Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistem kapsamında yaşanan bir dizi radikal değişim, dönüşüm ve kriz anları, kimi kez bizleri Soğuk Savaş döneminin en sıcak gelişmelerini bile özlemle anacak noktaya sürüklemiştir. 1990 sonrası şahit olunan, kimi devletlerce bizzat yaşanan gelişmeler; hız, kapsam ve nicelik gibi açılardan o denli yoğun bir görünüm arz etmişlerdir ki uluslararası sistem radikal bir değişimi tolere edebilmek adına kendisi için gerekli olan olgunluğa erişemeden bir değer değişimle yüzleşmek durumunda kalmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgeleri geçmişte olduğundan farklı bir nitelikte, daha geniş kapsamlı ve yoğun kriz noktalarına sahip olurken, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar, Güney Doğu Asya gibi Soğuk Savaş süresince zoraki sessizlik yaşayan bölgeler, 1990 sonrasında yeni kriz bölgeleri olarak belirmişlerdir.Bu bölgelerin bizim açımızdan en önemli özelliği, Türkiyeyi çevreleyen bir alan oluşturmasıdır. Dolayısıyla Türkiyenin bu alanların birinde meydana gelebilecek bir değişikliğe tepkisiz kalması düşünülemez. Türkiyenin pasif bir konumda olması ve herhangi bir rol üstlenmemesi, Türkiye açısından mümkün gözükmemektedir.
Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistem kapsamında yaşanan bir dizi radikal değişim, dönüşüm ve kriz anları, kimi kez bizleri Soğuk Savaş döneminin en sıcak gelişmelerini bile özlemle anacak noktaya sürüklemiştir. 1990 sonrası şahit olunan, kimi devletlerce bizzat yaşanan gelişmeler; hız, kapsam ve nicelik gibi açılardan o denli yoğun bir görünüm arz etmişlerdir ki uluslararası sistem radikal bir değişimi tolere edebilmek adına kendisi için gerekli olan olgunluğa erişemeden bir değer değişimle yüzleşmek durumunda kalmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgeleri geçmişte olduğundan farklı bir nitelikte, daha geniş kapsamlı ve yoğun kriz noktalarına sahip olurken, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar, Güney Doğu Asya gibi Soğuk Savaş süresince zoraki sessizlik yaşayan bölgeler, 1990 sonrasında yeni kriz bölgeleri olarak belirmişlerdir.Bu bölgelerin bizim açımızdan en önemli özelliği, Türkiyeyi çevreleyen bir alan oluşturmasıdır. Dolayısıyla Türkiyenin bu alanların birinde meydana gelebilecek bir değişikliğe tepkisiz kalması düşünülemez. Türkiyenin pasif bir konumda olması ve herhangi bir rol üstlenmemesi, Türkiye açısından mümkün gözükmemektedir.