Medya egemen ideolojinin bir aygıtı olarak, milliyetçiliği yeniden-üretirken söylemsel şiddeti yoğun olarak kullanmaktadır ve iktidarın tehdit olarak gördüğü ötekileri toplumsal sorunların nedeni olarak göstermektedir. Medya söylemsel şiddeti kullanarak toplumsal öfke, nefret duygularını üretir ve ötekilere karşı yöneltmesine neden olur, toplumsal söylemi şiddet içeren, faşizan bir yapılanım içersine sokar.Toplumsal öfkenin azınlıklara ötekilere yöneltilmesi, toplu cinnet hallerinin yaratılması ve böylelikle ötekini yok etme amacına sahip linç topluluklarının üretilmesi ve ülkenin iç savaş koşullarının meşrulaştırarak ve doğallaştırılarak rutin gündelik yaşamın bir parçası haline getirilmiştir. Medya toplumsal çatışmanın başlıca aktörlerinden biri haline gelmiştir, medyanın şiddet içeren otoriter söylemi itaatkâr vatandaşlar yaratarak ve bu makbul vatandaşlarında yardımıyla sözde vatandaşları bertaraf etmeyi amaçlamaktadır.Medyanın şiddet üreten bir aygıt olmaktan çıkartılarak ve toplumsal barışın sağlanması için etkin bir toplumsal hareketliliğin ve barış kültürünün yaratılması ve yayılmasında da kullanılabilir. Barış medyasını yaratmak için öncelikle varolan şiddet ve savaş üreten söylemlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Medyanın milliyetçi ve şiddet üreten söylemine karşı barışın dilinin toplumsal söylemin ve pratiklerin temel belirleyeni haline getirilmesi önemli bir toplumsal dönüşümün yaşanmasını beraberinde getirecektir, bu eleştirel çalışmanın amacı da medyanın barışçıl hale getirilmesi için toplumsal bakışın değişmesi gerekliliğinin vurgulanmasıdır.
Medya egemen ideolojinin bir aygıtı olarak, milliyetçiliği yeniden-üretirken söylemsel şiddeti yoğun olarak kullanmaktadır ve iktidarın tehdit olarak gördüğü ötekileri toplumsal sorunların nedeni olarak göstermektedir. Medya söylemsel şiddeti kullanarak toplumsal öfke, nefret duygularını üretir ve ötekilere karşı yöneltmesine neden olur, toplumsal söylemi şiddet içeren, faşizan bir yapılanım içersine sokar.Toplumsal öfkenin azınlıklara ötekilere yöneltilmesi, toplu cinnet hallerinin yaratılması ve böylelikle ötekini yok etme amacına sahip linç topluluklarının üretilmesi ve ülkenin iç savaş koşullarının meşrulaştırarak ve doğallaştırılarak rutin gündelik yaşamın bir parçası haline getirilmiştir. Medya toplumsal çatışmanın başlıca aktörlerinden biri haline gelmiştir, medyanın şiddet içeren otoriter söylemi itaatkâr vatandaşlar yaratarak ve bu makbul vatandaşlarında yardımıyla sözde vatandaşları bertaraf etmeyi amaçlamaktadır.Medyanın şiddet üreten bir aygıt olmaktan çıkartılarak ve toplumsal barışın sağlanması için etkin bir toplumsal hareketliliğin ve barış kültürünün yaratılması ve yayılmasında da kullanılabilir. Barış medyasını yaratmak için öncelikle varolan şiddet ve savaş üreten söylemlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Medyanın milliyetçi ve şiddet üreten söylemine karşı barışın dilinin toplumsal söylemin ve pratiklerin temel belirleyeni haline getirilmesi önemli bir toplumsal dönüşümün yaşanmasını beraberinde getirecektir, bu eleştirel çalışmanın amacı da medyanın... tümünü göster