götürüyordu. Kızakta iki adam ve bir tabut vardı....\n\nuzeyin soğuk ormanlarında yaşam kavgası...Açlık ve hayatta kalma çabası...Beyaz Diş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı dolaşıyor. Ormanda yapayalnız, hayatta kalmaya çalışıyor. Bir gün, na dek yaşadığı mağaranın duvarını geçip hayata atılıyor e her şeyi en başından keşfetmeye koyuluyor. Vahşi doğanın çetin şartları, yaratılışındaki sertliği gün geçtikçe daha çok besliyor. Ve sonunda Beyaz Diş, amansız bir kurt oluyor. Derken efendiyi, yani insanı tanıyor.Usta yazar Jack London, Beyaz Dişte bir kurt ve ona sahip çıkan farklı efendiler üzerinden evcilleşmenin imkânını sorguluyor.\n\n

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

meryjane şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.