Max Frisch'in Gezileri

KADINLAR ÖRTÜNÜNCE Saraybosnadan MektupBu gizli pencereciklerde başlıyor iş. Çünkü böyle tahta pancurların evlere konduğu her yerde, kapıyı tıklatabilir ya da ufak bir taş atabilirsiniz, evin kızı bu işaret üzerine görünmek zorundadır. Düpedüz zorundadır! Aşağıda duvara yaslanıp yeni kalıptan çıkmış fesiyle gurur duyan Türk oğlan, güzelliğini parmaklıkların ardından ancak tahmin edebildiği çocukla konuşabilsin diye. Kızın ancak olsa olsa ince sesini ya da bazen gülüşünü geçiren bu nemrut kafes arkasında; ama insan, çehreyi görmeyince bir gülüşü yorumlamak bazen ne kadar zordur: ürkmüş birinin çaresiz gülüşü mü, yoksa bir oyuncu kızın kıkırdayan gülüşü mü? Çünkü kız, talibini gayet iyi görebilmektedir. İşte bu yüzden herhalde öyle pencereler var ki bu kadar çok tıklatılmaktan sık sık gevşeyip her ay yeniden çivilenmesi gerekiyor: buna karşılık ayda en çok bir kere çalındığı için başında kızın heyacanlandığı, oysa sadece ses çıkaran yağmurun yine azdığını gördüğü pencereler de var. Ve eğer sohbet tıkanıp kalmaz da daldan dala uzarsa, tomurcuklar gittikçe çiçeğe dönüşürse, ertesi pazara devam etmek üzere sözleşilir. Çünkü pazar günleri oğlan kıza refakat eder, hep o öngörülen bir arşın uzaklıktan, yukarı doğru Türk düğün pazarına:Burada peçesini kaldırabilir ve eğer erkeğin keyfi isterse, oraya buraya dolaşır ve yalnızca hoş şeylerden söz edilir. Burası, Saraybosnanın bütün evlenme heveslileri burada toplandığı için her türlü değişikliğin cazibesini ve canlı yöresel giysilerin renk cümbüşünü taşıyan, çok eğlenceli bir yer.Ve işte bir süre sonra, dikkatli gözlemci şunun farkına varır: güzel bir sabah, daha geçenlerde tahta kafesin bulunduğu yerde yeller esiyordur. Bunun anlamı: Burda artık tıklatılacak, taş atılacak bir şey kalmadı demek, yani buranın kızı evlendi. Her gün bu kapıyı tıklatıp geçen kaç Türk delikanlısının bundan sonra Milzakaya kendini attığını bilemem. Ama kesin olan şu ki, nikahlanan kız artık daha kalın bir peçe t

KADINLAR ÖRTÜNÜNCE Saraybosnadan MektupBu gizli pencereciklerde başlıyor iş. Çünkü böyle tahta pancurların evlere konduğu her yerde, kapıyı tıklatabilir ya da ufak bir taş atabilirsiniz, evin kızı bu işaret üzerine görünmek zorundadır. Düpedüz zorundadır! Aşağıda duvara yaslanıp yeni kalıptan çıkmış fesiyle gurur duyan Türk oğlan, güzelliğini parmaklıkların ardından ancak tahmin edebildiği çocukla konuşabilsin diye. Kızın ancak olsa olsa ince sesini ya da bazen gülüşünü geçiren bu nemrut kafes arkasında; ama insan, çehreyi görmeyince bir gülüşü yorumlamak bazen ne kadar zordur: ürkmüş birinin çaresiz gülüşü mü, yoksa bir oyuncu kızın kıkırdayan gülüşü mü? Çünkü kız, talibini gayet iyi görebilmektedir. İşte bu yüzden herhalde öyle pencereler var ki bu kadar çok tıklatılmaktan sık sık gevşeyip her ay yeniden çivilenmesi gerekiyor: buna karşılık ayda en çok bir kere çalındığı için başında kızın heyacanlandığı, oysa sadece ses çıkaran yağmurun yine azdığını gördüğü pencereler de var. Ve eğer sohbet tıkanıp kalmaz da daldan dala uzarsa, tomurcuklar gittikçe çiçeğe dönüşürse, ertesi pazara devam etmek üzere sözleşilir. Çünkü pazar günleri oğlan kıza refakat eder, hep o öngörülen bir arşın uzaklıktan, yukarı doğru Türk düğün pazarına:Burada peçesini kaldırabilir ve eğer erkeğin keyfi isterse, oraya buraya dolaşır ve yalnızca hoş şeylerden söz edilir. Burası, Saraybosnanın bütün evlenme heveslileri burada toplandığı için her türlü değişikliğin cazibesini ve canlı yöresel giysilerin r... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski