Kim nerede ne yapıyor? sorusu, peşimi hiç bırakmadı. Çarşılardaki insan seline; köylerin, kasabaların, kentlerin uzak ışıklarına bakarken, hep kim? dedim. Bir bir ışıyan, bir bir kararan, gecenin bir yarısında ışıyıveren pencerelere bakarken de... Kapımın hemen ardındakine seslenircesine yakın sordum: Kim o?Ya Kimi kimsesinin ardından gelen yokluk! İşte tam burada, soru sözcüğü olmaktan çıkıyordu Kim. Tanıdıklarımın, hiçbir zaman tanıyamayacak ya da belki bir gün bir yerde karşılaşacak olduklarımın; insanın adıydı. O değil miydi kimliğini yitiren, arayan, bulan, sorgulayan... Bu yazdıklarımı işte ona, Kime adadım. Zaten ben de onun Kimi değil miydim?
Kim nerede ne yapıyor? sorusu, peşimi hiç bırakmadı. Çarşılardaki insan seline; köylerin, kasabaların, kentlerin uzak ışıklarına bakarken, hep kim? dedim. Bir bir ışıyan, bir bir kararan, gecenin bir yarısında ışıyıveren pencerelere bakarken de... Kapımın hemen ardındakine seslenircesine yakın sordum: Kim o?Ya Kimi kimsesinin ardından gelen yokluk! İşte tam burada, soru sözcüğü olmaktan çıkıyordu Kim. Tanıdıklarımın, hiçbir zaman tanıyamayacak ya da belki bir gün bir yerde karşılaşacak olduklarımın; insanın adıydı. O değil miydi kimliğini yitiren, arayan, bulan, sorgulayan... Bu yazdıklarımı işte ona, Kime adadım. Zaten ben de onun Kimi değil miydim?