SouLCoLLeCToR

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

SouLCoLLeCToR, nuran34 tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
Atatürk - Bir Milletin Yeniden Doğuşu

8

Kapsamlı ve ıyı araştırılarak yazılmıs bır kıtap.hıcbırsey bılmıyormuscasına. Zaman zaman heyecanlanarak ve merakla okudum.bazan agladım ,sınırlendım,uzuldum.gecmıste yapılan fedakarlıkları dusunup,hıssedıp gunumuze kızdım.kesinlıkle okunulması gereken eserlerden.

Kapsamlı ve ıyı araştırılarak yazılmıs bır kıtap.hıcbırsey bılmıyormuscasına. Zaman zaman heyecanlanarak ve merakla okudum.bazan agladım ,sınırlendım,uzuldum.gecmıste yapılan fedakarlıkları dusunup,hıssedıp gunumuze kızdım.kesinlıkle okunulması gerek... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
SouLCoLLeCToR, Şah-Rû tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
Atatürk - Bir Milletin Yeniden Doğuşu

9

Gerçekten Atatürk üzerine yazılmış eserlerin en kapsamlı ve ciddi kaynaklara dayananlarından biri. Zaten kaynakçadan önce daha başta teşekkür kısmındaki isimleri okumak bile ne kadar detaylı bir araştırma ve hazırlık sürecinden geçmiş olduğunun kanıtı. Ayrıca yazarın kendi değerlendirmelerindeki tarafsızlığı da eserin kendisini kaynak derecesinde bir ciddiyete yükseltiyor.

Atatürk'ü sadece müthiş bir asker ve devlet adamı olarak değil insani yanlarıyla da bize tanıtıyor olması çok değerli. Örneğin muhteşem bir askerken çok zor bir arkadaş olduğu gibi devlet işlerinde muazzam derecede ileri görüşlüyken ekonomide kendisinin de çevresine alayla bahsettiği üzere tam tersiymiş. Kitap boyunca bu derece askeri dehayla, akıl zorlayan öngörüsüyle, yılmak bilmeyen azmiyle, tabiatına aykırı sabrıyla, durmaksızın çalışan zekasıyla eğer bu değerli adam ülkesini bu kadar sevmeseydi ve tüm bu yetenekleri tam tersi bir amaç için kullansaydı halimiz ne olurdu diye düşünüp durdum. Ve sanki yazılan kendi ülkemin tarihi değilmiş de kurguymuşçasına heyecanlanarak, kızarak ve sonunda gözlerimin yaşarmasına engel olamayarak okudum. Hani şimdilerde pek moda olan "diktatörlük" üzerine, bizzat Atatürk'ün cümleleriyle bir tanım var. Bugün sahip olunan haklarla, bu haklara sahip olabilmemiz için savaşılan günlerin şartlarını bir tutanların özellikle okumalarını isterdim.

Gerçekten Atatürk üzerine yazılmış eserlerin en kapsamlı ve ciddi kaynaklara dayananlarından biri. Zaten kaynakçadan önce daha başta teşekkür kısmındaki isimleri okumak bile ne kadar detaylı bir araştırma ve hazırlık sürecinden geçmiş olduğunun kanıt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
SouLCoLLeCToR okumak istiyor.
Budala

Prens Mişkinin, hastalığı dolayısıyla gittiği İsviçreden ülkesi Rusyaya dönüşüyle başlar bu romanın hikâyesi. Dostoyevski bu kitapta dürüst bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinmekte ve toplumsal bozulmuşlugu gözler önünesermektedir.Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel aşk romanlarından olan Budala, Dostoyevskinin de dört büyük eserinden biri olarak vazgeçilmez klasikler arasında yerini çoktan almıştır. Yalın konusu ve insanın iç dünyasına yaptığı sarsıcı yolculuklarla okuru kendine hapseden öykü, Dostoyevskiye has usta romancılığın en mükemmel örneklerindendir.

******

Niyetim bütünüyle güzel bir insanı anlatmaktır. Dostoyevski Budalayı bu amaçla kaleme aldı ve peygamberimsi kahramanı Prens Mişkini böyle yarattı. Dostoyevskinin en büyük dört romanından biri olan Budala, aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük aşk romanlarından biridir de. Bu dünyada iyi olmak mümkün müdür, yoksa bu biraz da budalalık mıdır? Bu baş eserinde Dostoyevskinin şeytani zekâsı iyilik ile kurnazlık, saflık ile günah, aşk ile inanç arasındaki tehlikeli bölgelere giriyor.İnsanlık komedyasının olağanüstü zenginliğine rağmen, Dostoyevskinin kişileri hep aynı düzeyde, alçakgönüllülük ve gurur düzeyinde toplanır ve sıralanırlar... Dostoyevskinin kadın kahramanları, erkeklerden de fazla kararlıdırlar gururlu olmaya, onları gurur harekete geçirir hep.André Gide

************

Büyük yazarın ilk büyük romanı sayılan Budala, Dostoyevs¬kinin, kişinin içsel sorunları ve toplum karşısındaki duruşu temasını en çıplak biçimde ele aldığı yapıtlarından biridir. 1868 yılında tamamlanan Budalanın kahramanı Prens Mışkin, tıpkı Dostoyevski gibi saralıdır. Tedavi için gittiği İsviçreden bitkin halde döner. İnsanlardan iyice uzaklaşmış, kendi iç dünyasına kapanmıştır. Mışkin, dış dünyadan kopukluğu ve budalalık derecesinde iyi yürekliliği temsil eder. Eleştirmenlere göre Dostoyevski, Prens Mışkinin kişiliğinde kendini anlatmıştır. Yüz yılı aşkın bir süredir hayranlıkla okunan bu büyük romanı, Nihal Yalaza Taluyun çevirisiyle yayımlıyoruz.

************

İyiliklerle, inançlarla dolu bir kahraman: Prens Mişkin. İlgi çekici karakteri, saflık derecesindeki görev anlayışı ve sevgi duygularıyla İsanın yeryüzündeki yansıması, bu samimi budala sanki bir sınavdan geçmektir. prens Mişkin yazarıyla ayn kaderi paylaşmaktadır. Budala romanı Dostoyevskinin olağan üstü dinsel yoğunluğunu yansıtan en önemli eseridir.

******

Prens Mişkinin, hastalığı dolayısıyla gittiği İsviçreden ülkesi Rusyaya dönüşüyle başlar bu romanın hikâyesi. Dostoyevski bu kitapta dürüst bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinmekte ve toplumsal bozulmuşlugu gözler önünesermektedir.Dünyanın ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
SouLCoLLeCToR okumak istiyor.
Kızım Olmadan Asla

Betty Mahmudi'nin Amerika'da hemşire olarak çalışırken, İranlı tıp öğrencisi Mudi'yle evlendikten sonrasını anlattığı ve çevrildiği birçok dilde, Bulgaristan'dan Fransa'ya çok satan listelerinin başında yer alan kitabı. Humeyni rejiminin başa gelmesiyle ABD'den İran'a dönmek için yanıp tutuşan Mudi, kısa bir tatil vaadiyle, kızıyla karısını doğduğu ülkeye götürüyor. Ancak tatil, ana-kız için kadınların kara çarşaflara büründüğü bir ülkede az kalsın yaşam boyu tutsaklığa dönüşüyor. Sonuçta Betty, kızını kaçırmaya karar veriyor..

Betty Mahmudi'nin Amerika'da hemşire olarak çalışırken, İranlı tıp öğrencisi Mudi'yle evlendikten sonrasını anlattığı ve çevrildiği birçok dilde, Bulgaristan'dan Fransa'ya çok satan listelerinin başında yer alan kitabı. Humey... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
SouLCoLLeCToR okumak istiyor.
Denizler Altında 20 Bin Fersah

1866 yılında Amerika ve Avrupa gemicilerinin karşılaştıkları akıl almaz olaylar herkesin dikkatini çekmişti. Denizcilerin hiçbir şekilde açıklayamadıkları bu garip olaylar karşısında bütün ülkeler çeşitli önlemler alma gereğini duymuş, denizlerde arka arkaya meydana gelen kazalara karşı denizcilerini uyarmışlardı.
Bir süreden beri birçok gemi, balinadan daha büyük ve çevik bir cisimle karşılaşmaktaydı. Denizin üstünde ışık saçarak hızla giden bu şeye bir türlü anlam veremiyorlardı...
(Kitabın İçinden)

1866 yılında Amerika ve Avrupa gemicilerinin karşılaştıkları akıl almaz olaylar herkesin dikkatini çekmişti. Denizcilerin hiçbir şekilde açıklayamadıkları bu garip olaylar karşısında bütün ülkeler çeşitli önlemler alma gereğini duymuş, denizlerde ark... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
SouLCoLLeCToR okumak istiyor.
Otostopçunun Galaksi Rehberi (#1-5)

Galaksinin Batı Sarmal Kolunun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve saridir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hâlâ çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler. Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı - daha doğrusu eskiden vardı: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kâğıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kâğıt parçaları değildi. Bu nedenle sorun varlığını sürdürdü; halkın çoğunun durumu kötüydü ve onların büyük bölümüyse sefildi, dijital kol saatleri olanlar bile. Her şeyden önce, ağaçlardan inmekle büyük bir hata ettiklerini düşünenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Bazıları ağaçlara çıkmanın bile yanlış bir hamle olduğunu ve hiç kimsenin okyanuslardan asla ayrılmamış olması gerektiğini söylüyordu. Sonra adamın birinin, değişiklik olsun diye bundan böyle halka nazik davranmanın ne kadar iyi olacağını dile getirdiği için bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık ikibin yıl sonra, bir perşembe günü Rickmansvvorthde küçük bir kafede tek başına oturan bir kız, bunca zamandır ters giden şeyin ne olduğunu birdenbire fark edip en sonunda dünyanın nasıl iyileştirilebileceğini ve mutluluğun hüküm sürdüğü tir yere dönüştürülebileceğini anlamıştı. Bu sefer doğru olanı bulmuştu, bu işe yarayacak ve hiç kimsenin bir yerlere çivilenmesi gerekmeyecekti. Ama ne yazıktır ki, bir telefon bulup birilerine bundan söz edemeden korkunç, aptal bir felaket meydana geldi ve fikir sonsuza dek yitip gitti. Bu, o kızın öyküsü değil. Ama o korkunç, aptal felaketin ve onun doğurduğu bazı sonuçların öyküsüdür.

Galaksinin Batı Sarmal Kolunun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve saridir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 11 ay
Daha Fazla Göster

SouLCoLLeCToR şu an ne okuyor?

SouLCoLLeCToR şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.