eğlenceliydi :))
eğlenceliydi :))
Kiraze, 1492 yılında İspanyadan kovulan binlerce Seferad yahudisinin çileli yaşam mücadelesinden yüzyıllık bir kesit sunuyor. Bu insanların kimi Hollandaya, kimi Kuzey Afrikaya, kimi de II. Beyazidin daveti üzerine Osmanlı toprakalrına ulaşabilmenin peşindeydiler. Çoğu, daha yola çıkmadan Engizisyonun acımasız elleriyle ya da yollarda sefalet içinde yok olup gitti. Esther Kira da, ağır zulümlerden geçip İstanbula varabilmiş bir Sefarad Yahudisinin kızıydı. Kısa zamanda hırsı, zekası ve cazibesiyle, Osmanlı sarayını derinden etkileyen Yahudilerin en önünde yer almayı başardı. Önce Hürrem Sultanın yakın ilgisini kazandı, daha sonra Safiye Sultanın akıl hocası, sırdaşı oldu. İktidar, zenginlik ve gücün ne anlama geldiğini biliyordu çünkü. Ama 88 yaşındayken patlayan bir sipahi isyani her şeyin sonu oldu. Bu roman, Sefarad Yahudilerinin yaşadıklarına ışık tutarken, o dönemde Osmanlı ve Avrupa saraylarının dinsel, siyasal ve toplumsal hayatı nasıl etkileyip kontrol ettiğini sergiliyor ve okuru derinden sarsan, muhteşem bir resim çiziyor. Neler yok ki bu resimde: Sultanların ve kralların gerçek yüzleri... Batı-Doğu, Müslüman-Hıristiyan çekişmeleri, ölümcül entrikalar... İsyanlar, ayaklanmalar, yangınlar ve 1509 büyük İstanbul depremi... Lalalar, cariyeler, odaklılar... Aşk, seks, ensest... ve yönetilenlerin tüyler ürperten kaderleri... Kiraze, bu konuda bir Türk yazarın kaleminden çıkmış ilk roman...
Kiraze, 1492 yılında İspanyadan kovulan binlerce Seferad yahudisinin çileli yaşam mücadelesinden yüzyıllık bir kesit sunuyor. Bu insanların kimi Hollandaya, kimi Kuzey Afrikaya, kimi de II. Beyazidin daveti üzerine Osmanlı toprakalrına ulaşabilmenin ... tümünü göster
Egenin Muğlası ile Miaminin Lauderdalei birbirine ne kadar benzer, birbirinden ne kadar farklıdır? Belki de bunu en iyi, bu iki kıyı arasında milyonlarca ne kadar farklıdır? Belki de bunu en iyi, bu iki kıyı arasında milyonlarca yıldır gidip gelen caretta caretta bilebilir. Onun adı Minta... Özgürlüğün simgesi Minta... O her şeyi sessizce gördü ve anlattı. Yelkenlileri, buharlı gemileri, denizaltıları, plastik torbaları, zehir atıklarla günden güne kirlenen suları da. Ve elbette insanları da... Minta, efendilerin ve kölelerin yüzyıllık tarihiyle, 20. yüzyılın hikayesiyle buluşturuyor bizi. bir yanda köle Nada, Mısırlı Hüsnü Paşa, Salima Hatun, Amira Kadın, Arap Nijad, Hamra ve Şerif... Diğer yanda Naja, Seminol Reisi Yaralı Tilki, Nay, Thomas James, Rose, Ray... Ve onlar farklı coğrafyalarda aynı kaderi paylaştılar...
Egenin Muğlası ile Miaminin Lauderdalei birbirine ne kadar benzer, birbirinden ne kadar farklıdır? Belki de bunu en iyi, bu iki kıyı arasında milyonlarca ne kadar farklıdır? Belki de bunu en iyi, bu iki kıyı arasında milyonlarca yıldır gidip gelen ca... tümünü göster
FREUD VE JUNG BİR ARAYA GELSE DAHA İYİSİNİ YAZAMAZDI
53. doğum günün kutlu olsun, doktor. Ölümünün ilk gününe hoş geldin.
New York’lu bir psikanalist olan Dr. Frederick Starks tehdit dolu, gizemli bir mektup alır. Kendini, Rumpelstiltskin adlı bir adamın tasarladığı korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kurallar bellidir: İki hafta içinde Starks onun kim olduğunu tahmin edebilirse özgürlüğünü geri kazanacaktır. Başarısız olursa Rumpelstiltskin, Dr. Starks’ın sevdiği 52 yakınını tek tek öldürecektir – ancak ona bir seçenek daha sunar: Kendini öldür.
Zamana karşı bu zorlu yarışta Starks’ın kaderi, intikamını dolambaçlı yollardan almak isteyen bir psikopatın ellerindedir. Bu deli adamı durdurmanın bir yolunu bulmak zorundadır... Yoksa deliren kendisi olacaktır.
“HEM BİR GERİLİM ROMANI, HEM BİR VAROLUŞSAL TEZ, HEM DE FREUDYEN BİR CEHENNEM SEYİR RAPORU... Kusursuz bir zamanlama ile gerilimi asla elden bırakmıyor. Katzenbach öyle kıvrak bir anlatıma sahip ki kitabın atmosferi içinize işleyecek.”
Washington Post
“Müthiş bir iç hesaplaşma. Çalınan kimlik, intikam ve benliğin keşfi üzerine yazılmış sonuna kadar özgün bir hikaye.”
USA Today
“Sizi esir alacak... Defalarca okumak isteyeceksiniz.”
Rocky Mountain News
FREUD VE JUNG BİR ARAYA GELSE DAHA İYİSİNİ YAZAMAZDI
53. doğum günün kutlu olsun, doktor. Ölümünün ilk gününe hoş geldin.
New York’lu bir psikanalist olan Dr. Frederick Starks tehdit dolu, gizemli bir mektup alır. Kendini, Rumpelstiltskin a... tümünü göster
New York... Kentlerin belki de en karmaşığı... Olağanüstü gölgelerin egemenliğinde, birçok gizi barındıran o kalabalık kent. Kalabalığın içinde neler yaşanıyor? Sapkınlıklar, kaçırılmalar, cinayetler... Bu kentin en büyük tutkusu cehennem belki de. Ve o cehennem bir kitapta soluk alıp vermeye başlıyor, cehennemin karanlığı gözlerimizi yakıyor. Kötü Ruhla Türk okurlarını sımsıkı yakalayan Maxime Chattamın yeni romanı Karanlığın Soluğu bizi soluksuz bırakıyor.İlk kitapta FBİden ayrılan Joshua Brolin, bu kez polis teşkilatından da uzakta bir özel detektif olarak çıkıyor karşımıza. Teşkilatın içinden Annabel ile birlikte korkunç bir ya da birkaç katilin peşinde olarak... Her şey, çırılçıplak ve kafa derisi kazınmış olarak bulunan bir kurbanla başlıyor. Ve kurbanlar gün geçtikçe artıyor. Kadın, erkek, çocuk... Öldüler mi, yoksa hâlâ yaşıyorlar mı? Yaşıyorlarsa, nasıl bir işkencedir çektikleri? Caliban, her şeyin ve herkesin efendisi bu tüyler ürpertici macerada. Ama Caliban kim? Ve aslında kim kimin efendisi? Bu dünyaya egemen olan iblisler uzağımızda mı yoksa bir nefes kadar yakın mı bize? New York bir ses oluyor kulağımıza dolan, kentin gölgeleri de kâbuslarımız... Karanlığın Soluğu, bizi esir alıyor.
New York... Kentlerin belki de en karmaşığı... Olağanüstü gölgelerin egemenliğinde, birçok gizi barındıran o kalabalık kent. Kalabalığın içinde neler yaşanıyor? Sapkınlıklar, kaçırılmalar, cinayetler... Bu kentin en büyük tutkusu cehennem belki de. V... tümünü göster
Sinema ve kitap bilgisini sınayıcı, eğlenceli bir test.
Sinema ve kitap bilgisini sınayıcı, eğlenceli bir test.
Asiyecan şu anda kitap okumuyor.