Tanzimat sonrası Türk yayın hayatının hâce-i evveli (ilk öğretmeni) Ahmed Mithatın bu küçük, ama sevimli kitabı gezi edebiyatının ilk örneğidir. Üstat Orhan Şaik Gökyayın dediği gibi kitap, ... yalnız eğlenceli bir gezinin hikâyesi olarak kalmamış, türlü yönlerden okur için yararlı olmuştur. (...) bu türden başka kitapların yazılmasına da yol açmıştır. Sayyadâne Bir Cevelân, ilk önce Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, daha sonra 1891de kitap haline getirilmiştir. Ahmed Midhat, lâtif bir üslûpla, Beykozdan başlayıp İzmit Körfezinde sona eren bir kotra gezisini ve ardından Tavşancılın bâkir tepelerinde yapılan bir av partisini anlatır. Keyfim adlı kotrayla yapılan bu gezinin dönüş rotasında Ada sahillerinin güzellikleri temâşâ edilir, büyük mikyasta bir mehtabiyenin keyfine varılır. İstanbulun soylu kibarlarının daveti üzerine katıldığı bu gezi boyunca Ahmed Midhat, 19. yüzyılın son demlerinde Boğaziçi sahillerini, sahilhanelerini, sayfiyelerinin güzelliklerini yâdeder; bir yandan denizcilik dersleri verir, avcılık serüvenlerini anlatır; bir yandan da İstanbulun tarihine dair ufak tefek notlar düşer, mitolojik anektodlar nakleder. Keyfimle yapılan bu keyifli gezinin -Ahmed Midhatın kitaba yazdığı Önsözde belirttiği gibi- tafsilatı ise aşağıda olduğu gibidir...
Tanzimat sonrası Türk yayın hayatının hâce-i evveli (ilk öğretmeni) Ahmed Mithatın bu küçük, ama sevimli kitabı gezi edebiyatının ilk örneğidir. Üstat Orhan Şaik Gökyayın dediği gibi kitap, ... yalnız eğlenceli bir gezinin hikâyesi olarak kalmamış, türlü yönlerden okur için yararlı olmuştur. (...) bu türden başka kitapların yazılmasına da yol açmıştır. Sayyadâne Bir Cevelân, ilk önce Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, daha sonra 1891de kitap haline getirilmiştir. Ahmed Midhat, lâtif bir üslûpla, Beykozdan başlayıp İzmit Körfezinde sona eren bir kotra gezisini ve ardından Tavşancılın bâkir tepelerinde yapılan bir av partisini anlatır. Keyfim adlı kotrayla yapılan bu gezinin dönüş rotasında Ada sahillerinin güzellikleri temâşâ edilir, büyük mikyasta bir mehtabiyenin keyfine varılır. İstanbulun soylu kibarlarının daveti üzerine katıldığı bu gezi boyunca Ahmed Midhat, 19. yüzyılın son demlerinde Boğaziçi sahillerini, sahilhanelerini, sayfiyelerinin güzelliklerini yâdeder; bir yandan denizcilik dersleri verir, avcılık serüvenlerini anlatır; bir yandan da İstanbulun tarihine dair ufak tefek notlar düşer, mitolojik anektodlar nakleder. Keyfimle yapılan bu keyifli gezinin -Ahmed Midhatın kitaba yazdığı Önsözde belirttiği gibi- tafsilatı ise aşağıda olduğu gibidir...