Panasdeğdzutyunner

* Açıklama * Basından Kitap HakkındaAçıklama1924 İstanbul doğumlu Zahrad (Zareh Yaldızcıyan) Ermenice edebiyatın 20. yüzyılda yetiştirdiği tartışmasız en önemli şairlerden biridir. İlk eserlerini 1940lı yıllarda vermeye başlayan Zahradın 2000 yılına dek yazdığı tüm şiirleri bir araya toplayan iki ciltlik bu çalışma, küçük insanların hikâyesini anlatmayı seven şairin eserine ve emeğine bir saygı duruşu niteliği de taşıyor. Özel kutusundaki bu iki ciltte okurlar, ek bölümlerle Zahradın sanat kariyerinin dönemeçlerine de tanık oluyor.Basından Kitap HakkındaKonu açıklamalarını görmek için başlıkların üzerini tıklayınız lütfenYazar Başlık Yayın TarihZahrad: Tarih Dışı Kılınanın Tarihi Yücel Kayıran Zahrad: Tarih Dışı Kılınanın Tarihi Radikal Gazetesi 2 Mart 2007Yazar: Yücel KayıranBaşlık: Zahrad: Tarih Dışı Kılınanın TarihiYayın: Radikal GazetesiTarih: 2 Mart 2007Zareh Yaldızcıyan ya da bilinen adıyla Zahrad 21 Şubat 2007 günü İstanbulda yaşamını yitirdi. Onun şiiri, tarih dışında duranın şiiridir.Yurtdışında Çağdaş Türk Şiiri hakkında konferans vermek üzere davet edilmiş bir şairimize, yöneltilen sorulardan bir Zahradla ilgili olmuş. Kendisine İran şiiriyle ilgili bir sorunun neden yöneltildiğini anlamamış. Zahrad isminde dolayı böyle düşünmüş olsa gerek. Ona, Zahradın İranlı değil, İstanbullu Ermeni bir şair olduğunu söyledim.Zahrad, 21 Şubat 2007 günü İstanbulda yaşamını yitirdi. 1924 İstanbul doğumlu olan Zahradın asıl adı Zareh Yaldızcıyandı. İstanbul Tıp Fakültesini yarıda bırakmış. Özgeçmiş adlı şiirinin G bölümü bu yıllarına ilişkindir: Fakültede/ Neşter attık kadavraya/ inceden inceye/ sinir sıyırdık/ damar ayıkladık/ ve lime lime/ kas ve kemik ayrıştırdık// Fakat-ben/ insanı tam tanıyamadım ki/ -çaktın- dediler/ sınav sonrasıZahrad, askerlik görevini 1949da yedek subay olarak tamamladıktan sonra, ilaç deposunda, kâğıtçıda, noterde, tıbbı malzeme kuruluşlarında çalışmış. Kravat ticaretiyle, kemer imalatıyla, musluk ve zincir ticaretiyle uğraşmış.Türkiyede tanınmasa da...İlk şiiri, 1943de yayımlanan Zahradın ilk şiir kitabı Büyük Şehir 1960da basılmış. Renkli Sınırlar (1968), İyi Gökyüzü (1871), Yeşil Toprak (1976), Bir Taşla İki Bahar (1989), Eğri Oturalım Gigo Konuşalım (1994), Ucu Ucuna (2001), Su Duvardan Yukarı (2004) Zahradın diğer şiir kitapları. Zahradın şiirleri 25 dile çevrilmiş. 1971de Fransızca bir seçki, 1978de Büyük Şehir kitabından bir seçki Rusçada yayımlanmış, İngilizceye çevrilmiş iki kitabı bulunuyor: Gigo Poems ve Selected Poems. Türkçede, karikatürist Ohannes Şaşkal tarafından tercüme edilmiş üç seçkisi yer alıyor: Yağ Damlası (İyi Şeyler Yayınları, 1993), Yapracığı Gören Balık (Belge Yayınları, 2002), Işığını Söndürme Sakın (Adam Yayınları, 2004).Zahradın uluslararası pek çok ödülü ve daveti var. Bu cümledeki uluslararası ifadesinin aslında tanımlayıcı bir rolü yok. Şiirlerini anadilinde yazmış, Türk şiiri ortamında hemen hemen hiç tanınmayan ama kendi sınırlarını aşmış bir şair için, ulusal veya uluslararası ifadesinin açıklayıcı bir anlamı yok. Türkçedeki en geniş seçkisi olan Işığını Söndürme Sakını oluşturan şiirlerin tinsel evreninin neliği açısından bakıldığında bu tanımların pek anlamı yok aslında. Zahradın şiirini, Türk şiirinin temel özelliklerinden olan, ilerleme fikriyle ıralı bir tarih nosyonu ile toplumsal birini dile getiren sosyolojik bir atmosferle tanımlamak olanaklı değil. Zahradın şiiri, tarih dışında duranın şiiridir. Zahrad, tarih dışında dururken, sadece ulus-devlet düşüncesinin yarattığı toplumsal değişim ve iktidar statülerinin dışında durmuyor, aynı zamanda gündelik hayatın modernleştirilmesi fenomeninin de dışında duruyor. Buna, tarih dışı kılınanın, tarihi, tarih dışı kılması da denilebilir. Bunlar, onun şiirine ait öznenin sözlerinden çıkarılan sözler değil elbette. Burada özne tırnak içinde; çünkü, Zahradın şiirinde konuşan anlatıcı ben bir özne değil, bir kişi. Bu şiir kişisinin sözleri, insanın varoluşuna, bu varoluştaki yalnızlığa ilişkin. Örneğin Yağ şiiri: Siz hepiniz deniz fırtınalı ve büyük-/ Ben o denizin içinde// Ben o denizin içinde bir yağ damlası/ Katışık ve üvey// Ben yağ damlası/ Hülyalı dalganın yüzeyinde// Siz hepiniz deniz fırtınalı ve büyük-/ Deniz yüreğimin içindeAma, bu şiiri, Zahradın yukarıda özetlediğimiz biyografisini hesaba katarak okuduğumuzda, bu şiir, insanın tarih dışı kılınmasının veya tarih dışında kalmasının imgesini dile getirmektedir. Aşırı yorum denilebilir buna ama şairin hayatı şiirine dâhil değil ise. Bu şiir, bir kavga şiiri değil zaten. Politik veya ideolojik bir şiir değil Zahradın şiiri. Böyle bir çabası ve kaygısı zaten yok. Dolayısıyla Zahradda öne çıkan zaman değil, mekân. Bu mekân ise İstanbuldur. Zahrad bir İstanbul şairidir. Test şiirinin ikinci bölümü şöyle: Sahilinden geçecek olsanız Kumkapının// a)leziz bir balık yemeyi düşlersiniz/ b)deniz üstünde yürüyüp gitmek istersiniz Adalara/ c)yaşam ne çabuk geçti diye düşünürsünüz/ d)hatırlarsınız beş lira borcunuz olduğunu AgopaBu şiirin tinsel evrenindeki İstanbul, modernleşmeden veya politik ve tarihsel olanın görünümü olan değişimleri devre dışı bırakmış, sanki sadece kişinin kişisel biyografisinde mevcut olan İstanbuldur. Velet şiirinin giriş bölümü şöyle: Mahallenin velediyim/ -zillerinizi çalarım/ ve siz açıncaya dek kapıyı/ pırr... ben kirişi kırarım-/ bakarsınız kimse yokŞiirindeki ironiZahradın şiiri ironik bir şiirdir. Ancak bu ironinin ne Garip şiirinde olduğu gibi mizahi bir yönü vardır ne de Can Yücelde olduğu gibi politik bir yönü. Zahradın şiirindeki ironi, mantıksal karşıtlıklarla veya söz oyunlarıyla kurulan bir ironi değil, yaşamanın doğasından veya varoluşun kendisinden gelen çatışmanın, paradoksun açığa çıkmasından kaynaklanan bir ironidir. Dolayısıyla, trajik durumlarla bağlantılıdır bu ironi ve kaçınamadığımız, kaçınmamamız geren durumları dile getirir. Şöyledir Kurban şiiri: Dört koyundular// İlkini kestiler önce/ İkincisini haklarlarken tam/ Kaçmayı denedi üçüncüsü// On metre gitti gitmedi/ Enselediler// Ben o üçüncüsünün etinden yedim/ Yaşam tadı vardı Burada yapılan alıntılardan anlaşılacağı gibi, Zahradın şiiri, bir ruh durumu şiiri değil, bir öykü durumu şiiridir. Öykü değil, öykü durumu. Başı ve sonu olan bir hikâye söz konusu değil burada. İnsanın varoluşuna ilişkin kader belirleyici anın ortaya çıktığı bir durum söz konusu. Öykü durumu derken kastettiğim bu. Bu öykü durumu, yaşamın ortaya çıkma/çıkamama anını duymak için, duymayı dile getirir. Zahradın şiirinin hemen hemen temel problemi, denilebilir ki, yaşamın ortaya çıkma/çıkamama anını yakalamanın değerini dile getirmekle ilgilidir. Bu problem Zahradın şiirindeki köklü felsefi temelini dile getirir aynı zmanda. Ama yaşam derken, Zahradın şiirinde işaret edilen bedir? Zahradın şiirinin temel problemi olan yaşam kavramını tanımlamamızda, Spinozanın conatus kavramı bize yardımcı olabilir: Her şey, kendinde olduğu ölçüde, kendi varlığında sürmeye çabalar. Her bireysel varlık, kendi varlığını dile getirir ve, kendi doğasından gelenden başka bir şey yapamaz. Spinoza, buna conatus der: Kendi varlığını sürdürmek için çabalamak. Bu çaba, haz ve neşe verir. İşte, Zahrad, yaşamının bütün dönemlerindeki, kendi varlığını sürdürme çabası içinde olan insanı ve onun cesaretinin sınırlarını gösterir bize. Gece Şarkısı adlı şiiri, bu konuda sadece fikir verici değil, aynı zamanda oldukça etkileyici ve keder verici bir şiirdir. Tamamını alıntılıyorum: Bir kez harcamayagör/ Çabuk tükenir sayılı aşk/ Suyunu çeker// Sen bir zamanlar sanmıştın/ Ki aşkın sınırı yok-/ Oysa var/ Ve o/ Sınır sensin// Şimdi/ Iskarmozları söküp götürmüşler/ Nasıl kürek çekeceksin/ Yaşama?// İskorpitleri/ Kim toplayacak?// Deniz bir uçurumdur/ Ağzınla kadar suZahradın şiiri bir deneyim şiiriydi. Şairin yaratıcı doğasını, bu yaratıcılığın onun varoluşunda nasıl açığa çıktığını dile getiren Un Çuvalı şiiri de bunlardan biri. Bu şiirle bitirmek istiyorum: Şair bir dostun varsa eğer/ Ki yakınır durur/ bitip tükendiğinden/ tek satır yeni bir Kulak asma/ şey döktüremediğinden/ Adamakıllı sars hergeleyi// Sars ve silkele/ Bir odun al ve indir/ -Adam değil- herifçioğlu un çuvalı/ Sarsıp silkeledikçe/ İndirdikçe/ Amma yeni heceler dökülür/ Amma yeni dizeler/ -Şaşakalırsın bu işe// Gel gör ki/ Gece yalnızken/ Dert edersin kendine/ -Onunla aranda farklı olan ne?-/ Uyku girmez gözüneZahrada Dair Ragıp Zarakolu Zahrada Dair Gündem Gazetesi 9 Haziran 2006Yazar: Ragıp ZarakoluBaşlık: Zahrada DairYayın: Gündem GazetesiTarih: 9 Haziran 2006Batı Ermenicesinin en büyük ozanı Zahrad 1924 İstanbul doğumlu, İstanbulda ve Kınalıda yaşıyor, İstanbulun yaşayan en büyük ozanı avnı zamanda... Kendi yaşamına şöyle bakar:Nişantaşında! Hacı Levonun evinde/ 1924ün 10 Mayısında/ Bir Cumartesi günü dünyaya geldim gündüzdü-/ Kuşkusuz sezdim/ beni nasıl bir hayatını beklediğini! Reddettim vaşamavı -nefes almadım-/ Oradaydı büyük teyzem Verkinia/ Bir sıcak bir soğuk suya/ soktu beni! -(Sıcak soğuk nedir doğar doğmaz bildim)-I iki üç yıl sonra babam öldü veremden.İlk şiirini 1943 yılında Jamanak Gazetesinde yayınladı, ilk kitabı Büyük Şehir ise 1963te okurlarına ulaştı.Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktav Rifatın Garip ekolünün, Ermeni şiirindeki başarılı ama taklit olmayan, hatta bu ekolü daha da zenginleştiren bir yansımasıdır Zahradın şiiri.Zaman zaman onun şiirinde Japon Hai-ku şiir geleneğinin tadını da bulursunuz.Onun şiirleri 27 dilde yayınlandı, ama Türkçe seçkisinin, Cevat Çapanın yönettiği, en kaliteli şiir yayıncılık örneklerinden biri olan İyi Şeyler Yayıncılık tarafından yayınlanması için ise 33 yıl beklemek gerekti, bu İstanbullu şairle buluşmak için.Onun daha geniş bir seçkisini, Yapracığı Gören Balıkı, 2002 Aralığında, Ohannes Şaşkalın usta çevirisiyle yayınlamış olmam ve İstanbul Kitap Fuarında onunla birlikte bir toplantı düzenlemiş olmam, en onur duyduğum olaylardan biridir.Aras Yayıncılık, geçtiğimiz hafta onun Ermenice toplu şiirlerini yayınladı, tam bir anıt eser, yaklaşık bin sayfa: Panasgeğdzutyunner I-II... Dostum, Arasın en kök söktüren editörü, 30 yıllık dostluğundan onur duyduğum Ardaşes Margosyan bu zor işi başardı...Mütevazi bir buluşma ile Arasın bürosunda, sıcak bir biçimde dostlar arasında kutlandı bu magnum opus un gelişi, ya da magnum vitaenin...Ardaşes onun şiirlerini Ermenice, Türkçe ve İngilizce olarak üç dilde okudu. Dostları kısa ama özlü konuşmalar yaptılar içinde yakınlarda yitirdiğimiz bilge dostum Kirkor Kolukısayan ın ona ithafen 10 Mayıs 2004te yazdığı kısa şiiri okumak isterdim, ama yanımda yoktu...Eve gider gitmez buldum, güncemin sayfaları arasında...Şimdi onu sizlerle bölüşmek istiyorum:BENZEYİŞLERZahradaMercanda,İkimiz deKedi besliyorİkimiz deZincir yapıyordukAma, sonraOŞiirdeBenSınıfta kaldım.Kirkor KolukısayanDuru, özlü, abartılı sözcük ve imgeler arasında bölünmemiş, bilgece bir şiiri vardır Zahradın, ama aynı zamanda ince bir humor ile doludur ve bazen de yaramaz bir çocuktur O. Ardaşın kitabın gelişini kutlarken, okuduğu şiiri sizle bölüşmek isterim. Bu şiiri İngilizceye Agop Hacikyan çevirmiş: (Robert Kolejden Cevat Çapanın ve Moris Farhinin sınıf arakadaşı olan Agop Hacikyanın, Jean Yves Soucy ile birlikte kaleme aldığı, Güneş O Yaz Hiç Doğmadı adlı kitabının kısa bir süre önce Pencere Yayınları tarafından yayınlanmış olduğunu bu arada size hatırlatmak isterim. Bu kitap 1915 Tehciri ile ilgili yazılmış, en başarılı ve en dengeli romanlar arasında anılıyor).Ağaca bakar-görmez ağacı-kendini görürYola bakar-görmez yolu-kendini görürYukarı bakar-yıldızlar var gökyüzündeGörmez-Kendini görürVe aynaya bakar-görmez kendiniSelam verir.Zahradın şiirlerini okumaz, içersiniz ... diyor Pakize Barışta, onun şiiriyle bu kadar geç tanıştığı için yakınırken. Onun gözde şiiri ise şöyle: Dört koyundular/ İlkini kestiler önce/ İkincisini haklarlarken tam/ Kaçmayı denedi üçüncüsü! On metre gitti gitmedi/ Enselediler/ Ben o üçüncüsünün etinden yedim/Yaşam tadı vardı.Özdemir İncenin gözdesi olan, usta şairin günümüze hınzırca bir bakışını yansıtan şiiri ise:Benim bilgisayarım ufacıktır - diz üstü II Senin mavi eteğin kısacıktır - diz üstü II Şiir bir yakarıdır okunmalı diz üstü.Bu yazıyı, arzu ederseniz, Zahradın şu şiiri ile tamamlayalım:Bütün renkleri/ Bütün ışıkları/ Bütün aşkları/ Çıkartırsan hayatından/ İşte kala kala/ Siyah kalır sana/ Al tepe tepe kullan

* Açıklama * Basından Kitap HakkındaAçıklama1924 İstanbul doğumlu Zahrad (Zareh Yaldızcıyan) Ermenice edebiyatın 20. yüzyılda yetiştirdiği tartışmasız en önemli şairlerden biridir. İlk eserlerini 1940lı yıllarda vermeye başlayan Zahradın 2000 yılına dek yazdığı tüm şiirleri bir araya toplayan iki ciltlik bu çalışma, küçük insanların hikâyesini anlatmayı seven şairin eserine ve emeğine bir saygı duruşu niteliği de taşıyor. Özel kutusundaki bu iki ciltte okurlar, ek bölümlerle Zahradın sanat kariyerinin dönemeçlerine de tanık oluyor.Basından Kitap HakkındaKonu açıklamalarını görmek için başlıkların üzerini tıklayınız lütfenYazar Başlık Yayın TarihZahrad: Tarih Dışı Kılınanın Tarihi Yücel Kayıran Zahrad: Tarih Dışı Kılınanın Tarihi Radikal Gazetesi 2 Mart 2007Yazar: Yücel KayıranBaşlık: Zahrad: Tarih Dışı Kılınanın TarihiYayın: Radikal GazetesiTarih: 2 Mart 2007Zareh Yaldızcıyan ya da bilinen adıyla Zahrad 21 Şubat 2007 günü İstanbulda yaşamını yitirdi. Onun şiiri, tarih dışında duranın şiiridir.Yurtdışında Çağdaş Türk Şiiri hakkında konferans vermek üzere davet edilmiş bir şairimize, yöneltilen sorulardan bir Zahradla ilgili olmuş. Kendisine İran şiiriyle ilgili bir sorunun neden yöneltildiğini anlamamış. Zahrad isminde dolayı böyle düşünmüş olsa gerek. Ona, Zahradın İranlı değil, İstanbullu Ermeni bir şair olduğunu söyledim.Zahrad, 21 Şubat 2007 günü İstanbulda yaşamını yitirdi. 1924 İstanbul doğumlu olan Zahradın asıl adı Zareh Yaldızcıyandı. İstanbul Tıp Fakültesini... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789757265810

Etiketler: şiir

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski