Metrestepe
Metristepe nasıl Metrestepe oldu?
Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı alanlardan biri de Bozüyük yakınlarındaki Metristepe'dir. Kurgu bu ya, bir inşaat firması, 2000'li yıllarda Metristepe yakınlarında, villalardan oluşan bir site yapar, Metristepe Manzaralı Villalar diye satılır evler. Sitenin adı Metristepe'dir ancak birçok varlıklı erkek metresini bu villalara yerleştirdiği için olsa gerek, sitenin adı zamanla Metrestepe Villalarına çıkar.
Bu villalarda, Metristepe Savaşı'na katılanların torunları oturmaktadır şimdi. Bu romanın kahramanı Nurşen, Metrestepe villalarına yerleşen sakinlerden biridir ancak hayatın ona neler getireceğini bilememektedir.
Metrestepe
Metristepe nasıl Metrestepe oldu?
Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı alanlardan biri de Bozüyük yakınlarındaki Metristepe'dir. Kurgu bu ya, bir inşaat firması, 2000'li yıllarda Metristepe yakınlarında, villalardan oluşan b... tümünü göster
Bir çağı bitirip başka bir çağı açan ender olaylardan biri olan İstanbul'un fethi, gerçekleştiği günden bu yana hem tarihsel çalışmalara konu olmakta, hem dünya siyasetini etkilemekte, hem de efsaneler yaratmaktadır.
Doğu Roma İmparatorluğu'nun topraklarına yayılan Osmanlı Devleti, bu fetihle gerçek bir imparatorluğa dönüşmüş ve kendisini yeni Roma İmparatorluğu olarak görmeye başlamıştır. Hem bu fikri kabullenen hem de Türkler'e hak ettikleri değeri vermek hususunda yetkin davranan yazar, derin bir öykü anlatma tutkusuyla bir tarihî panorama çizmeyi başarıyor.
Ünlü Alman yazar ve biyograf Stefan Zweig'ın eşsiz anlatımı ve konuya tarafsız yaklaşımıyla oluşmuş bu metin, fetih ve fethin Avrupalılar için öneminden bahseden bölümüyle de fikir dünyamıza katkı sağlıyor.
Bir çağı bitirip başka bir çağı açan ender olaylardan biri olan İstanbul'un fethi, gerçekleştiği günden bu yana hem tarihsel çalışmalara konu olmakta, hem dünya siyasetini etkilemekte, hem de efsaneler yaratmaktadır.
Doğu Roma İmparatorluğu&... tümünü göster
Veronika Ölmek İstiyor, Brezilyalı yazar Paulo Coelhonun yeni romanı. Yayınladığımız öbür romanlarında, olaylar hep geçmiş dönemlerde geçiyordu, oysa bu romanda olaylar günümüzde geçiyor, hem de oldukça yakınımızda: Bosa ile sınır komşusu olan Slovenyada. Veronika, görünüşte her istediğine sahip bir genç kadındır; renkli bir yaşam sürer, yakışıklı erkeklerle gezip tozar, ama mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Bir gün ölmeye karar verir. Aşırı dozda ilaç alınca hastaneye kaldırılır. Orada kendisine birkaç günlük ömrü kaldığı söylenir. Akıl hastanesinde kaldığı sürece çeşitli insanlarla, çeşitli dünyalarla tanışan Veronika, yabancısı olduğu yeni duyguları keşfeder: Kin, korku, aşk, hatta cinsellik. Ölümü beklerken, çevresindeki insanları gözlemlerken, Veronika, varoluşunun her dakikasının yaşamla ölüm arasında bir seçim olduğunun farkına varır. Paulo Coelho, bu yeni kitabında, çağımız insanını rahat bırakmayan delilik olgusunu işliyor; toplumun normal kabul ettiği kalıpların dışına düşen insanları anlatıyor. Veronika Ölmek İstiyor, farklı düşünceleri yüzünden sık sık başka insanların önyargılarını göğüslemek zorunda kalanlar için değişik bir yaşam tarzı bulma ihtiyacını irdelerken, insanlığın temel sorunlarından birini içeriden bir yaklaşımla ortaya koyuyor.
Veronika Ölmek İstiyor, Brezilyalı yazar Paulo Coelhonun yeni romanı. Yayınladığımız öbür romanlarında, olaylar hep geçmiş dönemlerde geçiyordu, oysa bu romanda olaylar günümüzde geçiyor, hem de oldukça yakınımızda: Bosa ile sınır komşusu olan Sloven... tümünü göster
Tarık Tufan, hatıralarla yüzleşmenin, ilk aşkın ve kendini aramanın evrensel hikâyesini anlatıyor. Kaybolan, yaralı dünyalarda, kırık hayatlarda, saklı hüzünlerde ve İstanbul sokaklarında dolanan bir roman.
Hayatın en çetrefilli meselesi, çözülmesi en zor sırrı, gerçekte kim olduğumuzdur. Çünkü herkes hayatının bir yerinde kaybolur. Bazıları kendisini bulabilmek için önce çok eskiden kaybettiklerini bulmak zorundadır.
“Utanmayı bir kenara bırakıp gerçeği itiraf ettiğim bugün bile hâlâ kendi hayatımı değil, başkalarının hayatını yaşıyorum. Fason hayat. Bir gece düşüncelere dalmış boğuşurken aklıma geldi bu laf; o gün bugündür böyle tanımlıyorum, sipariş üzerine yaşanmış, ısmarlama, düşük maliyetli, fason hayat. Doğum günümde sadece bunun hayal kırıklığını hissettim. Uzunca bir vakit kayıtsız kalmaya çalıştığım hatalarım için şimdi pişmanlık, hüzün ve keder duyuyorum. Her şeyin başka türlü olmasını arzu ederdim, olmadı. Artık kim olduğumu, kimin için yaşadığımı doğru dürüst düşünemiyorum bile.”
Kaybolmanın döngüsüne sıkışmış bir adam ve iki kadın. Kendilerini bulabilmek için çıkışı ararlarken ödeyecekleri bedel gitgide büyüyor.
Tarık Tufan, hatıralarla yüzleşmenin, ilk aşkın ve kendini aramanın evrensel hikâyesini anlatıyor. Kaybolan, yaralı dünyalarda, kırık hayatlarda, saklı hüzünlerde ve İstanbul sokaklarında dolanan bir roman.
Hayatın en çetrefilli meselesi, çözülme... tümünü göster