İnsanlık kavramını, soylu kişilerin tekelinde tutmak isteyen ortaçağ satın alamadığı sanatçıyı, düşün adamını yadsıyıveriyordu. Sanatçı ile toplum arasındaki bu doğal ilişkiyi koparmak için her düzenin aradığı bir yöntem var. Günümüzde de böyle bu. Sanatçının yaratış gücü, emekçi halkın üretim gücü gibi yüzyılın pazarlarında reklam, propaganda usulleriyle satılığa çıkarılıyor. Yalnız, radyo, televizyon, gazete, afiş değil reklam. Kendilerini satıcının emrine vermiş kalemler sanatçıyı zayıf yerinden yakalamak için engage sözcüğünü bir korkuluk gibi arkalarına almış, özgürlüğün adamları toplum der demez gösteriveriyorlar hışımla. Böylece sanatçı -sanki kendisi kurumların gücünü taşımıyormuş gibi- kurumlar arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor hep. Tröst ya da devlet. Açıkcası mali komitelerle, parti komiteleri arasında seçim yapma özgürlüğü.
İnsanlık kavramını, soylu kişilerin tekelinde tutmak isteyen ortaçağ satın alamadığı sanatçıyı, düşün adamını yadsıyıveriyordu. Sanatçı ile toplum arasındaki bu doğal ilişkiyi koparmak için her düzenin aradığı bir yöntem var. Günümüzde de böyle bu. Sanatçının yaratış gücü, emekçi halkın üretim gücü gibi yüzyılın pazarlarında reklam, propaganda usulleriyle satılığa çıkarılıyor. Yalnız, radyo, televizyon, gazete, afiş değil reklam. Kendilerini satıcının emrine vermiş kalemler sanatçıyı zayıf yerinden yakalamak için engage sözcüğünü bir korkuluk gibi arkalarına almış, özgürlüğün adamları toplum der demez gösteriveriyorlar hışımla. Böylece sanatçı -sanki kendisi kurumların gücünü taşımıyormuş gibi- kurumlar arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor hep. Tröst ya da devlet. Açıkcası mali komitelerle, parti komiteleri arasında seçim yapma özgürlüğü.