LaHaNa

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

LaHaNa okumuş.
Deli Bal

Uysal bir karanlık yürüyor gözlerime. Güneş tutuluyor Emir. Çocukların sevinç çığlıklarını duyuyorum. Uykuda olmasan, gelip sen de izler miydin? Elimden tutup beni bir gölgeye çekerdin. Ben, bir gölge, ancak bir başka gölgede gizlenirdim. Yıllardır gizlediğim ne varsa, oracıkta anlatırdım sana. Ama kurtulacağım bu koşudan, sana söz, sağ çıkacağım. Her şey gibi bunu da anlatacağım sana. Cam isleyen çocuklardan, dökülmüş dişlerini satmak isteyen bunağa dek...

"Deli bal, kitaptaki hiçbir öykünün adı değil. Öykülerin ortak atmosferinin adı. Deli bal, Karadeniz'de üretilen bir bal. Vahşi kestane çiçeklerinden ve orman gülü gibi başka vahşi bitkilerden beslenen arılardan sağılan bir bal. Çok az yenmesi gerekiyor; ancak çok az yendiğinde faydalı, ölçüyü kaçırdığınızda delirttiği söyleniyor. Kitap hem hacmi hem de içeriğiyle böylesi bir çağrışım yaptı. Okura bir uyarı belki," diyor Pelin Buzluk kitabını anlatırken.

Ona göre öyküde ne söylendiği kadar, ne söylenmediği de önemli: "Öykü söylemediklerinizle, eksik bıraktıklarınızla da yazılıyor. Yazarken eş zamanlı olarak okuru da olduğunuz bir tür. Hangi noktaya ulaşacağını bilemeyebilirsiniz. Bu nedenle sürekli heyecan veriyor."

Uysal bir karanlık yürüyor gözlerime. Güneş tutuluyor Emir. Çocukların sevinç çığlıklarını duyuyorum. Uykuda olmasan, gelip sen de izler miydin? Elimden tutup beni bir gölgeye çekerdin. Ben, bir gölge, ancak bir başka gölgede gizlenirdim. Yıllardır g... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
LaHaNa okumuş.
Değirmen

1930'lu yıllarda öyküye taze bir soluk getiren Sabahattin Ali, öykülerinde insanın zavallılığını ve gücünü sarsılmaz bir üslupla, masalsı ve destansı biçimde yansıtmayı başardı. Şiir, hikâye ve roman yazan, çeviriler yapan Ali, tüm eserlerinde insan ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Türk edebiyatının özgür sesinden yıllara meydan okuyan 16 öykü...

1930'lu yıllarda öyküye taze bir soluk getiren Sabahattin Ali, öykülerinde insanın zavallılığını ve gücünü sarsılmaz bir üslupla, masalsı ve destansı biçimde yansıtmayı başardı. Şiir, hikâye ve roman yazan, çeviriler yapan Ali, tüm eserlerinde i... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
LaHaNa okumuş.
Darağacında Üç Fidan

1968ler. Yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, Gerçekçi ol, imkânsızı iste, diye haykırdığı günlerdi...Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiyede yükseklere taşıdılar. ABDye, NATOya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 Mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Denizi, Yusufu, Hüseyini ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, Asalım, asalım! çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...Baskı altında geçen yirmi iki yılın ardından, bu yeni basımıyla Darağacında Üç Fidanı sunarken, bugün koyu bir karanlığın ve ahlâksızlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimizde hâlâ bir umut ışığı, darağaçlarında solmayan üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz...

1968ler. Yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, Gerçekçi ol, imkânsızı iste, diye haykırdığı günlerdi...Böyle... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
LaHaNa okumuş.
Dantevari Denemeler Shakespeare'in Belleği

Latin Amerika´nın ve dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden J.L. Borges, çok sayıda yazarın üslübunu, tekniğini ve edebiyat hakkındaki düşüncelerini neredeyse tek başına değiştiren, eserleriyle çağımıza damgasını vuran bir şair, öykü ve deneme yazarı. Formenter Ödülü´nü aldığı 1961´den bu yana eserleri klasik sayılan ve giderek artan bir hayran kitlesi kazanan, defalarca Nobel Ödülü´ne aday gösterilen Borges, Poe, Kafka, H. G. Wells, Valery, Mallarme ve daha birçok yazardan etkilendi ve kendini herşeyden önce bir okur olarak gördü. Dost canlısı ve bonkör bir kişiliği olan Borges´in, metinlerini dergilere gönderirken fazla rahat davrandığı, eserlerine ilgi gösteren dostlarına öykülerinin teliflerini armağan ettiği, hatta bazılarıyla ortak öyküler yazdığı biliniyor. İletişim Yayınları 1989´da kurulan Jorge Luis Borges Vakfı´yla yaptğı anlaşmaya uygun olarak, yazarın kimi zaman keyfi sıralamalarla derlenen öykü, düzyazı ve şiirlerini ilk basıldıkları halleriyle yayımlıyor. Borges okurları, yazarın İlahi Komedya ve Shakespeare´in eserlerine olan hayranlığını iyi bilirler. Üstat Arjantin Ulusal Kütüphanesi müdürüyken, rafların arasındaki boşluklara Dante, Shakespeare ve Calderon´un adlarının yazılı olduğu levhalar astırmıştır. Elinizdeki kitap, yazarın yaşamının sonuna doğru yayımlanan iki kitapçıktan oluşuyor. Dantevari Denemeler, Borges´in İlahi Komedya üstüne yaptığı bir ´derin okuma´ olarak tanımlanabilir. Shakespeare´in Belleği ise, aynı adlı öyküyle 1983´ten önce değişik kitaplarda yayımlanmış üç öyküden oluşuyor. Okurlarımızın ilk kez Türkçeye kazandırılan Dantevari Denemeler´i ve Shakespeare´in Belleği´nin bu yeni çevirisini ilgiyle karşılayacaklarını sanıyoruz.

Latin Amerika´nın ve dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden J.L. Borges, çok sayıda yazarın üslübunu, tekniğini ve edebiyat hakkındaki düşüncelerini neredeyse tek başına değiştiren, eserleriyle çağımıza damgasını vuran bir şair, öykü ve deneme ya... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
LaHaNa okumuş.
Böyle Buyurdu Zerdüşt

Tüm yazılmışlar arasında sevdiğim tek şey birilerinin kendi kanıyla yazdığıdır. Kanla yaz: Fark edeceksin ki kan ruhtur.Kolay bir iş değildir, meçhul kanı anlamak: Nefret ederim, avare okurlardan. Her kim ki okuru tanır daha fazlasını yapmaz onun için.Cümle âlem okumayı öğrenecek olsa yalnız yazmak değil, düşünmek de çürürdü.Vaktiyle ruh tanrıydı, sonra insanlaştı ve şimdi neredeyse avamlaşmak üzere.Kanla ve hikmetle yazan kişi, okunmayı değil ezberlenmeyi ister.Friedrich Nietzsche

******

Zerdüşt, yalnız olarak dağdan aşağıya indi ve kimse ile karşılaşmadı. Fakat ormanın içine girince karşısına yaşlı bir adam çıktı. Bu adam ormanda kök toplamak için kutsal kulubesinden çıkmıştı. İhtiyar Zerdüşte şöyle seslendi: Bu yolcu bana yabancı gelmiyor. Birkaç yıl önce buradan geçmişti. Adı Zerdüşttü, fakat o değişmiş. O zaman külünü dağa götürüyordun, bugün ateşini vadilere mi taşımak istiyorsun? Yalnızlıkta iken bir deniz içindeymiş gibi yaşıyordun ve deniz seni taşıyordu. Şimdi ne yazık ki kiraya çıkmak istiyorsun. Gövdeni yine kendin sürüklemek istiyorsun. Zerdüşt cevap verdi: İnsanları seviyorum. İhtiyar dedi ki: Benim ormana ve yalnızlığa çekilişimde ki neden, insanları pek çok sevdiğimden değil mi? Şimdi Tanrıyı seviyorum. İnsanları sevmiyorum. İnsan, bence oldukça eksik bir şeydir insanı sevmek beni yokedebilir. Zerdüşt dedi ki: Ne diye sevgiden bahsediyorum, ben insanlara bir armağan götürüyorum.

************

Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nietzschenin Büyük Öğle vizyonudur: Sonrasızca yeniden geliş, tüm değerlerin değişmesi ve Üstinsan-tartışmasız bir başyapıt.

************

Nietzsche, yeni düşünce dediği herşeyin sonrasızca yeniden gelişini İranlı bilge Zerdüşte söyletmeyi kurmuş, yeni bir yaşama yolunun taslağını çizmiş ve Turan Oflazoğlunun çevirisi ile sunduğumuz başeseri Böyle Buyurdu Zerdüşt bu tasarıdan doğmuştur. Kitabın birinci bölümünü bitirdiğinde bundan böyle deliler arasında sayacaklar beni, üçüncü bölümünü yazınca ben belki de geleceğin bütün insanları için bir yazgıyım, yazgının kendisiyim diyen Nietzsche, başeseriyle Alman dilini yücelttiğine inanıyor.

************

Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden bir gün tan kızıllığında kalktı ve güneşe bakarak ona şöyle seslendi: Ey büyük yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasaydı yazgın ne olurdu? On yıl var ki buraya, mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat biz her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirler de zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ısılı götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum.Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tok göz, beni kutsal.. Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın.Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor. Zerdüştün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı.

************

Platondan beri süregelen yanlış değerler ve kuruntuların geçersizliğini ilan eden Çekiç Felsefenin başlatıcısı olan Nietzsche, metafiziği yıkma eylemine girişmiştir.
Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı yapıtına kadar sürekli işlediği bu eleştirisiyle ahlaka, dine karşı düzenli bir savaş açmış; insanın kendi özdeğerlerinin yeniden yaratımcısı olarak özgürleşmesini, Üstinsana varmasını ereklemiştir.
Böyle Buyurdu Zerdüşt, felsefe tarihine Değerlerin Öte Değere Geçmesi, Tanrının Ölümü ve Nihilizm, Köle Ahlakının Eleştirisi başlıklı katkılarda bulunmuş Nietzschenin baş yapıtıdır.

******

Tüm yazılmışlar arasında sevdiğim tek şey birilerinin kendi kanıyla yazdığıdır. Kanla yaz: Fark edeceksin ki kan ruhtur.Kolay bir iş değildir, meçhul kanı anlamak: Nefret ederim, avare okurlardan. Her kim ki okuru tanır daha fazlasını yapmaz onun iç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
LaHaNa okumuş.
Bir Yaz Gecesi Rüyası

William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle dört yüz yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı komedyasında bir aşk öyküsünü o dönemde pek revaçta olan cin ve peri masallarını kullanarak anlatır. Ancak Shakespeare Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda çağdaş oyunlara parmak ısırtacak imgesel tasarımlar ve sınırsız bir hayal gücünün yaratabileceği fanteziler üretmiştir.

Oyun aşk üzerine kurulmuş olsa bile, bu eserinde de birey ve toplum eleştirisini ihmal etmeyen Shakespeare, kendi dönemindeki amatör oyuncuların bir taşlamasını da oyun içinde oyun halinde Bir Yaz Gecesi Rüyası’na yerleştirmiştir.

William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle dört yüz yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı komedyasında bir aşk öyküsünü o dönemd... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

LaHaNa şu an ne okuyor?

LaHaNa şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.