Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafak'ın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet…
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengarenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikayesi…
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
"İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi."
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafak'ın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet…
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengarenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikayesi…
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
"İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi."
Elif Şafak kitapları bende hep aynı etkiyi bırakır şaşkınlık ve buruk bir gülümsemeyle birlikte. ve bu kitap uzun bir süre sonra, beni en çok doyuran kitaplardan biriydi. tavsiye ederim.
Nerde Elif Şafak ın ilk kitaplarındaki tat.
Kitap güzeldi ama son dönemlerde o kadar çok Mimar Sinan Osmanlı tarzı kitaplar yazıldı ki bunlardan birkaçını okumuştum
bu kitapta hiçte Elif Şafak tarzı yoktu bence.
Elif Şafak'ın eski külliyatına göre oldukça vasat bir roman olduğunu üzülerek yazıyorum. Konu seçimi güzel, anlatım bir akıcı fakat hikayayede heyecan unsuru eksik kalmış bence. Mimari konularala ilgili olarak sosyal medyada dolaşan eleştririlere katlmıyorum. adı üstünde bu bir roman, biyografi ya da mimarlık tarihi kitabı değil.
Elif ŞAFAK her yeni kitabında gücüne güç katıyor. Ustam ve Ben tam bir usta işi olmuş gerçekten . Şiddetle tavsiye diyorum.
Severek okuduğum sayfaların su gibi aktığı bir roman.Mimar Sinan ve çırakları anlatılırken dönemi resmetmiş yazar.Günümüzü de arka planda kurguya katmayı ustaca başarmış Kutluyorum Elif Şafak'ı Padişahlardan Taç Mahal'e uzanan bir serüven.,Kurgu başarılı.Zaten sonunda açıklamış,kurgudaki zaman kaymalarını.Elif ŞAFAK'ın şimdiye kadar okuduğum romanlarından daha çok sevdim diyebilirim.Çok ses getirecek, eleştirilecek bir roman.
Elif Şafak'ın klasik akıcı anlatımı kitabı okunur kılıyor ancak hikaye örgüsü oldukça yavan. Hep birşey olacak beklentisinde okuyorsunuz. O noktaya geldiğinizde ise beklentinizi karşılan bir son bulamıyorsunuz. Gene de Elif Şafak sevenler tarafından okunabilecek bir kitap. Özellikle Mimar Sinan ve o dönemin mimari yapıları hakkında olçukça bilgilendirici.
Hiç bitmesin istediğim enfes bir romandı.
16.yy istanbulu ve tarihi kişiliklerin, camilerin, Kütüphanelerin,Türbelerin, köprülerin resmi geçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikayesi
Kitapta Mimar Sinan'dan aradığınızı bulamayabilirsiniz. Ama ana karakter Cihan'dan yola çıkarak Osmanlı'yı anlayabilirsiniz. Kitapta en çok sevdiğim şey Cihan'ın büyüdüğüne şahit olmamdı. Yazar dili ve anlatımı ile bunu bize hissettiriyor. Kitap su gibi akıp gitti, fakat sonuna gelince 50-60 sayfa bitmek bilmedi. Bence olayı tadında bırakmadı yazar.
Yazarın son cümlesinde dediği gibi 'su gibi akıyor' bu kitap. Üzerine fazla yorum yapmaya gerek yok. Elif Şafak'ın kalemini sevenler alıp okuyun.
Tam bir hayal kırıklığı olan bir kitap. Mimar Sinan'dan çok Filbaz Cihan hakkında bilginiz oluyor.
kitapla ilgili detaylı yorumum blog sayfamda.
gulsahtoptas.blogspot.com
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de… Bir Elif Şafak okuru olarak kitabı başarılı buldum. O zaman ki dönem olayları ve şimdi gidip oralara baktığımızdaki duygu inanın bir başka olur. Kitap severler bu kitabı mutlaka okumalı. Öyle şeyler yaşıcaksınız ki sizde o Çotanın üstünde yolculuğa çıkıyomuş gibi olucaksınız, su gibi akıp gidicek kitap.
Çok güzel
Güzel, üzerinde çok düşünülmüş, çalışılmış, akıcı bir kitaptı. Mimar sinanın eserleri hakkında biligi edinme ihtiyacı hissettirdi bana
Çok yavan ve basit bir dille yazılmış, herhangi bir ekstrası olmayan bir kitap. Sonu farklı olsun, iyi bir tat bıraksın diye hafif entrika katılmış ama zaten kitabın orasında zar zor okumaya devam ettim. Araf ve İskender'den sonra Elif Şafak beni hayal kırıklığına uğrattı.
çok beğendim çok güzel ve akıcı bir kitap ama tarihi bilgilerin daha doğru olmasını isterdim.ve mimar sinan ı daha iyi öğrenebilmeyi.
popülerlik uğruna tarih oyuncak edilmiş. keske tarih degilde tamemen kurgular imporotorlugunu kullansaydı..okuyamadım....
Bir çok arkadaşım kitap hakkında kötü dediler. Çok betimleme yapmış tarzını değiştirmiş dediler. Fikirlerinizi alabilir miyim?
Bayağı iyiydi. Kendimi Mimar Sinan'ın kalfalarından biri gibi hissettim kitabı okurken...
Aslında kitabın sonunu okuyana kadar bir dünya olumsuz şey yazmak istedim kitap hakkında. Kitap gereksiz bir sürü olaylar sinsilesinin anlatıldığı ama aslında o olayların hiç birinin önemli olmadığı yaklaşık bir 300 sayfadan oluşuyor. Fakat her şeyin açıklandığı son 100 sayfa beni etkiledi. 20 günde okuduğum bu kitabı inatla bitirmek için çok uğraştım. Fakat bu son 100 sayfa içinde kitap okunmaz yani. Gerçi Elif Şafak'ta kitabın sonunda açıklama yapmış sadece Mimar Sinan’ı, ustayı, bambaşka bir cepheden anlatmayı arzu etmiş. Onu ve onunla senelerce yakından çalışan çırakları, işçileri, kürek mahkûmlarını ve hayvanlan yazmak istemiş. Vel hasıl kelam çok bir şey beklemeyin kitaptan. Sadece aralara serpiştirilmiş Elif Şafak klasiği olan bir kaç Allah aşkı ile ilgili birkaç kelam var gözden kaçmaması gereken.
Çok beğendim. Osmanlı dönemi ile ilgili merakım arttı. Mimar Sinan ile ilgili kitap bakıyorum şimdi.
Yazarın dili ve kurgusu olağanustu zaten onda hemfikiriz.Fakat kitapta beni oyalayan bi olmamışlık duygusu hakimdi.Olağanustu ayrıntılarla bezenmiş olaylar sıradışı ama sonu basit ve basarısızdı.Ben sanki sonundan fazla olay, çözümlemeler ve daha kuvvetli bi sonuç ummuşum demekki...
Okudugum için asla pişman değilim tabi ki..
Bu kitabı kalın olmasına rağmen çabucak bitirdim ve beğendim. Cihan, Beyaz fil,Mimar Sinan, Mihrimah, Kanuni Sultan Süleyman,Selim,Hürrem(Az bahsediliyor) hepsi bu kitabın içinde yer alıyor.
Nihayet sira geldi ve bu guzel romani okudum...Zaten Elif Safak in cogu kitabi favorimdir, bu da onlara eklendi...
Her kitabinda oldugu gibi, burada da, anlatilan donemin icine girdim, Harem de dolastim, Istanbul"un o zaman ki sokaklarinda turladim, ve dilencileri kokladim...
Mimar Sinan"in o guzel kisiligi, sabri, sanatina olan buyuk aski ve inanilmaz dehasi, 3 padisah boyunca yaptigi tum o insaatlari, eserleri..Her biri nasilda dusunulmus, bir nakis gibi islenmis...Suleymaniye Camii de olsa, herhangi bir turbe de olsa, ayni ozen gosterilmis...
Hint Sahinin padisaha hediyesi Cota, beyaz bir fil.... ve onun filbazi ile olan o dost iliskisi....
Her sayfasinda hissederek, icinde yasayarak okudum satirlari...Bu romanin da arkasinda belli ki uzun bir arastirma var, ve ustelik tarih sayfalarindan yararlanarak yaratilmis cok guzel bir roman, Sinan in kalfasi, filbaz Cihan in hayati...Kisacasi cok begendim:) —
Elif şafağın okuduğum 5. kitabı. Diğer kitaplarında kendisine olan iyi yazar tanımını bu kitapta altüst etti. Kurgular iyi kitap yeter miktarda sürükleyici. Fakat beni rahatsız eden kısım kitapta osmanlıya ait herşeyi bir şekilde yermiş olması. Zıt görüşler renklilik katar diyerek bitirmeye gayret ettim ama beni oldukça rahatsız etti karakter betimlemeleri. Herkes çıkarcı, bağnaz, artniyetli. Evet dört dörtlük bir osmanlı tasviri beklemiyordum ama kantarın topuzunu fazlası ile kaçırmış ve kitaba bu şekilde ilgi çekmeye çalışmış. Dördüncü kiabından sonra da kendini tekrara girmiş yazım uslubu.
Karton Cilt, 480 sayfa
Aralık2013 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı