Elf

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Elf okumuş.
Enginar Mevsimi

Büyük konuşmayanların, aşkı tutkuyla karıştıranların, ne oldum değil de ne olacağım diyenlerin, hayatı ciddiye alanların, gerekirse de hayatla ve kendiyle dalga geçebilenlerin hikayesi...

Enginar Mevsimi her ne kadar ilkbaharı çağrıştırsa da içinde bambaşka anlamlar taşır. Kimine yüzeysel bir mutluluk, kimine de iz bırakan tecrübeler hediye eder. Çoğu zaman sersemletir ama asla seçeneksiz bırakmaz. Bu dönem aynı zamanda savrukluğun ve muğlak aşkların özgeçmişidir.

"Bazen yaşamın bahşettiği sonsuz olasılıkların içinde kaybolmayı seçerim. Bazen de hayatın anlamını geçen zamana yükler, zaman geçtikçe hayatı anlamsız bulurum. Aklıma gelen şey başıma geldiğinde de şaşırırım. Gerçi yaşamayı bir seçenek olarak değil de eşsiz bir hak olarak algıladığım zamanlar da oldu. Yenildiğim ve güç bulduğum şey ise hep aynı kaldı; yüzleşme anında hissettiğim özgürlük duygusu.

Babası Türk, annesi İngiliz olan Necibe Simpson başarılı, tuttuğunu koparan bir köşe yazarıdır. Mutludur, kendini dünya vatandaşı gibi hissetmektedir. 2010 yılının yaz aylarını Bodrum'da geçirirken dönemin Türkiye'sinin en popüler iş adamlarından Ziya Kurt ile tanışır ve onunla evlenerek İstanbul'a yerleşir. Kurt ailesinin tüm mal varlığına bankalar tarafından el koyulmasının ardından da 2013'te Ziya ile birlikte Yunanistan'a kaçmak zorunda kalır. Kısa bir bocalama dönemi ona 'hayatın getirdiği yeni döngülere uyum sağlaması gerektiğini' öğretmiştir. Oysa 2014'te Venedik'e yapacağı bir iş gezisinin hayatını çok farklı bir döngüye sürükleyeceğinden henüz habersizdir.

Büyük konuşmayanların, aşkı tutkuyla karıştıranların, ne oldum değil de ne olacağım diyenlerin, hayatı ciddiye alanların, gerekirse de hayatla ve kendiyle dalga geçebilenlerin hikayesi...

Enginar Mevsimi her ne kadar ilkbaharı çağrıştırsa da içind... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Elf okumuş.
Orkestra şefi

8 Eylül 1941'de Nazi birlikleri Leningrad'ı kuşatırlar, dünyayla olan bağlantısını keserler. "St. Petersburg dünya yüzünden silinmeli," der Hitler. Planı, teslim olana kadar Leningrad'ı top ateşine tutmak, hava saldırısıyla bombalamak ve açlığa mahkûm etmektir. Bunları yapar da. Üç yıl boyunca şehirden 1.4 milyon kişi tahliye edilir, 1.5 milyon ise ya açlıktan ölür ya da başka nedenlerden. 1944 Ocak ayında kuşatma sona erdiğinde şehirde sadece 700.000 kişi kalmıştır.

Ünlü besteci Dimitri Şostakoviç şehrin savunmasına katılmak amacıyla Leningrad'dan ayrılmaz, siper kazar, yangın gözlemciliği yapar. Bir yandan da Leningradlılara moral verecek yeni bir senfoni üzerinde çalışır. Yöneticiler Leningrad'ın kültür ortamındaki seçkin müzisyenleri şehirden gönderince senfoniyi hazırlama görevi, ikinci sınıf bir radyo orkestrasının şefi olan çekingen, sorunlu ve pek sevilmeyen Elias'a verilir. Elias ve savaşın tükettiği müzisyenlerden oluşan derme çatma orkestrası, Şostakoviç'in Leningrad Senfonisi'ni çalacaktır. Dayanılmaz koşullar altında, açlıkla, soğukla, bombardımanlarla, yangınlarla, ölümlerle geçirilen üç buçuk yılın, yaratıcılığın savaşa üstünlüğünün, müziğin ve umudun hayatları nasıl kurtardığının öyküsüdür Orkestra Şefi.
(Tanıtım Bülteninden)

8 Eylül 1941'de Nazi birlikleri Leningrad'ı kuşatırlar, dünyayla olan bağlantısını keserler. "St. Petersburg dünya yüzünden silinmeli," der Hitler. Planı, teslim olana kadar Leningrad'ı top ateşine tutmak, hava saldırısıyla b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Elf okumuş.
Türklerin Tarihi


“Koca bir kavmin binlerce kilometreyi üç asır içinde geçtiğini düşünün… Bu, dünyayı değiştirmez de ne yapar? İşte Türkler dünyayı böyle değiştirdi. Bu sebeple, bizim hayalî bir tarih ve kahramanlar üretmeye değil, yalnızca doğruyu öğrenmeye ihtiyacımız var…”
İLBER ORTAYLI

Türklerin Tarihi, göçebe bir kavimken Ortadoğu’nun güçlü uygarlıklarından birini tesis eden Türklerin günümüzde de çok konuşulan menşei tartışmalarıyla başlıyor.

Akabinde Orta Asya’dan Anadolu’ya göç edip bölgeyi Türkleştirmeleri ve orada inşa ettikleri kültürün esasları…

Büyük bir mirasa, güçlü bir yapılanmaya ve tarihî bir zenginliğe sahip bir milletin, Türklerin adının nereden geldiği ve bu coğrafyaya ne zamandan beri “Türkiye” dendiği tartışmalarının tüm detayları…

Kazanılan önemli savaşlar ve geri çekilmelerle, dahası ızdırablı toprak kayıplarıyla bugünkü halini alan Anadolu’nun hikâyesi…

Türkiye’nin Malazgirt Savaşı’yla Bosna’nın fethi arasındaki 400 yıl boyunca Avrupa açısından önemli bir ülke ve baş edilmesi gereken bir sorun olmasının gerekçeleri…

Dahası Oğuzlardan Kıpçaklara, Peçeneklerden Selçuklulara ve büyük bir imparatorluk olan Osmanlılara kadar uzanan ve sadece Türklerin değil; Rusların, Memlukluların, Karakoyunluların, Gaznelilerin, Safevilerin, Çinlilerin, Hintlerin ve Arapların tarihi…

Yani aynı coğrafyayı yüzyıllar boyunca paylaşan uygarlıklara hep etki etmiş ve Doğu ve Batı kültürlerini birbirine taşımakta önemli bir rol oynamış Türklerin dünya tarihindeki yeri mercek altına alınıyor.

Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı...


“Koca bir kavmin binlerce kilometreyi üç asır içinde geçtiğini düşünün… Bu, dünyayı değiştirmez de ne yapar? İşte Türkler dünyayı böyle değiştirdi. Bu sebeple, bizim hayalî bir tarih ve kahramanlar üretmeye değil, yalnızca doğruyu öğrenmeye ihtiya... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Elf okumuş.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Elf okumuş.
Konstantiniyye Oteli


Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.

2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli'nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması… İstanbul'un seçkin, kalburüstü simaları, Sultanahmet'teki eski Bizans sarayının kalıntıları üzerine yapılan otelde bir araya geliyor. Aralarında kimler yok ki? Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon "yıldızlar"ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları…

İstanbul'un yüzlerce yıldır yeraltında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde arzı endam etmekte sakınca görmeyip bu cümbüşe dahil oluyorlar. Ve elbette, bir otelin olmazsa olmaz çalışanları, garsonları, komileri, güvenlik görevlileri…

Velhasıl Konstantiniyye Oteli, aslında binlerce yıllık koskoca bir şehir olarak çıkıyor karşımıza. Değişen, dönüşen, ama barındırdığı şiddet nedense aynı kalan bir şehir…
(Tanıtım Bülteninden)


Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.

2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı K... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Elf okumuş.
Kehanet Gecesi

O âna kadar mavi deftere yazmak bana zevkten başka bir şey vermemişti, gitgide yoğunlaşan, çılgınca bir doyum duygusu. Sözcükler kafamdan sanki biri onları bana yazdırıyormuş gibi çıkmıştı; düşlerin, karabasanların ve özgür düşüncelerin billur diliyle konuşan bir sesin söylediği cümleleri kopya eder gibiydim. Ama 20 Eylül sabahı, yani söz konusu günden iki gün sonra o ses ansızın susuverdi. Defterimi açtım, önümdeki sayfaya baktığımda kaybolduğumu fark ettim, ne yaptığımı artık bilemiyordum. Boweni o odaya sokmuştum, kapıyı kilitleyip ışığı söndürmüştüm; şimdiyse onu oradan nasıl çıkaracağımı hiç mi hiç bilemiyordum.Otuz dört yaşındaki romancı Sidney Orr, kendisini ölümün kıyısına götüren ve aylarca süren bir hastalığın ardından yavaş yavaş hayata dönmektedir. 1982nin bir Eylül günü New Yorkun Brooklyn semtindeki küçük bir kırtasiyeciden edindiği mavi ciltli bir defter tam dokuz gün boyunca Sidneyi büyüsü altına alacak, genç adam, evliliğini yıkmakla ve gerçeğe duyduğu güveni sarsmakla tehdit eden şaşırtıcı olaylar ve rastlantılarla, ürkütücü önsezilerle dolu bir dünyaya sıkışıp kalacaktır.

O âna kadar mavi deftere yazmak bana zevkten başka bir şey vermemişti, gitgide yoğunlaşan, çılgınca bir doyum duygusu. Sözcükler kafamdan sanki biri onları bana yazdırıyormuş gibi çıkmıştı; düşlerin, karabasanların ve özgür düşüncelerin billur diliyl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

Elf şu an ne okuyor?

Elf şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.