Tuzaklar ve Cambazlar

İstanbul: Yaşama başladığım uygarlığın adı... Daha öyle dağınık ve ser görünümlü değilken.İlkokul, Ortaokul, Lise, Eğitim Enstitüleri... Hep bu kentte geçen uyum aşamaları... Bunlara koşut olarak yıllardır süregelen kamu görevi...Nesnel yaşamın boyutları bunlar. Özet olarak, sıradan bir insanın hergünkü serüveninin yaşanması.Ne ki, nesnel yaşamın koşulları öznel yaşam alanlarının varlığını zorluyor. oysa, tek sözcüğün anlamsal yükünü genişletip yaymak, içini dolu tutabilmek, sürekli düşenmesini ve üretmesini gerektiriyor yazına adanmış beyinlerin.Şiir, somut yaşamın arka yüzünde boy gösteriyor önce, bütün örüntülerini içeriyor insanın; sonraysa, ışın kümesi olarak yeniden akıyor ama bu kez yaşamı somutlayarak. İnsanla başlayıp onu çoğaltmasından, zamansız ve düzlemsiz her ortamda soluk alıp verebilmesinden; buna karşılık herhangi bir yola girip yürüyememesinden anlaşılmıyor mu?Saklı kalmış yaşantıları sözcük katarlarına sığdırıp bir tünelden sıyrık almadan geçirmek, bilgi, birikim, öz, gözlem, özümleme ve özen istiyor. Kısacası, kolay yürünemeyen uzun ve çileli bir yol.Herkes birşey söyledi şiir için; dilimi tutamayıp konuştum ben de. Neler mi söyledim? İçinde... Ne varsa kitabın içinde; sözcüklere yükledim gizlisizce.

İstanbul: Yaşama başladığım uygarlığın adı... Daha öyle dağınık ve ser görünümlü değilken.İlkokul, Ortaokul, Lise, Eğitim Enstitüleri... Hep bu kentte geçen uyum aşamaları... Bunlara koşut olarak yıllardır süregelen kamu görevi...Nesnel yaşamın boyutları bunlar. Özet olarak, sıradan bir insanın hergünkü serüveninin yaşanması.Ne ki, nesnel yaşamın koşulları öznel yaşam alanlarının varlığını zorluyor. oysa, tek sözcüğün anlamsal yükünü genişletip yaymak, içini dolu tutabilmek, sürekli düşenmesini ve üretmesini gerektiriyor yazına adanmış beyinlerin.Şiir, somut yaşamın arka yüzünde boy gösteriyor önce, bütün örüntülerini içeriyor insanın; sonraysa, ışın kümesi olarak yeniden akıyor ama bu kez yaşamı somutlayarak. İnsanla başlayıp onu çoğaltmasından, zamansız ve düzlemsiz her ortamda soluk alıp verebilmesinden; buna karşılık herhangi bir yola girip yürüyememesinden anlaşılmıyor mu?Saklı kalmış yaşantıları sözcük katarlarına sığdırıp bir tünelden sıyrık almadan geçirmek, bilgi, birikim, öz, gözlem, özümleme ve özen istiyor. Kısacası, kolay yürünemeyen uzun ve çileli bir yol.Herkes birşey söyledi şiir için; dilimi tutamayıp konuştum ben de. Neler mi söyledim? İçinde... Ne varsa kitabın içinde; sözcüklere yükledim gizlisizce.