Kuruluş ve Kurucu

Asıl olarak 1919-1927 yılları arasındaki Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluş dönemini ve bütün bir tarihe damgasını vuran Kurucuyu ele alan bu kitap resmi tarihe karşı bir çalışmadır. Tam da bu sıralarda hayli abartılı övgüler düzülen bu döneme ve kişilere yeniden bakmakta büyük yarar var. Türkiye, kuruluş sürecinin kendine özgü koşullarının ve kurucu kadrolarının da etkisiyle, resmi tarih belki de en sorunlu ülkedir. Evet, her ülkenin bir resmi tarihi vardır ve her ülke bu tarihi yaparken gerçekleri kendine göre eğer, büker, çarpıtır, farklı gösterir. Aynı şey bizim tarihimizde de olmuş ama doğrusu biraz fazla ileri gidilmiştir! Özellikle kuruluş süreci ve kurucu söz konusu olduğunda neredeyse denebilir ki, bu dönemin resmi tarihi olarak yazılmış olanlarda, Mustafa Kemalin 19 Mayıs 1919da Samsuna çıktığı ve Türk ordularının 9 Eylül 1922de İzmire girdiği doğrudur da geri kalan hemen her şey bu resmi tarihin şöyle ya da böyle kurbanı olmuştur! Dünyanın büyük devletler tarafından kanlı bir kavgayla paylaşımı sırasında tasfiye olan çokuluslu bir imparatorluktan bir ulus-devlete geçişe önderlik edenler, kaçınılmaz olarak atalarının, Yani Yeni Osmanlıların, Jön Türklerin, İttihatçıların izlerinden gitmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı için 1923te bitmiş ve kendilerini kurtarmak için devleti kurtarmak zorunda olanlar atalarının yapmadığını yapmışlar, hem devleti, hem de kendilerini kurtarmışlardır. Ancak anlatılan hikaye çok farklı olmuştur ki, yapılan işin bir gereği, bir parçasıdır! Bu kitap hikayeyi yeniden ve başka türlü anlatmayı deniyor...

Asıl olarak 1919-1927 yılları arasındaki Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluş dönemini ve bütün bir tarihe damgasını vuran Kurucuyu ele alan bu kitap resmi tarihe karşı bir çalışmadır. Tam da bu sıralarda hayli abartılı övgüler düzülen bu döneme ve kişilere yeniden bakmakta büyük yarar var. Türkiye, kuruluş sürecinin kendine özgü koşullarının ve kurucu kadrolarının da etkisiyle, resmi tarih belki de en sorunlu ülkedir. Evet, her ülkenin bir resmi tarihi vardır ve her ülke bu tarihi yaparken gerçekleri kendine göre eğer, büker, çarpıtır, farklı gösterir. Aynı şey bizim tarihimizde de olmuş ama doğrusu biraz fazla ileri gidilmiştir! Özellikle kuruluş süreci ve kurucu söz konusu olduğunda neredeyse denebilir ki, bu dönemin resmi tarihi olarak yazılmış olanlarda, Mustafa Kemalin 19 Mayıs 1919da Samsuna çıktığı ve Türk ordularının 9 Eylül 1922de İzmire girdiği doğrudur da geri kalan hemen her şey bu resmi tarihin şöyle ya da böyle kurbanı olmuştur! Dünyanın büyük devletler tarafından kanlı bir kavgayla paylaşımı sırasında tasfiye olan çokuluslu bir imparatorluktan bir ulus-devlete geçişe önderlik edenler, kaçınılmaz olarak atalarının, Yani Yeni Osmanlıların, Jön Türklerin, İttihatçıların izlerinden gitmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı için 1923te bitmiş ve kendilerini kurtarmak için devleti kurtarmak zorunda olanlar atalarının yapmadığını yapmışlar, hem devleti, hem de kendilerini kurtarmışlardır. Ancak anlatılan hikaye çok farklı olmuştur ki, yapılan işin bir gereği, bir parçasıdır! Bu k... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789758337712

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski